her şeyi yapabileceğini bilirken hiçbir şey yapamamak sonucu ortaya çıkanı müthiş tesirli olan. yoksa götünü sinek ısırsa da acı çekersin; acının tadı çaresizlikle keskinleşir.
bir yere kadar olan duygu. bir süre sonra bütün olaylara, durumlara "yaşlı dede bakış açısı" ile bakabiliyosun. böyle gözlerinden anlaşılıyor hayat tecrüben. ve acı çekmek, yerini hüzünlü bir tebessüme bırakıyor.
can verir, kan verir, değişime yol verir. kırılma noktacılığı yapar. patlama yaptırır. değiştirir. ateşler. artık hiç bişeyin eskisi gibi olmamasını sağlar. içindeki cevherleri ortaya çıkarır. kişinin önce kendisini aşağılamasına, sora kendi aramsına yol açar. kendini arayan adam değerli adamdır. lakin acı çekmek korkutur. korkmayınız.
acı çekiyorum, evet hem de iliklerime kadar. bitkisel hayatta gibiyim,tek refleskim nefes almak. ne düşünebiliryorum ne ağlayabilriyorum. savrulup gitmek varmış ayrı yörüngelerde, artık yoruldum bak akmıyor gözyaşlarım,sadece boğazımda bir yumru var ve o hep yerinde duruyor.
sen mi sen mutlusun ve geziyorsun eğleniyorsun, bitkileri eziyorsun,umrunda değilim evet gülüyorsun biliyorum ve evet yapman gereken gülmek. sevmediğin biri için üzülmezsin sen. ve malesef güzelsin, çok güzelsin, hayır güzelsin.
şarkı dinliyorum mesela aklıma sen geliyorsun.
haksızlık değil mi bu, neden beni yetiştiren * annem, babam aklıma gelmiyor, neden abim aklıma gelmiyor? neden beni sevenler aklıma gelmiyor ? neden mi ? çünkü bunun adı aşk. ama ben salak değilim...
kimi zaman aşkdan sevdadan...
bazen de çok sevdiğinin sayılı günlerinin olduğunu bilmekle çekilir acı...
her türlüsü de çok derinlerde hissedilen...
asla yaşanmak istenmeyen...alışılamayan nedensiz...
alıp tüm adlarınla, Bir var bir yok kendini; Söküyorsun ciğerimden...
söküyor bana bırakmıyorsun... Anlara sıkışmış anılarını da ...
ne okyanusun enginliği Gözlerinde, Ne de derinliği kalıyor ormanların ,
çekip Tüm anlamlarını ...bırakıp yitikliğine Kayboluşlarını ...
hergün biraz daha hüzünleyip Kendini...
Bulutu! geceyi! kederi! topluyorsun başıma ...
kıvrandırıp Ardına bakmayışının hazımsızlığıyla beni ...
Yüreğimin dar ağacında sallandırıp...
Adım adım gidiyor, herşeyi bitiyorsun an ve an ...
yagmur artık çoktan Dindi ...
sustu rüzgar...
derinden bir uğultu Kulaklarımda ...
Tanımam...
konmamış Adın hiçkimseye ...
Yüzün yok hiçbir yüzde...
dinledim artık yalan olan Tüm masallarını ...
acı çekmek bir dereceye kadar haz verir. kaşınmak, kabuk bağlamış yarayla oynamak veya kadınlar için cinsel ilişkiye girmek buna örnektir. acı çekmek, çektiren olay aniden geldiyse yeniden doğuşu sağlar. fakat acı çekmek mutsuzluk gibi bir süreç sonucuysa yaşam enerjisini söndürür. berbattır. ancak ileriki günlerde, tekrar gülmeye başlandığı zaman yüze ve gözlere anlam katacaktır. başka faydası yoktur.
ayrıca "acı çekmek insanı olgunlaştırır" savı külliyen yalandır. psikolojisini bozar insanın acı çekmek. ruhunu bozar. olaylara daha korkak yaklaşırsınız, olgunlaştık sanarsınız. insan ruhsal olarak kusursuz yaratılmıştır. ancak yaşadığı her tecrübe o kusursuz yapıya bir çatlak açar.