insana hiç yapmayacağım dediği şeyleri bir bir yaptırır. Sonra bir de bakarsınız siz siz değilsiniz. Yılların balta değmemiş odunuyum. Geride bıraktığı tişrörtünü dolaptan çıkaramıyorum. Kokusu dağılmasın diye.
eskiden aşık olmak yetişkin olmanın en masumane tarafını yaşamaktı. ama acılı ama acısız. aşık olunan kişi, yeni alınmış sevdiğiniz bir kıyafet, hediye gibi pamuklara sarılırdı. şimdi ise oyuncak ettiler. her şey sahteleşti. ha böyle diyorum daha yaşım yaşlı sayılmaz. ama ben eskilerin yaşadığı şeyleri ne çabuk kaybediliyor diye anlamakta zorlanıyorum. artık birisi aşık olunca, geçmiş olsun, eyvah yandın gibi yarı alaylı bir şekilde bakılıyor olaya. halbuki aşık olmak, insan duygusunun en derinlerde yaşayacağı en özel, en anlamlı duygular. değerlerin bu kadar yitirildiği bir dönemde aşık olmanın da yitirilmesi şaşırılacak bir durum değil ama, insan hayret ediyor işte. ya da hasret ediyor diyelim.
kökleri biyolojide olsa da, insanın hissedebileceği en güvenli tek duygudur. varlık kendini ötekiyle tanımlama ihtiyacını hissettiğinden beri ötekine olan her eylem bir tanıma ihtiyaç duydu; öteki'nin bize yansıyan tarafını bilinçli ya da bilinçsiz tanımladık ve onunla karşılaşınca, o vakte kadar ideal olan maşuk, bu geçmiş belirsizliği "kendisi" aracılığıyla kaybolma noktasına sürükledi; aşık, maşuk'u aşk'ı tanımlamak için kullandı ve tarafsızlık ilkesi de ihlal edildi; aşk'ın netlikle (bu netliğe bir saldırı olsa bile) kesinlikle bi alakası var. "her şeyin belirsizliği" aşk'tan sonrasıyla ilgili bir yeni-durum. aşk bizzat nettir. netliğe aittir.
aşık olun. yeni neslin; "ay aşk mı .s uğraşamam" salaklığına tahammül edemiyorum. kendini tanımak için aşık olmaktan başka bi çaren yok sayın embesil.
ankara'dan bir kuş uçtu güneye doğru
kanatlarında sevdanın kar bulutları
gün batımı masum gülüşler ağlamaklı
yine birşeyler aldı gitti ayrılık hüzünleri
yeni birşeyler aldı gitti ayrılık...
gözlerin bugün garip ve ince bir hüzün
ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm
ankara'da aşık olmak zor iki gözüm
yine deli yangınlar oldu bugün akşama doğru
gökyüzünün sensiz sessiz haykırışları
son sevgi sözcükleri, son fısıltılar
yine birşeyler aldı gitti ayrılık hüzünleri
yeni birşeyler aldı gitti ayrılık...
gözlerin bugün garip ve ince bir hüzün
ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm
ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
ankara'da yalnız olmak zor iki gözüm
ankara'da aşık olmak zor iki gözüm....
Aşık olmak kişiden kişiye değişen şekillerde etkiye sahip bir olaydır. Kimi duygularını gizlemeyi, içinde tutmayı, şiirlere veya şarkılara dökmeyi seçerken kimi bir yolunu bulup aşkını ilan eder. Ancak ne zaman ki aşk ilanı yapılır, aşk karşıdakinin güdümüne giren bir nükleer bomba haline gelir. Eğer insafsız, vicdansız bir varlığa aşık olduysanız vay halinize... Bu yüzden en güzel aşk hiç dillendirilmeyip karşıdan karşıya tatlı tatlı yaşanan aşktır.
30'ları devirdikten, ailenizi kurup işinizi rayına oturttuktan sonra hayatı tam bir rutine çevirmişken, bir daha hiç başınıza gelmeyeceğini sandığınız hal.
hani iş yerinizdeki alımlı hatun falan değil, 1 haftalığına gittiğiniz bir yerde, bambaşka bir diyardan gelmiş ve bir daha ülkenize dahi gelme ihtimali olmayan, sizden 15 yaş küçük, dilinizi bilmeyen, gencecik bir kız bir anda kalbinizin olduğu bölgede yanmalara sebep olabilir. sözleri azıcık da olsa durumunuzla alakalı bir şarkı duyduğunuzda en son ne zaman aktığını hatırlamadığınız gözyaşları, kısmen kırarmış sakallarınız arasından süzülebilir. 5 yaşındaki oğlunuz görür ve sorar hiç bir şey diyemezsiniz. çok büyük hayretler içinde nasıl oldu şimdi bu nereden çıktı dersiniz. hiç yakıştıramazsınız, nefret edersiniz kendinizden.
en son 22 yaşımda karşılaştığım bu hal nereye gizlenmiş, neden sinsi sinsi beklemiş? en alakasız saçma sapan yerde ortaya çıkarak benden ne istiyor? insanlar ikinci bahar bilmem ne ayağına 40'ından sonra hayatlarına renk katarken, zaten doğru düzgün bir anlam veremediğim hayatımı neden daha da yaşanmaz hale getiriyor? beni kimseye anlatamayacağım duyguları takma isimler arkasında paylaşarak efkarımı dindirmeye çalışmak zorunda bıraktın da ne geçti eline?
40'ından sonra azanı teneşir paklar denir hep. siz demeyin...