bugün

guzide bir sairimiz. (1901, Kudüs-23 Temmuz 1967, istanbul)
istanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi (1930), Paris'e gitti; dönüşte Ankara ve Sivas'ta edebiyat öğretmenliği, Avrupa'da talebe müfettişliği yaptı, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu üyesi iken Adana ve Urfa milletvekili oldu.. (1942-46) Sonraki hayatı Paris'te kültür ataşeliği (1949-51) hariç, emekliliğine kadar (1966) yine istanbul'da öğretmenlikle geçti.
ilk şiirlerini Dergah dergisi ile Milli Mecmua'da yayınlayan Ahmet Kutsi, Hece'nin beş şairine bağlanmayarak sanatını tek başına kurdu; samimi, ince, duygu ve memleket şiirleriyle tanındı, heceye yeni imkanlar aradı; kişiliğini destekleyen en verimli yıllar 1930-1936 arası oldu, kitabından sonraki şiirlerin çoğu Varlık (1933-1935), Oluş (1939), Yücel (1941), Ülkü (1941-1945, Türk Düşüncesi, Varlık (1960) dergilerinde çıktı.
Ankara'da Görüş dergisini çıkartmıştı. Sivas'ta basılmış bir kitabından (Şiirler 1932) sonra şiir kitabı yayımlamadı. Köylü Temsilleri incelemesi ve Köşebaşı, Bir Pazar Günü, Koçyiğit Köroğlu oyunları basıldı. 1961'de oynanmış Satılık Ev basılamadan kaldı.

siirleri icin;
(bkz: NERDESiN)
(bkz: BESBELLi)
Ahmet Kutsi Tecer 1901 yılında Kudüs'te doğdu, 1967'de istanbul'da yaşamını yitirdi. istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünü bitirdi. Bir süre öğretmenlik yaptı. Sivas Milli Eğitim Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı yüksek öğrenim müdürlüğü, Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği, Devlet Konservatuarı Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1950'de UNESCO Merkez Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Yurda döndükten sonra öğretmenlik ve öğretim görevlisi olarak çalıştı. Hece ölçüsü ile halkçı anlayışla yazdığı duygusal, içten şiirleriyle tanındı.

ESERLERi :

Şiirler (1932), Tüm Şiirleri (1980)
4 Eylül 1901'de Kudüs'te doğan Ahmet Kutsi Tecer, 1929'da istanbul Darülfünunu Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Bir süre edebiyat öğretmenliği yaptıktan ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi üyeliğinde bulunduktan sonra 1942-1946 döneminde milletvekili seçildi. 1949-1951 arasında öğrenci müfettişi olarak Fransa'da bulundu. 1950'de Unesco Merkez Yönetim Kurulu üyeliğine getirildi. Türkiye'ye döndükten sonra, emekli olduğu 1966 yılına değin istanbul'da öğretmenliğini sürdürdü. Tecer, 23 Temmuz 1967'de istanbul'da hayata veda etti.

Tecer, edebiyata şiirle başladı. Şiirleri 1921'den sonra Dergâh ve Milli Mecmua gibi dergilerde çıktı. Daha sonra Varlık, Oluş, Yücel ve Ankara Halkevi'nin çıkardığı, kısa bir süre de kendisinin yönettiği Ülkü gibi dergilerde bu uğraşını sürdürdü. 1932'de "Şiirler" adlı kitabında topladığı şiirlerinden sonra yazdıkları yalnızca dergilerde kaldı. Şiirlerinde hece ölçüsünü benimseyen Tecer, kimi zaman lirik bir biçimde ve canlı bir dille kişisel duygularını aktarmış, kimi zaman da ulusal duyguları öne çıkaran temalara yönelmiştir.

Tecer, daha sonra başladığı oyun yazarlığında da ulusal değerlere önem vermiştir. ilk ve en önemli oyunu Köşebaşı'nda bilinçsizce Batı'ya özenenleri eleştirir. 1961'de sahnelenen son oyunu Satılık Ev yayımlanmamıştır. Çoğunluğu dergilerde olmak üzere Halk edebiyatı ve folklor konularında çeşitli incelemeleri de vardır.

Kaynak : kimkimdir
1901'de Kudüs'te doğdu, 1967'de istanbul'da yaşamını yitirdi. 1929'da istanbul Darülfünun'u (üniversitesi) Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünü bitirdi. Bir süre Sivas ve Ankara'da edebiyat öğretmenliği yaptı. Sivas Milli Eğitim Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim Müdürlüğü, Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. 1939'da Seyhan (Adana), 1943'te Urfa milletvekili seçildi. 1947'de Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü'ne atandı. 1949'da Paris'e kültür ateşeliği ve öğrenci müfettişliği göreviyle gönderildi. 1950'de UNESCO Merkez Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Yurda döndükten sonra Galatasaray Lisesi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ve Belediye Konservatuvarı'nda dersler verdi. Bu görevi ölümüne kadar sürdürdü. Hece ölçüsüyle yazdığı ilk şiirleri 1921-1925 arasında "Dergah" ve "Milli Mecmua" gibi dergilerde yayınlandı. Varlık, Oluş, Yücel, Türk Düşüncesi, Türk Dili ve bir ara kendisinin yönettiği "Ülkü" dergisindeki şiirleriyle tanındı. Hece ölçüsünde yeni olanaklar aradığı şiirinde zaman zaman lirik bir dille kişisel duygularını aktardı.
önde gelen şiirleri;

NERDESiN
ORDA BiR KÖY VAR UZAKTA
ÇINGIRAK
BAŞBAŞA
BESBELLi
ÖLÜ
ANNELER
HALAY
KIŞ DÜŞÜNCELERi
iLK UYKULAR
BiR TOPRAK iŞÇiSiNE
ayrıca aşık Veysel Şatıroğlu' nu keşfeden bir şairimizdir.
Sade ve açık bir dille yazdığı şiirleri ile beğeni toplayan şairimizdir. ''Nerdesin'' en çok ilgi çeken şiirlerindendir. Çok beğendiğim şiirlerinden biri:

ilk Uykular

Yıllar var, o zaman küçüktü göğsün
Boğuşmak bilmezdin bu kuş tüyüyle
Hülyanın ve yazın ve teneffüsün.
Sihriyle uyuyan bir kızdın öyle.

Alsan da koynuna seher yelini
Saçının vermezdin ona telini
Elinin üstüne konan elini
Çekerdin ansızın bir ürpermeyle.

Ey şimdi boğulmuş, yorgun, soluyan
Kumral kız! Şu atlas yastığa dayan
O hafif, hülyalı ilk uykulardan
Ne zaman, ne zaman uyandın söyle?
geceleyin bir ses böler uykumu
içim ürpermeyle dolar, nerdesin?
arıyorum yıllar var ki ben onu,
aşıkıyım beni çağıran sesin
gün olur sürüyüp beni derbeder,
bu ses rüzgarlara karışıp gider
gün olur peşimden yürür beraber
ansızın haykırır bana: nerdesin?

bütün sevgileri atıp içimden,
varlığımı yalnız ona verdim ben;
elverir ki bir gün bana derinden,
ta derinden bir gün bana “gel” dersin

şiiriyle lise edebiyat kitaplarında tanıdığımız, tanıdığımızın da iyi olduğu şair amcamız. Bir kez okunası ve bilinesidir ancak çok da üzerine düşülesi değildir üslup ve konuları dönem şairlerini andırır.
Yolcular yolcular! Deniz çağırıyor,
Çağırıyor suların kükreyen sesi.
Kükreyen, çıldıran sular bağırıyor,
Bağırıyor toplamak için herkesi.
Rüzgar Gülü

Her yandan duyarım bir gül kokusu,
Meltemle dağıtır uzak bahçeler.
Günbatısı, poyraz ve gündoğusu,
Cenup rüzgârları ruhumu çeler.

Bilmem ki nerede bu gizli bahar?
Nereden bu ıtri alıyor rüzgâr?
iklimler dışında bir iklim mi var?
Ne fecir bir şey der, ne şafak söyler.

Gün olur çağırır beni her ufuk,
Sevdalar eline başlar yolculuk,
Elinde bir rüzgârgülü, bir çocuk,
Durmadan yüzüme bakarak üfler.
aşık veysel'i keşfeden şairimizdir.
ANNELER

Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
- Tenimde bir yara işler gibisin
Titrerim rüzgarlar keder vermesin.

Anneler beşikten der çocuğuna:
- Acını görmesin gözüm alemde
Teselli demeksin bana son demde.

Bütün ümitleri yel alır gider
Tomurcuk açılır, sel alır gider
Anneler büyütür, el alır gider.
ayrıca şarkıcı kutsi'nin dedesi olur kendileri. halaya falan pek bir meraklıdır.
(bkz: ahmet kutsi tecer caddesi)
başbaşa

işte bir vazoda açmış iki gül
işte bir saksıda eşsiz kuşkonmaz.
Gülleri gördükçe gönlüm bir bülbül
Saksıya baktıkça içimde bir haz.

Dışarda fırtına, uğultu, tipi
Odada sessizlik tutulur gibi.
işte o da geldi, evin sahibi
Oturduk, eskiden konuştuk biraz.

Dışarda fırtına, tipi... Yerler kar
içerde başbaşa iki bahtiyar.
Onları ısıtan eski bir bahar
Dışarda yepyeni bir kış, bir ayaz.
seni seviyorum demek isterdim

seni seviyorum demek isterdim
ölesiye bir duyguyla,
taparcasına dil dökmek
ve saçlarım ağarmadan söylemek isterdim

seni sarmak isterdim sonsuzlukla
delicesine sevmek
bir sarhoş gibi adını sayıklamak
ve bağırarak kollarında ölmek isterdim
gülüm...
O dönmeden önce

Geceleyin benden ayrılır ruhum,
Dönünceye kadar açık kalır cam.
Uyanık, başımın ucunda bir mum,
Beklerim, beklerim böyle her akşam.

Bilmesem de nereye gidiyor ruhum,
Bütün gece sessiz, eriyip de mum,
Sabah olduğunu çok biliyorum;
Biliyorum, bu bir sonsuz helecan.

Besbelli bir ömür böyle sürecek,
O öyle uçarı, ben böyle ürkek;
Bir gün ya bilerek, ya bilmeyerek,
O dönmeden önce camı kapayacağım.
Kış Düşünceleri

Geçti yaz günlerinin güzelliği
Açık pencereler, damlar, bahçeler.
Her şey ne sıcaktı, her şey ne iyi
Hatta o karanlık, aysız geceler.

Hani o gezmeler kırda denizde?
Hani o cümbüşler, sazlar temmuzda?
Ağustos mehtabı tam üstümüzde
Plajlarda neydi o eğlenceler?

Yaşamak diyordum, yaşamak ne hoş!
Hele bir gelmesin n'olurdu bu kış.
Nerde o kahkaha, o ses, o alkış
Şimdi yerini aldı düşünceler...
her okuduğumda iyiki yazmışsın dediğim şiiri vardır.

Geceleyin bir ses böler uykumu,
içim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.

Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgarlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana: -Nerdesin?

Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben,
Elverir ki bir gün bana derinden,
Ta derinden bir gün bana gel desin.

(bkz: nerdesin)
selam olsun...

selâm olsun bizden güzel dünyaya
bahçelerde hâlâ güller açar mı?
selâm olsun sonsuz güneşe, aya,
işıklar, gölgeler suda oynar mı?

hepsi güzeldir kar, tipi, fırtına
günlerin geçişi ardı ardına.
hasretsiz bir kanat şakırtısına
mavi gökte kuşlar yine uçar mı?

uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,
çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan,
dönmeyen gemiler olduk açıktan,
adımızı soran, arayan var mı?
Gittikleri bir kasabada 30 gün kalmayı planlayıp, bulundukları yeri beğenmeyip aynı gece ya da ertesi sabah tekrar istanbul'a dönmeye karar veren aydınların arasında bulunan şairdir. Sevmem, sevemem kendilerini. Çocukluğumuzda burada da belirtildiği gibi orda bir köy var uzakta diye söyletilen aşağılık bir şiirdir. Zira bu şiiri söz konusu kasabadan dönerken yolda yazmıştır. Daha önceki sözlük yazarlarının paylaştığı şiiri okuyup sözlerini dikkatlice incelerseniz hemfikir olursunuz umudundayım. Burada amaç bu aydınların Anadolu'daki yaşamı incelemeleri, insanlarla birlikte vakit geçirmeleriydi. Çok uzaklara da gitmemişlerdi. iç Anadolu'da bir köye gittiler.

kaynak : köpekleşmenin tarihi , Nihat Genç
NERDESiN

Geceleyin bir ses böler uykumu,
içim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.

Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgarlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana: -Nerdesin?

Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben,
Elverir ki bir gün bana derinden,
Ta derinden bir gün bana "Gel" desin.
folklor denilince akla ilk gelen şairimizdir. aşık veysel şatıroğlu'nu edebiyatımıza kazandıran şairimizdir ayrıca. koçyiğit ve köroğlu oyunları tanınmış eserleridir.
45 yıl önce bugün istanbul'da hayatını kaybeden şairimiz.

Orada bir köy var uzakta derken erzincan'ın bir köyünden bahseder. Selam olsun...
ünlü halk şairi Aşık Veysel'i Türkiye'ye tanıtan,
halk müziği derlemecisi Muzaffer
Sarısözen'i keşfeden kişidir.