sözlükteki bu duyarlılık insanı daha cok etkilemiştir belki.yakın tarihimizde denizlerin uğradığı haksızlığı dile getirmek terörist muamelesine tabi tutulmak demekti.ama simdi?aklı kendine yeten herkes bu vahsetten duyduğu rahatsızlığı korkusuzca dile getiriyor.
hayatlarının baharındaki bu idealist insanların dramatik sonları, insanların yüreğinde cok güclü bir bilinçlenmeyide beraberinde getirdi.binlerce insan ruhlarına kazındı emperyalizme,faşizme ,yobazlara aman verilmemesi gerektiği.türkiyedeki binbir ceşit insanın aynı potada rahatça yasaması gerekliliği.
sizin gibi daha çağdas bir türkiye için süikasta kurban giden,faili mechul olarak yaşama elveda diyen,kursunlanan,susturulmak istenen herkes biliyorki bu kavga bitmeyecek. unutmadık.unuturmayacağız..
türkiyenin yaşadıgı 2.kara lekeli olay'ın gectiği gun.. deniz-yusuf ve hüseyinin 20li yaşlarında gözü dönmüşlerce öldürüldüğü gece.. güya 6 mayıs şenliklerle kutlanır, doğa uyanır, hıdır ve ilyas peygamberler kavuşurmuş..çok hayırlı bir günmüş.. bunu gezmiş-aslan ve inan ailelerine sormak gerek..o gün hiç biri korkmadı ölümden,son sözleri bile aynıydı. Yaşasın tam bağımsız türkiye!!! kendi ifazlarını bile kendileri yapmak istedi. fakat buna bile engel çıktılar. izin vermediler..o herşeyi çok iyi bildiğini sandıkları beyinleri hepsinin özelliklede deniz'in o sehpada 40 dakika can çekişmesine neden oldu..hiç rahat vermediler onlara, ölümlerinde bile hatta öldükten sonrada.. mezarları istedikleri gibi yanyana değil bile.. gidip görmek isteyenler suçlu sayıldı, yargılandı..ne muhteşem bir ülkeyiz ... herşey ne kadar kolay ve basit...
deniz, yusuf, hüseyin...
üç fidan koparıldılar topragın bagrından.. ayın altısıydı.gün hızır ile ilyas peygamberlerin kavustugu gündü..kardeslik, barıs ve beraberligin yasandıgı gün..ama onlar dinlemediler..ne nuh dediler ne de ''peygamber''..ücünü de havada kaparak cıkarmıslardı sanki koguslarından.deniz postallarını baglayamamıs, yusuf arkadaslarını son kez görememis, hüseyin ayakkabılarını bile giyememisti.
...ilk deniz i cıkardılar sehpaya..''giymesem olmaz mı?'' dedi beyaz kefeni.''prosedür böyle.'' dedi müdür.
prangaları hala ayagındaydı..anahtarı bulamamıslar acılmaz halde..''böyle asalım!'' dedi öteki.olmaz dediler bulundu getirildi anahtar, acıldı zincirler.ve görevini yerine getirdi cellatlar.son sözüydü ''halkların kardesligi'' gecenin sessiz karanlıgına haykırarak...
...sıra yusuf'taydı..duydum dedi sessizce..deniz'in sesini duydum..sonra o geldi sehpaya..mektupları hala cebindeydi..birini vermediler akrabalarına..ötekisi teslim edildi babasına..cıktı sehpanın üzerine ve o da yoldası gibi haykırdı sessizlige: ''yasasın devrimciler !'' diye..onu da uzattılar usulca deniz'in yanına..
...hüseyin'i getirdiler odadan..dedeyi...agırbaslıydı herzaman ki gibi.sessiz ve sakin..yavasca cıktı sehpaya..ve ölüme son kez oyun oynayıp son sözünü boynunu ipe gecirmeden söyledi..sonra basını gecirip yaglı urgandan kendisi tekmeledi sehpayı..onu da getirdiler yanına yoldaslarının..
mezarlıga gelince yan yana gömülmeleri engellendi..''neden?'' dedi baba cemil gezmiş..''neden? yoksa yeni bir eylem yaparlar diye mi korkuyorsunuz?''.yatırmadılar yan yana üç fidanı..ayrı kalmadılar ama birbirlerinden..coktan beraberler di digerleri gibi..ilerde bir yerde yatıyordu ulaş..baska bir yerde mahir, sinan, hüdai..
cok sevdikleri devrim yolunda düstüler...bütün bir halk biliyordu onların sucsuz olduklarını ama ne care...
3 gencecik fidanın katledildiği tarihdir. gülün solduğu yer,hoşçakal yarın adlı filmler bu olayı göz önüne seren filmlerdir
ayrıca darağacında üç fidan isimli kitap da bu olayı anlatır buna benzer birçok bilmediğim film ve kitap olabilir eğer varsa siz eklerseniz sevinirim.
ONLAR ÖLDÜ *
Onlar öldü. *
Öldürüldü. *
Uzun söz gerekmez.
Her devrimci yaşarken zaten biraz
Hayata nişanlı
Yalın sözlerle anlatılmalı bu ölüm.
Onlar nasıl gittilerse ölüme
Yiğit ve sade Fırtınası sessizliğinde Sözcüklerle.
HORTLAK
Televizyonda bir hortlak
Yüzü kefen bezi.
irin rengi dişleri.
Kan tutmuş, pörtlemiş gözleri.
Sesi ses değil,
Yılan ıslığı.
Ölüm ve mezar kokuyor nefesi.
Nice yiğidin celladı.
Teneşire gelesi.
Çıkmış televizyona
Konuşuyor bayaa
Bir insan gibi.
Koruyunuz çocukları Onun görüntüsünden.
Açın camları o konuşurken.
Havalandırın odaları.
ilaçlayın bastığı yerleri.
Patlamış bir bağırsaktır çünkü o
Ve zehirli lağımdır
Söz diye ağzından dökülen.
deniz gezmis ve saz arkadaslarinin idam olundugu gunmus. rastgele butonuna tiklayinca karsima cikti birdenbire ve aklima bir animi getirdi bu baslik. askerdeyken bu sukerayi adam sanan 4-5 zibidi gece kendilerini uyandirmami istediydi. kaldirdim gittiler egitim alaninda bir kac dakika ses cikarmadan beklediler. naptiklarini sordugumda saygi durusu yapiyoruz dedilerdi. baya bir gulmustum pijamayla yapilan bu saygi durusuna. bi fatiha okuyun da ruhlarina gitsin bari. gecenin bi yarisi kalkip pijamayla dikilmenin kime ne faydasi var akil fukaralari. komunistlerin yuzde 95 i aptaldir diyoruz mirin kirin ediyorlar bir de . hem aptal hem de saygisizmislar demekki. olulerine bile saygilari yok ki pijamayla yapiyorlar saygi duruslarini.
bazılarına ölüye saygıları yok diye ayar vermeye çalışırken ölüler için saz arkadaşları, adam değiller nitelemeleri yaparak ölüye saygısızlık yapan insan müsvetteleri olduğunu gösteren başlık.
deniz, hüseyin ve yusuf bilseydi, uğruna öldükleri halkın evlatları bu mücadeleyi anlamayacak; üstüne dalga geçtiğini sanacak...
keşke bilselerdi. o zaman onlar şimdi yaşıyor olurdu. bilselerdi bu halk için değmez can vermeye. hele ki
ciğeri beş para etmeyenler için hiç!
türkiye tarihinin karanlık sayfalarında yerini almı$ vah$etin tarihidir.amaçları sadece halklarının haklarını savunmak olan 3 gencin göz göre göre ate$e atılmasına seyirci kalınılan tarihtir.hiç bir zaman unutulmaması gereken tarihlerdendir.
(bkz: mahir hüseyin ula$ kurtulu$a kadar sava$)
şu aralar bazılarının, işlerine öyle geldiği için, fevkalade demokratik olduğunu savundukları türkiye'nin ne kadar demokrasi özürlü bir ülke olduğunu gösteren tarihtir.
uc guzel genc insani, daha guzel bir dunya hayal ettiler diye oldurdukleri tarihtir. oyle gorunuyor ki, hala tatmin olmamis fasist bunyeler, kendileri gibi olumden zevk alan cocuklar buyutmekteler. yazik, cok yazik.
pırıl pırıl düşleri vardı. hür olsak dediler, eşit olsak dediler. birbirimize sevgiyle baksak, hep dinlesek karşımızdakini, dediğimizin tam zıddını söylese bile gülümsesek, kendi düşündüklerimizi söylesek, taban tabana zıt olsak da, sıcak birer çay içtikten sonra öpüşerek ayrılsak.
insanlar, kendi almadıkları kararlarla yargılanmasa, bir insan, bir bebek, dünyanın ne olduğunu dahi bilmeyen, el kadar bir bebek, sırf gözlerini aynı ülkenin başka bir bölgesinde açtı diye, düşman ilan etmesek.
insanları sevsek, dünyayı sevsek ve elele, hep beraber, insanlığı daha yukarılara taşısak.
işte bu düşünceler öylesine korkuttu ki bazılarını, öyle ya, olur da, ege'nin iki yanındaki insanlar bir farklarının olmadıklarını anlayıverirse? nasıl kazanacaklardı milyar dolarları, ölüm aletlerini iki tarafa da satarak?
kim nasıl iktidarı elinde tutacaktı, farklı bölgelerde doğan, aynı vatanın evlatlarını düşman ilan etmeden?
çok sakıncalı düşleri vardı. barış, dostluk, sevgi. midesi bulandı büyüklerin. yaşları 25'i geçmeyen, üç genci, katlettiler. sonra gurur duydular ve doğanlara anlattılar. böyle gençler vardı, barış dediler, sevgi dediler, bunlar kötü şeyler. sakın onların yolundan gitmeyin, sonunuz onlara benzer. ne yapsın yeni doğanlar. sustular. bazıları o büyüklere benzedi. güzel şeyler isteyen gençleri hainlikle suçladı, kendilerinin ne denli bir batakta olduğunu göremeden.
pırıl pırıl düşleri vardı. ama o düşler, bazılarının cebine girecek dolarlara engel olduğu için katledildiler.
ülkenin alnında kandan, lanet bir leke daha bırakarak.
demokles'in kılıcının ülkemiz halkına saplandığı gün. bir insanlık suçu'nun işlediği gün. düşüncelere zincir vurulmaya çalışılan gün. neyse ki o fikirler hala yaşıyor, deniz gezmiş ve daha pek çok değer, yerini, tazeliğini koruyor. bir otuz sene sonra onlar hatırlanıyor ama onları katledenler, bugün de hatıralarına saldıranlar unutuluyor.
turk ceza kanunun 146.maddesi uyarinca Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisi ni iskata veya vazifesini yapmaktan men e cebren teşebbüs edenler, idam cezasına mahkûm olur.
hukmunun verildigi gun