hayat içindeki boşluklar, bekleyişler, haddizatında boş değildir. En az hareketler kadar doludurlar. ne yazık ki herkes acele içinde. mesela durakta bekleyenler bile durmakta oldukları halde, aceleyle duruyorlar. durmak bile acele yapılabiliyor. aslında bekleyişler en acele, gelmeyişler en sabırsız. aslında yürümek, hareket etmek, yemek yemek telaşı azaltıyor. durmak en hızlısı, en yorucusu. keşke boşlukları istenilen manada boş bırakabilsek. aslında boşluklar varoluşa imkan tanır. sizinle benim bile ayrı ayrı varoluşumuz, aramızdaki boşluktur. nazım, mimarlık ilmiyle şu oturduğumuz evi yaptığında, duvarlar, kirişler, tavanlar yapar. doğru! ama asıl yaptığı bunlar değildir, şu içinde oturduğumuz oda, yani boşluktur. resim yapanlar bilirler, boşluğa hakim olamazsanız, boşluğun arasından kendini gösterecek asıl form görünmez. notalar aralarındaki boşluklar nedeniyle müzikal kaliteye ulaşırlar. yoksa curcuna olurdu duyduğumuz. kalp atışlarımızın, soluk alış verişlerimizin sıhhatli olması için aralarında boşluklar olmalıdır. bizi yaşıyor kılan da, ölecek olmamızdır. hayat ölümle vardır. (bkz: cem mumcu)
(bkz: makber)