bursa-istanbul arasında feribotta sigara içerken aşklarım olur benim. nadirende olsa konuştuklarımız. nadirinde nadiri olarak numarasını verenler olur.
bugün yapacağım otobüs yolculuğudur. cam kenarı olmazsa olmazımdır. şuan tek istediğim şey yanımda oturan dayının (büyük ihtimalle dayıdır) hiç konuşmaması. bütün yolculuk boyunca geyik yapmak istemiyorum çünkü. kafa dinlemek istiyorum. bu şehirden uzaklaşma sebebim de kafa dinlemek zaten.
Otobus tutan biri kusabilir ama bu gayet normaldir insanlık hali tamam koku sizi rahatsiz edebilir ama insanlık hali asil kotu olan kusmuk kokusu geçsin diye havasiz otobüse Kavunlu oda parfümü sikan ortamın havasına sican muavin davranışı.
önce otogara gelirsin. otobüsü beklersin. içinde bi heyecanla üzüntü arası bir duygu vardır. otobüs gelir. yaklaşır perona. durduktan sonra valizini alır bagajın kenarına gidersin. sıranın sana gelmesini beklersin. sonra biner bakarsın oturacağın yere. büyük ihtimalle cam kenarıdır zaten. o basamakları çıkarken otobüsün kokusunu çekersin içine. koridorda yürürsün. o ilk başta ki eğimli zeminden geçerken düşecek gibi olursun. sonra koltuğuna bakıp bi oturursun. sonra geri inersin. ailenle son sohbetini yaparsın. sonra otobüsü çalıştırır kaptan. gitme vaktinin geldiğini anlarsınız. ailenizle vedalaşırsınız. gidip yerinize oturursunuz. ailenizle sonra camdan bay baylaşırsınız. sonra otobüsün otogardan çıkacağı yere kadar ailenizle bay bay yapmaya devam edersiniz. arabası varsa ailenizin şehir çıkışına kadar size eşlik eder.
sonra o uzun sürecek yolculuğun sıkıcılığı sizi bunaltmaya başlamıştır şimdiden. önünüzde ki koltuk tvsini kurcalarsınız. güzel film var mı diye. yoktur tabi ki. hepsi milattan kalmadır. şarkılar desen arabesk, pop filan vardır. sıkıcıdır. televizyonda takılırsınız. iyi bir kanal bulursunuz sonra yayın gidip gelmeye başlar siniriniz bozulur. kapatırsınız tvyi. camdan dışarıyı izlersiniz. şehrin sonunu, sanayi bölgeleri filan vardır genellikle. sonra yerini tarlalara bırakır yavaş yavaş. sonra şehirden çıkıp dağlara yaklaşırsınız. derken mideniz bulanmaya başlar. kusacak gibisinizdir ama kusamıyorsunuzdur. uyumuya çalışırsınız uyuyamazsınız. geçer zaten sonra o ağrı. bir iki saat sonra servis gelir. servis gelince zaten hemen bi heyecanlanırsınız. yemek bittikten sonra şehri izlemeye dalırsınız. telefonunuzdan müzik filan dinlersiniz. şarjı bitmesin diye internete girmeye de çekinirsiniz. sonra yutkunursun. yutkununca bir an da kulağına gelen sesin tonu değişir. kalından inceye döner birden. değişik bir hissiyattır. yanınıza bir kitap almışsınızdır. ama büyük ihtimalle yolculuğun sonuna kadar en fazla 5 sayfa okuyacaksınızdır. sonra hafif uyuklarsınız. otobüs zıplar yeniden uyanırsınız. mola vakti gelir. tabi ilk iş tuvalete gitmek. gittikten sonra tesisleri bi dolaşırsırnız. karnınız acıkmışsa yemekhaneye bi bakarsınız. sonra dışarıda bir sigara yakıp geri yerinize geçersiniz. otobüs tekrar hareket eder.
artık sonra yaklaşmışsınızdır. içinizde ya buruk bir heyecan vardır yolculuk bittiği için gereksiz bir hüzün vardır. ya da oh bittide kurtulduk diye sevinirsiniz. varacağınız yerdeki otogarda bekleyen yakınınızı ararsınız direk. "şu an buradayım, şurayı geçtik, şu kadar dakika var" diye sorarsınız. muavinden de teyit edersiniz. sonra ineceğiniz peronu söylersiniz. artık sona gelinmiştir. otobüs otogara girer. değerli eşyalarınızı almanız uyarılır. otobüsten inersiniz. hasret giderilir, bagaj alınır. baş dönmesi olur hafif. ama sağ salim varmışsınızdır. eve gidince uzandığınızda sanki halen otobüsün içindeymiş te hareket ediyormuşsunuz hissi baş gösterebilir.
güzeldir ama şehirler arası yolculuk. ülkenin hiç görmediğin yerlerini görürsün. manzaraya dalarken aklından bin tane düşünce geçer. müzik dinlersin. uyursun. yorucudur ama güzeldir.
nedense büyük bir iştahla o servisi bekleriz .verdikleri bir küçük top kek ,yarım bardak çay. o da çaya benziyorsa. halbuki dinlenme tesisinde alasını yer içersin, evinde ise kat kat fazlasını ve güzelini . ama o ikram dört gözle beklenir.
sanki tabldot yemek geliyor... göya ikram. o küçük top kekin parasını kat kat alıyorlar bizden. ama biz kibarlıktan ikinci bir kek istemeye çekiniriz.