bugün

Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk.
felsefede; bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma.
psikolojide; sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku.*
(bkz: hedonizm)
gözleriniz kapalı iken sevdiğinizin parmakuçlarının, avuçiçlerinin belli belirsiz tüy gibi dokunuşlarla yüzünüzde gezindiğini hayal etmek.
haz, bir olgudan sağlanan manevi kazanç, elde edilen en yoğun duygu olarak açıklanabilse de; ortak hazların birlikte yaşanması elde edilen manevi kazancı artırıcı bir etkidir.
ing. kis. heat affected zone
(bkz: itab)
herkes hazza koşar, çook azı onun başında beklemeyi bilir.
hazzın başında beklemeyi öğrendim.
önümde bir mücevher kutusunun kapağı açıldığında, gördüklerimi kapıp kaçmaya çalışmıyordum, duruyor, o rengarenk ışıltıyı seyrediyor, parlak taşlara teker teker dokunuyor, onların değerini tartıyor, okşuyor sonra kutunun kapağını kapatıyordum.
içindekinin ne olduğunu bilerek kapağı kapalı bir mücevher kutusunun başında durmanın yarattığı o sancılı zevki hissediyordum.
onunla aramda duran yasakları, günahları, cezaları görüyor, sadece taşların ışıltısını değğil, o yasaklara başkaldırmanın tadını da tadıyordum.
tuhaf, anlaşılması zor bir sihri vardı hazzın, kutunun kapağını kapatıp bekledikçe kutu büyüyor, içindeki değerli taşın miktarı artıyordu.
bazen kutuyu açıyor, içinden bir zümrüt, bir yakut, bir pırlanta alıyor, sonra kapağı kapatıp elimdeki o küçük parçaya bakarak kutunun içindeki hazineyi hayal ediyordum. hazzı çoğaltan büyüyü keşfetmiştim.
kendi arzusuyla dövüşen sabrın yarattığı o muhteşem hayal gücüydü dokunulmamış hazzı her an biraz daha büyütüp çoğaltan.
hazzın sahip olduğu parlaklıktan daha büyük bir parlaklığı, getirdiği zevkten daha büyük bir zevki, verdiği heyecandan daha büyük bir heyecanı hayal gücüm yaratabiliyor, hiçbir hazzın tek başına sahip olmayacağı bir zenginliği ona hayal gücüm katıyordu.
(bkz: içimizde bir yer)
kaynak bölgesi ile ana metal arasında oluşan bölgeye (Isıdan Etkilenmiş Bölge) verilen adın ingilizce kısaltması. Heat Affected Zone (HAZ).
her acı içinde olan şeydir, der dostoyevski.
(bkz: guti haz)
hedonizm felsefesi. haz yoğunluktur. maneviyatın yoğunluğu. bu yoğunluktan elde kalan mutluluktur. beş duyudan dokunma ve görme sağlar hazzı. görme dediğim, temel anlamda değil de; bir şeyin sizi mutlu ettiğini görmek anlamaktır. haz la oturup kalkan biri için bu zevkten yoksun olduğunda çok büyük bir boşluğa düşer. bir süre sonra hayattaki amacı herhangi bir şeyden zevk duymak olur. mutlu olmak için yaşar. zaafları artar. direnci yıkılır. en ufak kötü bir şeyde teslim olur. bu yüzden fiziksel değil ama akıl esasındaki hazzı çok fazla büyütmemek gerekir. yoksa mutsuz olunan anlar artar.
gelelim temas bazındaki hazza. her insan bundan zevk duyar. tabi karşıdaki insan onun mutluluğundan pay alabiliyorsa. karşılıklıysa ve ilişkide bir bağ varsa. ellerin dokunması, sevilen kişiyle bedenlerin sıcaklığın dengelenmesi.. ve sonunda hissetmek, sevginin ne olduğunu anlamak. karşı taraf için tek olduğunu, özel olduğunu adın gibi bilmek müthiş bir hazdır. hazzın ekstrem noktasına ulaştığınızda hiçbir şeyin önemi yok gibi gelir. akla kazınmış gibi çıkmaz o anda duyduğunuz mutluluk. ve birçok şey değişse bile, o kişiyi ömür boyu göremeseniz dahi unutamayacağınız şeyler arasında yerini korur haz.
mutlu sonla biten filmden aldığım duygu.
"... ve bilinmeze olan özlem ise bildiğim tüm şeylerden daha haz verici." Halil Cibran
bir seda diker kitabıdır. sözlükteki abazan erkeklere kitap okurken orgazm olma zevkini yaşatabilir.
duyandan çok verenin bedelinin ödediği duygu durum değişikliğidir.
arapça kökenli bir sözcüktür. gerçekte nasip, kismet gibi anlamlara gelir.
sherlock'u beklerken doctor who izlemenin hissettirdigi duygu.
bir yaklaşıma göre; hazzı engelleyen en önemli şey hazdır. derin ruhsal hazların önüne geçebilen şey küçük hazların peşinde sürüklenmektir. derin hazzın önü böylece tıkanmış olur. belli bir süre sonra bu yüzeysel hazların tatmin etmediği ile yüzleşmek bir boşluk doğurabilir ve asıl arayış o zaman başlar.
hazzı arttıran şey beklemek değil, o anı yaşarken aldığın tamamlanma hissidirken aldığın tamamlanma hissidir
sınırsız gereksinime sahip insanın; dış ortamdaki somut veya soyut, maddi bir değeri olan ya da olmayan şeylerden aldığı zevk duygusu, doyum.
zevk almak, keyif almak.
zevk, hoşlantı gibi dürtülerin belkide en uç noktasıdır bu kelime/his. *
kısaca; haz > zevk.
bir şeyin sonucunu düşünmeden kendinden geçerek ve yapılan işle özdeşlecek derecede içine gömülerek yapılması sonucu, içinde bulunulan psişik durum.
arzu edilene ulaşıldığında hissedilen hoşnutluk halidir. insanlar her şeyi haz alma içgüdüsüyle gerçekleştirmeye çalışmakta, haz alamayacağı şeylerden uzak durmaktadır.