film insanı mücevherattan soğutan türden bir film. dünya'da genç kızların bir taraflarına sokmak aman pardon takmak istedikleri parlak taşların, nasıl bir cehennemden çıktığını gösteren bir film. ne kadar çok insanın ve çocuğun hayatına ve ellerine mal olduğu gördüğümüz taşlara, onları insanlara zarar vererek satmaya çalışan bütün siyah ve beyaz insanlara, onları umarsızca satın alan veya takan insanlara lanet ettiriyor.
filmi amerikalıların çekmiş olması benim için hiç önemli değil. yani sonuta çekmemeleri daha mı iyi olurdu? allahtan hollywood'un ezici maddi potansiyeli böylesine filmlerin önünü açıyor ki toplumsal bilinç adına iyi birşey. mesela bu filmi izleyen bayanlar, hatta nil karaibrahimgil bile tek taş yüzük istemeyecektir diye tahmin ediyorum. artı olarak afrika'da bulunan yüzbinlerce çocuk asker de insanın içini burkuyor, yaralıyor.
oyuncuuklar iyiydi. en çok da leonardo di caprio ve djimon hounsou çok iyi performans sergilemişler. ben özellikle amistad'da afrika'nın aslanı modunda oynayarak başarılı olan djimon hounsou'yu bu film'de favori oyuncum yaptım. oğlu ile gerçekleştirdiği diyaloglar, londra'daki mücevhere bakışı, mülteci kampındaki bağırışı müthişti. jennifer connelly ise çok kötü oynuyor. yani film'de çok sığıntı gibi duruyor. ama tabii ki güzelliği ile filme ayrı bir renk katıyor.
film'in kötü yanı ise çok klişe sahneleri olması, caprio'nun filmin sonunda ölmesi, kendisi ve connelly arasındaki aşk gibi klişeler. gerçi en azından sevişmediler. ayrıca film'in sonundaki alkışlama sahnesi yerine afrikalı balıkçının konuşmasını dinleseydik daha iyi olabilirdi.
film'deki bir çok diyalog akıllara kazınacak türdendi. mesela archer ile maddy'nin yaptığı anne baba muhabbeti, archer ile kamptaki adamın yaptığı insanlar doğuştan iyi midir kötü müdür? yoksa onları davranışları mı iyi veya kötü yapar diyaloğu ve aşağıda yer alan diğer diyaloglar çok güzel ve düşündürücüydü.
"sana bir şey söyleyeyim mi? sen de kanlı elmas satıyorsun. çıkardığım taşları kim satın alıyor sanıyorsun? masal gibi bir düğün ve o politikası düzgün dergilerinizdeki reklamlarda gördükleri tek taşı isteyen hayalperest amerikalı kızlar. o yüzden sakın buraya gelip beni yargılamaya kalkma, tamam mı?"
"inşallah burada petrol bulmazlar. yoksa o zaman tam yanarız."
--"burada olanları mı yazıyorsun?"
--"evet."
--"yani ülkendeki insanlar bunu okuduğunda yardıma mı gelecekler?"
--"gelmeyebilirler."
--filmden birkaç diyalog ve söz--
herkesin izlemesi gereken, özellikle de bayanların izlemesi gereken, lords of war, hotel rwanda tarzında olan bir film. tavsiye ederim. umarım film mücevheratlara olan bakış açısını değiştirir.