bugün

kişisel gelişim kitapları

özünde "insan mühendisliği" kavramını taşıyan, insanları "çağa uydurup", "normalleştirme" çabası güden kitaplardır. farklı olanını henüz göremedim. temel olarak bu kitaplar, toplumlara verilen ilaçlardan biridir, zira nietzsche'nin buyurduğu "tek örnek" insanlar yaratmayı amaçlarlar. çünkü günün dünyası üretim dizgelerinin hiç birisinde farklılık istememektedir... Bu tip kitapları yazanlar, insan anlağını hiç bilmez ya da biliyormuş gibi yapar, çünkü ihtiyacı yoktur (*). insan anlağı üzerine çok çok uzun zamandır yapılan felsefi tartışmalar, üretimler bir çizik ile saf dışı edilir. bu insanlar bilmezler ki, bu dünya'da yaklaşık 6 milyar insan vardır ve tek tek her birinin anlağı birer renktir. bu kitaplar, bilişsel süreçlerin çokluğundan ve farklılığından memnun olmak yerine, insanı tek örneğe indirgeyip "normal" bireyler yaratmayı amaçlarlar. ahhh bu dünya o kadar güzel ki; herkesin bir şekilde lanet ettiği, sevdiği, içselleştirdiği, reddettiği, yücelttiği vs. bin bir türlü birey vardır. ahhh bu dünya o kadar güzel ki, her yerde farklılıklar var, her yerde renk var. ahh bu dünya o kadar güzel ki....

bu kitaplar ayrıca insanın öğrenme sürecini de açık seçik biçimde aşağılamaktadır. bu kitaplar öğrenmenin belirli yolları olduğunu zannederler. oysa farkında değillerdir ki, herkes farklı bir süreçte öğrenir. hem bu kitaplar bilir mi ki "öğrenmeyi öğrenmenin" lezzetini? hayır... gerçi bütün dünyadaki eğitim sistemleri (torna tezgahları olarak) de aynı düşünceyle çalışır: öğrenmenin belirli yolları vardır...

insanın kendi öğrenme sürecini keşfetmesini asla istemezler. neden acaba? insanın öz öğrenme sürecini keşfetmesi ne kadar hoş olacaktır halbuki.