aptal beyinsizlerdir efendim. tayyibin ekmeğine yağ süreceklerinden haberleri yok. ya da var ve bunun için yapıyorlar. ne diyeyim tanrı sonumuzu hayır etsin.
darbe anayasasından kurtulmak için referanduma evet derken aynı zamanda bir başka darbe anayasasını onayladıklarının farkında olmayan ünlülerdir. sanatçı hassasiyeti işte, böyle sanatçıları ciddiye almamak gerekir.
gülten kaya(ahmet kaya'nın eşi) : herkesin eşit yurttaşlık hakkına sahip olması gerektiğini düşünüyorum. kürt sorununda ve ondan koparamayacağımız demokratikleşme sürecinde hiçbir ilerleme içermeyen bu paket, gerçek özgürlükçü sol ve sosyalistleri tatmin etmiyor. bu anlamda darbecilerin yaptığı bir anayasada yapılan bu minik rötuşlarla sistemin gerçek bir demokrasiyi yaşamayacağı ortadadır. referandumdan evet çıkarsa, hükümetin kürt sorunu ve demokratikleşme konusunda daha hızlı adımlar atmaktan başka çaresi kalmayacaktır. sonuçta ben yepyeni bir anayasa istiyorum
teoman: kararımı akpyi değil, anayasa değişikliğinin türkiyeye iyi geleceğini düşünerek verdim
mehmet ali birand: benim için, demokratikleşme yolunda, bu adım son derece önemlidir. daha iyisini, en idealini uzun yıllar beklemek istemiyorum. içeriğinden tam anlamıyla memnun olmasam, daha fazlasını istesem dahi, ideal değişiklik için daha uzun yıllar bekleyeceğime, azına bile şimdilik evet oyu vereceğim
eşref erdem (evet dediği için chp'den atılan milletvekili)
cengiz çandar: evet, türkiye'nin demokratik atılım yapmasında, yeni, sivil ve demokratik bir anayasa hazırlanmasında önemli bir ivmeye işaret edecek.
sevgili gandi kemal;
12 eylül darbesinin 30. yıldönümünde anayasa referandumuna gidiyor türkiye
"darbe anayasası mı, darbe anayasasının değiştirilmesi mi?.."
yan sütunda 12 eylül günlerinden kalan "buruk bir referandum anısını" anlattım
bunun bir benzerini o günlerde sizin yaşadığınızdan da eminim
bu sefer referanduma gidecek değişiklikler, 12 eylül anayasası'nın ne antidemokratik yök'ünü kaldırıyor, ne de yüzde 10 barajını düşürüp, tam bir temsil sağlıyor
hep böyle durumlarda iktidarların yaptığı gibi, akp de kendisine uyan "demokratik!" değişiklikleri yapmış, uymayanları yok farzederek kendi demokrasisine uydurmuş
***
yök'ten nedense hiç bahsetmiyorlar artık?..
çünkü yök ellerinde, o zaman "yök'süz demokrasi gereksiz "
antidemokratik olan yüzde 10 barajından da
çünkü baraj düşse, saadet veya başka kimbilir kimler meclis'e girerler
tek başına iktidar hülyaları suya düşerler
belki hakimler savcılar yüksek kurulu da yök'leşir, ondaki demokratik değişiklik de anlamsız hale gelir
bunların hepsi gerçek
ama bir gerçek daha var
gandi kemal ana muhalefet lideridir
bir yıl sonra partisini iktidara taşımak üzere genel seçimlere gidecektir
böyle bir lider, siyasi kaderini bir anayasa oylamasına mahkum etmemeli
bu referandumdan yenik çıkıyormuş gözükmemeli
***
çünkü bu anayasa değişikliklerinde;
1) birden fazla sendikaya üye olma hakkı getiriliyor
2) memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanınıyor
3) grev esnasında işyerlerindeki maddi zararlardan sendikalar sorumlu tutulmuyorlar
4) özel hayatın gizliliği, korunması çağdaş ve medeni ülkelerdeki ilkelere göre ayarlanıyor
5) yüksek askeri şüra'nın kararlarına yargı yolu açılıyor
6) askeri mahkemeler, asker kişiler tarafından işlenen suçlar vb. suçlara bakacaklar
askeri yargının görev alanları "batı ülkelerindeki yargı sistemine" benzeyecek
***
bütün gücünüzle "abanacağınız" bir "hayır" kampanyası aynı zamanda bunlara "hayır" anlamına çekilebilecek ki, bu bir sosyal demokrat parti için doğru değil
solcular ve demokratlar, yani sosyal demokratlar ve batılı anlamda demokratik sosyalist partiler, bu kararlara karşı çıkmazlar
bunu topluma da, uluslararası kamuoyuna da anlatamazlar
sizin kalbiniz hem demokratik hem de solcu sevgili gandi kemal
geçirdiğim yıllar bana sadece kendim olmayı, başkalarının isteklerine göre hareket etmemeyi öğretti
***
"hayır" kampanyasına abanmayın bu yakışmaz size
akp'nin getirdiği değişikliklerde "demokratik olmayan eski maddeleri sıralayın, onları halka anlatın, onların üzerine politika yapın "
ve referandumda bu demokrasi görünümlü antidemokratikler üzerinden politika yapıp, seçmenleri iradelerinde hür bırakın
kim ne kadar demokrasiyi istiyorsa, ona göre karar versin
bu kampanyanın "hayır" oylarının muhtemel azlığının ağırlığı üzerinize yük olmamalı
kaldı ki, demokratik görünen değişikliklere de "hayır" diyen olmamalı gandi kemal
12 eylül'ün 30. yılında ezici bir çoğunluğa karşı yüzde 8'lerde kalan "dürüst ve ilkeli" eski yol arkadaşına nacizane tavsiyemdir!..
***
12 eylül anayasasi'na "hayir" demeni̇n dayanilmaz yalnizliğindan bi̇r ani
berlin'de uluslararası gazetecilik enstitüsü'nde rüya gibi bir 3 ay geçirmiş, sınava girmiş, diplomamı alıp türkiye'ye dönmüştüm hayatımın baştan aşağı değiştiği günlerdi
türkiye'de 12 eylül bütün şiddetiyle sürüyordu
i̇ktidar acayip bir güçtür
propaganda araçlarıyla, gazetelerle, televizyonlarla, gündeminize egemen olur
bazı şeyler o kadar çok tekrarlanır ki, yaratılan rüzgardan etkilenirsiniz
her gün "sokakta birbirini öldüren insanların kara propagandasının" yapıldığı günlerdi
sanki silahlarla birbirini öldüren gençler, aynı silahlardan ateş etmiyorlardı
sanki faili meçhuller, aynı karanlık meçhulden talimat almıyorlardı
inanılmaz bir beyin yıkama faaliyetinin insanları etkilediği günlerdi
***
herkes etkileniyordu o propagandadan
"sokaklarda kan akıyordu
ordu gelip kanı durdurmuştu "
7 kasım 1982 günü yeni anayasa'nın referandumu olacaktı
anayasa'ya "evet" denirse kenan evren de otomatikman cumhurbaşkanı olacaktı
kenan evren anayasa'ya kefildi
özgürlükler, örgütlenme ve grev hakkı rafa kalkıyordu
çünkü grevler yüzünden anarşinin hortladığına inandırılmıştı toplum
üniversitelerin başına yök gibi bir kurum musallat ediliyordu
koskoca profesörleri, doçentleri, tüm öğretim üyelerini ve öğrecileri tek bir elden yönetmek üzere
e normaldi, "üniversiteler anarşinin merkezi değil miydiler?.. öyle inandırılmamış mıydı insanlar?.."
***
ve elbette koalisyonlar
onlardı anarşinin başı
iktidarda koalisyonlar değil, tek parti olmalıydı
yüzde 10 barajı onun için kondu
insanlar hipnotize bir ruh yapısının esiriydiler
kenan evren meydanlara çıkıp ne söylese "deli gibi alkışlıyor, kabulleniyor ve yaşa varol" diyordu
berlin'den yeni dönmüştüm
ailemden ayrılıp kendi evime taşınmış, içerde ve dışarda eğitimini aldığım gazetecilikte zor ve meşakkatli yıllara giriyordum
23 yaşındaki genç bir gazeteci için milliyet'in ankara bürosu, bir hayat dersinin alfabesinin verildiği yer gibiydi
***
muhabirler dört bir yana dağılmış, kampanyayı izlerken bir taraftan da büronun nabzını tutmaya çalışıyordum
dışarda herkes yeni anayasa'ya, özgürlüklerin ve demokrasinin gerçek anlamda askıya alınmasına, hararetle "evet" diyordu
gazetede ise değişik bir hava esiyordu
kime sorsam "82 anyasası'na hayır" diyeceğini söylüyordu
gazetede "hayır" demek modaydı, gazete dışında ezici çoğunlukla "evet "
pazar günü oyumu kullandım "hayır" olan mavi kağıdı zarfa koydum verdim, dışardan görünmesin diye "mavi" kağıdı zarfı katladığım yere sıkıştırdım
çünkü "mavi" yani "hayır" diyenlerin fişleneceği söyleniyordu
oy kullanma işleminden sonra gazeteye gittim
sonuçlar akşama doğru belli olacak ve gelişen haberleri i̇stanbul'a geçecektik
gazetedeki ağır toplar, referandumdan önemli oranda bir "hayır" oyu çıkacağını, ama "evet"lerin yine de kazanacağını söylüyorlardı
bense ezici çoğunluğa karşı, çok küçük bir azınlık olduğumuzu düşünüyordum anayasa "evet" oyu yüzde 91.37 idi
"hayır"lar sadece yüzde 8.63 17 milyondan fazla seçmene karşı sadece 1.5 milyon seçmen "hayır" deme cesaretini göstermişti
101 pare top atışıyla "kutlandı!" 12 eylül anayasası ve kenan evren "seçilmiş cumhurbaşkanı" oldu
***
bazen, hatta çoğu zaman hayat "azınlıkta kalmak, hatta yalnız olmaktır "
yalnızlığın ve azınlığa düşmenin dayanılmaz ağırlığı, size zaman zaman "görüşlerinizi sorgulatır "
acaba yanlış mı düşünüyorum dersiniz?..
çünkü inanılmaz bir propaganda, bütün sandalları sürüklemektedir
o fırtınada sesiniz pek duyulmaz
bir yalnızlık ve bir hüzün çöker üstünüze
yine de yaşamak için yenilemek zorunda hissedersiniz kendinizi
omurgasız değilseniz, bukalemunluk yapmazsınız, onurunuzu, haysiyetinizi ve düşüncelerinizi satmazsınız
ama hayatta kalmalısınızdır
doğada ayakta ve hayatta kalan canlılar gibi, yeni şartlara adapte olmaya, onlara göre kendinizi satmadan yeni bir yol bulmaya çalışırsınız
hayat yenilenme cesareti gösterenlere, o yeniliği verir
hayat iyilik yapanlara iyilik verir.
edit: makalenin özeti "kaldı ki, demokratik görünen değişikliklere de "hayır" diyen olmamalı gandi kemal "