bugün

alice harikalar diyarında

Lewis caroll'ın defalarca sinemaya uyarlanan, alis'in maceralarını topladığı iki kitaptan ilkidir.

145 yıldır evrenselliğinden hiçbir şey kaybetmeden, çocuk klasiklerinden bir olan bu şahaserle tanışmam benim açımdan kötü başladı. Ben ilk olarak , playboy güzeli kristine debell'in oynadığı alice ın wonderland: an x rated musical fantasy fimi ile tanıştım. Bu filmde yönetmen Bud towsend, carroll'ın romanının hikaye örgüsünü aynen takip ediyor. Ancak, bir porno film söz konusu olduğu için alis bu kez bir kız çocuğu değil, yetişkin bir genç kadındır. Kitabı okuyanların bildiği ve genel itibar ile sevdiği akılda kalıcı iki karakter vardır. Sürekli saatine bakan telaşlı tavşan (benim en sevdiğim o arkadaştır.) ve çılgın şapkacı. Alis'in bu ikisiyle olan ilişkisi porno filmde tamamen değişir. Örneğin çılgın şapkacı sürekli, kıza oral seks öğretmeye çalışır.(Bu arada son tım burton filminde johnny depp'in çılgın şapkacı performansı, patlamış mısır eşliğinde iyi gider.) Bilhassa Amerika'da büyük ilgi gören bu film arşivci dostların büyük ilgi kaynağı olmuştur.

Benim bu ilk tanışma faslından sonra kitabı elime alıp okumam ve büyülenip ikinci kitap ''aynanın içinden''i aramaya başlamam bir oldu. (aynanın içinden adlı kitapta ise aynanın öte yanına geçip her şeyin ters yüz olduğu bir paralel evrende yaşadıklarını konu ediyordu.) Alis her iki romanda da düiş görüyordu. Carroll'ın özel yeteneği; okuyucuyu düş boşluğundaki o hızlı ve bir o kadar heyecanlı atmosfere çekebilmesi ve yarattığı simgesel karakterlerin hayal dünyamızda patlayıcı etkisi görüp her akla gelişinde ayrı bir haz uyandırmasıdır.

Alis harikalar diyarında adlı bu eserin doğuş hikayesi ise, Carroll üniversite yıllarında, bir arkadaşının ailesi ile birlikte yaşar. Bu ailenin en küçük kızı alice ile geçirdiği dönem ve küçük kızın -bir öykü yaaaaz ne boş duruyorsun. diye sitemiyle ortaya çıkmıştır.

Başta belirtiğim gibi 145 yıldır etkisini koruyan bu eser elbette bir porno uyarlaması ile değil, sessiz sinemadan bu yana çok sayıda filme uyarlandı ve birçok popüler kültür ürününe ilham kaynağı oldu. Öyleki; bazı ülkeler(Japonya, ingiltire, yeni zellanda başta olmak üzere) işi iyice azıtıp Carroll'ın eserlerinin zevkle okunması ve daha da yaygınlaştırılmasına adanmış müesseseler kurdular.

Filmlere şöyle kabaca bakıldığında ise, carroll'ın tuhaf evreni ve yönetmenlerin kimi zaman gotik kimi zaman barok, bazende carroll'ın dünyasına uyum sağlamaya çalışırken görürüz. Alis şizofren, göbeğinden element uyduruyor yaklaşımında olan bir bakış açısı da vardır. Ben katılmam. (Şizofrenlik mevzusuda ne kurtarıcı bir olaydır) Birde, okumama bahanesi için, kitabin yazarı lewis caroll ,küçük kızlardan hoşlanan, onların banyo artıklarıyla ve dışkılarıyla mastürbasyon yapan bir ceşit ruh hastasıydı diyenler vardır. (banane, okuyunca bende öyle mi olurum?)

Başlıca alis harikalar diyarında uyarlamaları ise şöyle, Yönetmen: William Sterling Senaryo: William Sterling (1972) Yönetmen: Clyde Geronimi, Wilfred Jackson, Hamilton Luske Senaryo: Winston Hibler, Ted Sears, Bill Peet, Erdman Penner, Joe Rinaldi , Milt Banta, William Cottrell, Dick Kelsey, Joe Grant , Dick Huemer, Del Connell, Tom Oreb, John Walbridge (1951) Yönetmen: Nick Willing Senaryo: Peter Barnes (1999) (Televizyon için) Yönetmen: Harry Harris Senaryo: Paul Zindel (1985) (Televizyon için)

Alis'in dünyasından uyuşturucu, pedofil (bu kısım yazarla ilgili ve net olarak kanıtlanamadı), bunalım, matematik, mantık gibi bir çok şey çıkaranlar oldu (kitabı hiç okumadan konuşanlar yine çoğunlukta) sonuç itibarı ile çocukların çok seveceği bir dünyanın girişinde sonsuza kadar bekleyecek alis.

Beyaz teleşlı tavşanın dediği gibi-şimdi içerdesin.
güncel Önemli Başlıklar