olamadıklarımızın, yapamadıklarımızın bahanesidir.

biz hiç birbirimizi taramıyorduk zaten; oturup medeni medeni konuşup tartışıyorduk, durup dururken darbe yapıldı. iran devrim polisleri taklitçisi sağcılar ve her boku boykot ede ede insanlar üzerinde baskı oluşturan solcular hiç yoktu, insanlar sokağa çıkmaya korkmuyordu, hep amerika nın suçu bunlar!

%40 küsür oy alan ecevit i iktidar yapmamak uğruna birleşmeyi çok iyi bilen 50 senedir iktidardaki muhafazakar partiler yeri gelince ne de güzel 70 senelik kemalist rejim rererö diyorlar. şeklen ve aslen yarı demokrat sol hükümetler ve şeklen demokrat aslen derebeyi zihniyetindeki muafazakarlardan kurtulduğumuzda kurtuluruz bu darbe paranoyasından.

en komiği de askerin darbe yap(a)mayacağını bilip ona göre zaman zaman irticai çıkışlarla bunlara göz kırpıp sonra da darbe teşebbüsünden bunları içeri alan akp nin darbe mağduru oluşu. darbe sonrası palazlanan ılımlı islamcılar siz yokmusunuz lan; bak 2001 krizi çıktığında hepiniz farklı partiler altında yine meclisteydiniz bugün hala meclistesiniz; sorsan memleketi krizden siz çıkardınız.
anasını sikti attı bu ülkenin.Sağ-sol diye bölünmüş gençler birbirlrini kovalarken amina kodumun badem bıyıkları olayların dışında kaldı, eğitiminedevam etti, götlerini sağlamlaştırdılar.
darbeyi yaşamış bir abim şöyle derdi
"80 darbesi solu öyle bir ezdi ki öldüğünden emin olamayıp bir kaç defa daha üstünden geçti"
şüphesiz ki bu ülkenin yaşadığı en ağır dönemin bir numaralı sebebidir. ayrıca ülkede yaşanan ayrılıkların da başlangıç noktasıdır. zira gerek mezhep ayrımı olsun gerek etnik kimlik ayrımı olsun bu dönemden sonra hat safhaya ulaşmıştır. insanlar işkencelerden geçirilmiş, düşüncesini söyleyememiş ülke hızla apolitikliğe doğru ilerlemiştir ki şimdilerde o günlerin ortaya çıkardığı problemlerle uğraşmaktayız. insanlar düşündüklerini söylemeye korkar oldular, gençliğin bu denli umursamaz olmasının en önemli nedenlerinden biri bu darbe.
diyarbakır'da en son sokağa çıkma yasağı gelen darbedir.

bir de 2014'te olmuştur.
gazeteler uzun süre ülkede yaşanan durumla ilgili haber yapamamıştır.

çok şükür o günler geride kaldı.

her şeyden haberimiz var. darbe işleri bitti öyle yasaklar falan eskide kaldı.
bazıları cunta falan desede gerekli olan darbedir cunku eger o darbe olmasaydı memlekette cok buyuk olaylar çıkacaktı millet sen koministin sen fasistsin diye birbirini katledecekti.
türkiye'nin asla umudu olamayacakları belli olan gençlerinin birbirlerini kırıp, anarşi ve terör yaratması ile tanrıyı kıyamete zorlamaları gibi darbeyi davet etmeleri üzerine yaşandı hiç kuşkusuz. bunda askerin kusuru varsa biraz, hükümetlerin, istihbaratın, silah sağlayanların ve sözde milliyetçi/sosyalist akımların suçu daha çoktur.
türkiye'de yozlaşmanın başlangıcı.

çocuklar anarşik olmasın diye seks filmi, gazino kültürü, amerika propogandası furyası başlatıp,
cinsi sapık, materyalist ve ahlaksız bir toplumun temelleri atılmıştır.
yağnıştır.. rockefeller'in planidir..
sağcı merkezin kışkırtması, darbesidir. sağ tandans burada evren filan oluyor işte anlayan anlar zaten. dış bağımlı darbe tabi ki bal gibi de ayrıca.
herkes küfür eder kıza kenan evrene oysa kenan evren bugün türkiyenin 2.atatürküdür yaptığı çok iyi bir şey var

1980 de ülkücüler ile terörizme geçmiş rus yalaması kominist piçler kavga halindeydi

eğer kenan paşa darbe yapmasaydı ne mi olacaktı?

bugün dhckp gibi sözde kominist devrimci örgütler en az pkk kadar güçlü olacaktı her yerde kominizm yayılacak bir milletin can damarı olan milliyetçilik yok olacaktı bu kominizm ve devrimcilik tam bir hastalıktır çocuğunuzu çoluğunuz koruyun bu şerefsizlerden

bugün türkiyede kominist devrimci veya sosyalist takılanların hepsi ya kürt alevisi yada sünni kürtlerdir kardeşlik sosyalizm vsvs ayağına kürt milliyetçiliği yapıyor imansız mankurt köpekler.

ek olarak ; http://www.youtube.com/watch?v=9DomiJXHRrY
Mhp li bir ileri gelenden bir söz.

Bedenimiz mapus ama fikrimiz iktidar da.

Sola yönelik bir darbe ama arada Kısmen de sağ sağdan kastım mhp de kaynamiştir.

Siyasal Islamcilar yani milli görüşçuler ile anaptan başlayarak akp ye kadar ülkeyi soyup yiyip semirecek , merkez sağda en hafif hasar ile çıkmıştir bu darbeden.

Ayrıca .
(bkz: sabah erken kalkanin darbe yaptığı ülke)
dün gece rüyamda gördüğümdür.

resmen yaşadım. insanlar sokaklardaydı yığın halinde.

umarım bu ülkemiz içi bir mesaj değildir?

hımmm...
seçimlerle istediklerini yapamayan amerikan götümcülerin umudu olmuş ve gerçekleşmiştir. neyseki ülkemizde artık ne paralel şerefsizler ne de vesayet yönetimi kaldı.
1980 darbesi öncesi türkiye'de döviz olmadığı için ırak'tan petrol satın alınamadı ve tarım durma noktasına geldi. çok fazla elektrik kesintisi oluyordu ve fabrikalarda üretim bitmek üzereydi. enfalasyon yüzde 70 seviyelerine gelmişti. döviz açığı günden güne artırıyordu. üretim veya ithalat olmadığı için kıtlık baş göstermişti.

tam o dönemde abd, ingiltere, almanya ve fransa türkiye için ivedinin ivedisi (urgent urgent) bir yardım yapmayı planlamıştı ama bazı şartları vardı. atatürk'ün karma ekonomi modeli terk edilip serbest piyasa ekonomisi modelinin türkiye'de uygulanmasını ve türkiye'nin imf denetimine girmesini istiyorlardı.

bülent ecevit hükümeti bunu kabul etmedi. bunun yerine türkiye'nin bütün silolarında bulunan tarım ürünlerini wells fargo adlı amerikan şirketine 150 milyon dolar kredi karşısında ipotek ettirip rehin verdi. bunun anlamı ağırdı çünkü o dönemde türkiye'nin bütün ekonomisi tarıma bağlıydı. ayrıca bu chp içinde büyük bir çatlağa sebebiyet vermişti.

1979 seçimleri öncesinde tüm bunlar devam ederken tüsiad gazaetlerde boy boy bülent ecevit karşıtı ilanlar verip serbest piyasa ekonomisini savunuyordu. bunun sebebi de sonrada anlaşılmış ki tüsiad'dan bir heyet abd'ye bitmiş ve Zbigniew Brzezinski tarafından fırçalanmış ve bu yönde bir talimat almışlardı. 1979 seçimlerinde kazanan süleyman demirel'le adalet partisi olmuştu çünkü odönemi halk üzerinde büyük bir etkisi olan disk'in talimatıyla chp seçmeni seçimleri boykot etmişti.

güven oyu bile almadan aceleyle mgk toplantısına katılan süleyman demirel'i toplantıda bir sürpriz bekliyordu. mgk raporuna göre pkk adındaki 500 kişilik bir terör örgütü bütün güneydoğu anadolu bölgesini esir almıştı ve devlet otoritesini işlemez hale getirmişti. devlet otoritesinin bölgesde yeniden kurulması karşılığında süleyman demirel orduya istenen bütün yetkilerin, silah ve para desteğinin verileceğini söylemişti. ama sivil otorite doğudaki teröre müdahele sırasında her zaman orduya ayak bağı oluyordu. genelkurmay başkanı kenan evren paşa pkk terörü için "işi bize bıraksalar bir günde hallederiz." diyordu.

1980 yılında kenan evren komutasındaki bir grup general bir uyarı mektubu yazdı maktupta özetle "terörü bitirin yoksa biz bitiririz." diyorlardı ve böylece 1979 seçimleriyle iş başına gelen başbakan süleyman demirel daha 35 günlük başbakanken bir muhtıra almış oldu. tam bu sırada süleyman demirel evine kapanmıştı ve herkese hasta olduğunu söylemişti.oysa bu sırada evinde devlet planlama teşklilatı başkanı turgut özal'la bir 24 ocak kararları olarak bilinen proje üzerinde çalışıyordu. 24 ocak kararlarının kabülüyle türkiye serbest piyasa ekonomisine geçiş yaptı. 1979 yılında bülent ecevit'ten abd, ingiltete, almanya ve fransa'nın istediği imf kotrolü altına girilme meselesi 1980 yılında sülayman demirel tarafından kabul edilmiş oldu. serbest piyasa ekonomosine geçişle ekonomi üzerindeki devlet kontrolü kaldırıldı ve daha önce devlet denetimi dolayısıyla türkiye'ye girmesi mümkün olmayan yabancı şirketler, türkiye'ye pazarına girdi.

7 yıllık görev süresi biten fahri korutürk 6 nisan 1980 tarihinde cumhurbaşkanlığı görevinden ayrıldı. meclisin bir cumhurbaşkanı seçmesi gerekiyordu. 45- 50- 55 tur derken bir türlü bülent ecevit ve süleyman demirel anlaşıp da aylarca cumhurbaşkanını seçemediler. bu durum orduda gerginlik yaratıyordu.

bu sırada sokaklardaki çatışmada hala sürüyordu. 1979 yılında 1270 ölü ve 5400 yaralı vardı. 1980 yılında da olaylar devam ediyordu. 27 mayıs 1980 tarihinde mhp genel başkan yardımcısı gün sazak sol gruplar tarafından öldürüldü. mhp bunun intikamını almak üzere çorum'da devredeydi. daha önce kahramanmaraş ve malatya'da çıkan olayların aynısı bu sefer çorum'da kendini göstermişti. bunun üzerine çorum'da sağ ve sol arasında büyük bir çatışma çıktı. mhp çorum'da bir kurtarılmış bölge oluşturup bu şehri tamamen soldan temizlemek istiyordu. çorum olayları 57 kişinin ölmesinden sonra türk ordusunun müdahelesinden sonra olaylar ancak bastırılabildi. fatsa'da bağımsız bir sosyalist ilçe devleti kurduğunu söyleyen bir grup çıkmıştı. bu grup da ordu müdahelesiyle bertaraf edildi. olaylar hiç bitmiyor günen güne artıyordu cenazelerde söylenen "kanı yerde kalmayacak." söylemleri gerçekleştiriliyor her gün bir devrimcilerden bir ülkücülerden birileri öldürülüyordu. tek parti dönemi cumhuriyet halk partisi'nin aydın yüzü prof dr. nihat erim dev-sol tarafından öldürüldü. bunun karşılığında da disk başkanı kemal türkler mhp tarafından öldürüldü.

6 eylül 1980 tarihindeki kudüs mitingi'nde olan cumhuriyete karşı sergilenen fiiller bardağı taşıran son damla olmuştu. 12 eylül 1980'de kenan evren paşa düğmeye bastı ve askeri darbeyi başlattı.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan askere uyun dediği için başarılı olmuştur. Yoksa bugünkü gibi sokağa çıkın dense hele bunu Türkeş dese o dönemin halkı ortada ordu bırakmazdı herhalde.
Türkiye'nin siyasi ve sosyal hayatını yeniden dizayn eden 12 Eylül süreci öncesindeki çalkantılar, askeri müdahalenin ardından yerini mutlak baskının hakim olduğu bir atmosfere bıraktı.

Darbenin ardından 650 bin kişi göz altına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi, 50 kişinin cezası infaz edildi.

98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı, 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.

171 kişinin gözaltında işkenceden öldüğü belgelendi. 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi.

31 gazeteci cezaevine girdi, 300 gazeteci saldırıya uğradı. Üç gazeteci silahlı saldırıda öldürüldü.

Gazeteler 300 gün yayın yapamadı, 13 büyük gazete için 303 dava açıldı, 39 ton gazete ve dergi imha edildi.

Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi, 14 kişi açlık grevinde öldü.

1 Mayıs: istanbul Taksim Meydanı’nda düzenlenen işçi Bayramı kutlamalarında kalabalığın üzerine meçhul saldırganlar tarafından bir binanın çatısından ateş açıldı. Hâlâ aydınlatılamayan ve tarihe 'Kanlı 1 Mayıs' olarak geçen olayda 33 kişi hayatını kaybetti.

13 Haziran: Dönemin başbakanı Süleyman Demirel istifa etti. Milliyetçi Cephe Hükümeti sona erdi.

21 Haziran: Hükümeti kurma görevini alan CHP lideri Bülent Ecevit kabineyi açıkladı.

15 Ocak: Sol ve sağ örgütler arasındaki şiddet olayları arttı, son iki haftada 30’dan fazla kişi öldü.

16 Mart: istanbul Üniversitesi’nden çıkan sol görüşlü kalabalık bir öğrenci grubunun üzerine bomba atıldı ve otomatik silahlarla ateş açıldı. '16 Mart Katliamı' adı verilen olayda yedi öğrenci öldü, 47 kişi yaralandı. Saldırı aydınlatılamadı, üç kişinin yargılandığı dava 2008 yılında zamanaşımından düştü.

17 Nisan: Adalet Partisi üyesi Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu, kendisine gönderilen bir bombalı paketi açarken, gelini ve iki torunuyla birlikte öldü. Malatya’da büyük olaylar yaşandı. Sokak gösterileri günlerce sürdü.

19 Mayıs: Ankara’da, Gençlik ve Spor Bayramı’nda kız öğrencilerin kıyafetlerinden dolayı aleyhte tezahürat yapıldı. istanbul’da tribünlerin önünde bomba patladı. Antakya’da kız öğrencilere saldırıldı, elbiseleri yırtıldı. MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Anıtkabir’deki anma törenine katılmadı.

2 Haziran: Madrid’de Ermeni örgütü ASALA’nın düzenlediği silahlı saldırı sonucunda, Türkiye’nin Madrid Büyükelçisi Zeki Kuneralp’in makam arabasında bulunan eşi Necla Kuneralp, emekli Büyükelçi Beşir Balcıoğlu ve aracın şoförü öldü. Büyükelçi araçta bulunmadığı için kurtuldu. Bu tarihten sonra Ermeni örgütü 21 ülkede gerçekleştirdiği saldırılarda 42 Türk diplomat hayatını kaybetti.

4 Ekim: MHP istanbul il Başkanı Recep Haşatlı, oğluyla birlikte evinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Cinayeti, 'Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birliği' örgütü üstlendi.

9 Ekim: Ankara’da Bahçelievler semtinde yedi Türkiye işçi Partisi üyesi öğrenci, Abdullah Çatlı ve Haluk Kırcı’nın da aralarında olduğu ülkücüler tarafından evlerinde öldürüldü. Kırcı 1999'da yakalanıp yargılandı ve hüküm giydi. Cezaevinden çıktıktan sonra verdiği röportajda, "O zaman gençtik; bizleri kullandılar" dedi.

20 Ekim: iTÜ Elektrik Fakültesi Dekanı Bedri Karafakioğlu istanbul’da uğradığı silahlı saldırı sonucunda yaşamını yitirdi.

27 Kasım: Abdullah Öcalan PKK örgütünü kurdu.

19 Aralık: Kahramanmaraş’ta Çiçek Sineması’na bomba atılması olayının sol görüşlü gruplar tarafından gerçekleştirildiği haberinin yayılmasıyla ayaklanan sağcı ve ülkücü gruplar, sol partilerin ve derneklerin binalarına saldırdı. Kısa sürede karşılıklı çatışmaya dönen olaylar bir hafta sürdü. 100’den fazla vatandaşın öldüğü olaylarda Alevilere ait 200'ün üzerinde ev yakıldı, işyerleri tahrip edildi.

Şiddet olaylarının kontrolden çıkma nedeni olarak, güvenlik güçlerinin, saldırıların kendilerine yöneldiği iddiasıyla kentten çekilmesi gösterildi. Bu durum Aleviler üzerindeki baskının ve saldırıların artması anlamına geliyordu. Olaylar Kayseri ve Gaziantep'ten gönderilen askeri birliklerin müdahalesiyle bastırıldı.

Olayların ardından istanbul ve Ankara dahil çok sayıda ilde sıkıyönetim ilan edilmiş, Başbakan Ecevit ise olayların kendisini, uzun süredir direndiği sıkıyönetim talebine zorlamak için kontrgerilla tarafından çıkarıldığını söylemişti.

26 Aralık: 13 ilde daha sıkıyönetim ilan edildi.

12 Eylül: Ordu ülkenin yönetimine el koydu. Genelkurmay Başkanı Evren ve kuvvet komutanlarından oluşan Milli Güvenlik Konseyi üyeleri darbe bildirisini TRT aracılığıyla duyurdu.

Bildiride, "Türk Silahlı Kuvvetleri el ele vererek iç Hizmet Kanunu'nun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce Türk milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur" ifadelerine yer verildi.

Daha sonraki bidirilerle sıkıyönetim bölgelerine komutanlar atandı. Siyasi partiler ile Türk Hava Kurumu ve Çocuk Esirgeme Kurumu dışındaki derneklerin faaliyetleri yasaklandı. Polis, jandarmanın emrine verildi.

Darbenin gece 03:00'te ilanından sonra aynı gün sabah saat 5:30'da Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'a Genelkurmay Başkanı imzasıyla birer tebliğ gönderildi.

Tüm tebliğlerde "TSK yönetime el koymuştur. Hükümetiniz feshedilmiş, parlamento üyeliğiniz düşmüştür. Talimatı getiren subayın ikazlarına uyunuz" ifadesiyle birlikte gidecekleri adresler belirtildi.

17 Eylül: Gözaltı süresi uzatıldı.

18 Eylül: Milli Güvenlik Konseyi'nin başkan ve dört üyesi TBMM Onur Salonu'nda törenle yemin etti.

Gerçek darbe böyle olur daha da darbe demeyin şuna.
Öncesini ve sonrasını bilenlere göre hali hazırda kantonlara ayrılmış ülkenin bölünmesini engelleyen hamledir. Hatta allah razı olsun yapandan bile derler.
turkiye'nin cokusunun basladigi yildir.
arkasında dış güçlerin olduğu darbedir.
Amerikan güdümünde yapılmış darbedir.Başkan Carter darbe yapıldığı sırada Damdaki Kemancı müzikalini izliyormuş.Dünyayı yönetmek bu kadar kolay.
ben 3 yasındaydım darbe oldugunda. sehirde falan yasamadıgımızdan benim cocuk zihnimdeki hatıralar daha cok bir iki yıl sonrasına ait. fakat babam rahmetlinin kahvehaneden alınıp dayak atıldıgını, yağ, gazyağı, seker cay gibi temel ihtiyacların bulunamadıgını ya da cok zor bulundugunu hatırlıyorum. surekli jandarmalar dolasırdı dag bayır herkes korkardı basımıza bir sey gelecek diye.
Soğuk savaşın en kızgın döneminde türkiye'de yapılan örtülü cia operasyonu. Askeri yönetimin ilk icraatı hiç bir koşul öne sürmeden yunanistan'ın natoya dönüşünü onaylamak ( veto etmemek ) olmuştur.

Edit : uplayan kaçmış. Başlık başa kalmış.
netekim zor zamanlar geçirdi bu ülke.