kağıttan yapılan külahların, elektrik borularına sokulup kuvvetlice arkadaşlara üflenmesiyle başlayan oyunun, sokaklar arası külah savaşlarına dönüştüğü dönem. toprak zemin, arsa ve ovaların bolca bulunduğu bu dönemde misket kültürü altın çağını yaşamıştır.
şimdilerde internet cafelerde counter-strike oynayıp klan kurmak yerine atari salonlarında street fighter'in herhangi bir versiyonunda tercihen ken yada ryu ile aduu ket çekmektir.
üzerinde arı maya resmi olan kokulu silgilerden kullanmak, babadan gizli atari kasedi değiştirmeye gitmek ve onu gizli gizli oynarken baba görmesin diye kasedin önüne eski bi kaset koymak.
cerezlerden cıkan kücük arabalar, tasolar, sigara seklindeki sakizlar, uzun seffaf cubukta oralet gibi bi seyler, atari oyunlari ve ona takilan siyah beyaz tv (annem yeni tv olmaz derdi), dibinde tabak olan kolalar, tamek meyve sulari, renault 12.. guzel gunlerdi, ozluyoruz. *
cumartesi sabahları erken kalkıp çizgifilm izlemek, nintendo oynamak, Spice Girls'ün 'Wannabe'si eşliğinde dans etmek, evde tek başına 1, 2, 3.., sanal bebek hadisesi, Macarena şarkısı ve dansı... **
kömür sobası üstünde kızartılan ekmek yanına peynir ve çay,
oyuna dalıp akşam ezanı okunmadan evde olamayan çocukların anneleri tarafından terlikle kovalanması,
bitmek tükenmek bilmeyen ödevler,
ayı yogi,
metin ali feyyaz,
gordon milne,
daha az kirlenmiş bir ortamda daha çook mutlu olacak sebebi olmak...
bol bol "bilye", "gazoz" kapağı, "taso" ve "sporcu kartı" oyunu oynanır...
izlerken şimdi kahkahalar atılan "beetle juice" ve "the gremlins" filmlerinden korkulur; yastığın altına saklanılır...
komedi filmi deyince akla "police academy" ve "kemal sunal" filmleri gelir; her akşam mutlaka birinden birisi yayınlanır, çekirdek eşliğinde izlenilir...
mahallede "topu", "atarisi" ve "bisikleti" olan çocuk populerdir...
barış manço aileden biridir, her sabah kahvaltıya eşlik eder, bir gün "güz yağmurlarıyla" göçüp gider; babanıza sarılıp ağlarsınız... mançoloji şarkılarını ezbere bilirsiniz...
galatasaray a "hagi" gelmiştir... hagi on numaradır, hagi süperdir; maçlarda "haaaciiii" olursunuz...
"milenyum" hadisesini iyi biliyorsunuzdur, her yılbaşı; "milenyuma beş kala", "milenyuma üç kala" diye kutlanır...
böyledir işte 1990 lı yıllarda çocuk olmak...
bilgisayar başında değil, tozlu topraklı, asfalt bilmez sokaklarda yaşanılır çocukluk...
bir kanal vardı hbb.bu kanaldaki akşam yayınlanan berbat kovboy çizgi filmlerini izlemiş olmak demektir.power rangersi 4 arkadaş veya kuzen bir araya gelip ben sarıyım , ben kırmızıyım deyip büyük bir hayranlıkla izlemek demektir.çizgi filmler vardı heidi , vikingler , arı maya , red kit..şimdi 8o lerden 70 lerden abiler ablalar çıkıp hadi len bunlar bizim çizgi filmimizdi diyecekler ama olsun bizde izledik.
ne 80'lerin siyasi kavgaları arasında kaybolmak, ne de 2000'lerdeki gibi teknolojinin kölesi olmaktır. hiç bir şeye benzemez çılgın bediş, ruhsar, reyting hamdi, ince ince yasemince, olacak o kadar keyifleri... hiç bir şeyle değişilmez silgi tozu biriktirmenin heycanı... aslında ne zaman olursa olsun çocuk olmak başka bir şeydir, bambaşka...
hatırlar mısınız bir dizi vardı..
98-99 yılları olsa gerek Cine5'te Power Rangers'tan önce çıkardı..
yabancı ve korkunç bi diziydi. böyle cadılar bayramı falan işlenirdi hergün değişik bi atraksyon..
cok tırsardım anımsarımda.
onu bulmaya çalışıyorum neydi ki acep diye?
buldum buldum! "goosebumps" ismi hatırlanmyan korku dizisi