bugün

sevgililik

erhan sopayı getir! müadili sözcükler devşireceğim. vuracağım , kıracağım, kafalarına kuş sıçmış insan evlatlarından beter edeceğim. kaba etlerini darp sonucu morartacağım ama kafaya ellemek yok aga! .sonra bu ülkedeki beyin göçü hesabını gelip benden soruyorlar.

en başta yerim ben sizde ki istanbulluk tabirine yakın sevgililik müessesenizi.

yağmurda paçalarımdan akan suya bakıp, mutlu mesut havanız ve en az molpet kadar kuru havanıza tüküreyim emi!. o gökyüzünden düşen yağmur ,siz mutlu çift ve benim üzerime aynı anda düşerken ben dudakları tavuk götü gibi siz dişeriniz üzerinde yıldız parlayan şirincan ayağıyla nasıl geziyorsunuz!... yağmurlu havaları güllük gülistanlık gösteren sileceklerinizi sökeyim emi!

birazda; tiffany tomato’dan ikiz kardeş giydirilmiş gibi giyindiğiniz ortak paydalı giyim reyonlarınızı sorgulayayım!. bildiğin ali ile sami. aynı renkte, çizgili bluzlar, kot desen gene aynı ,ayakkabıya hiç gelmeyelim. birbirinizi kaybetseniz ,sokağın delisi bile ‘’abi senin öbür tekini üst caddede gördüm ‘’diyebilecek koşullarda ortak takılıyorsunuz ha! ben o ortak zevki ta ortasından yırtarım hacı!

ya şuna ne demeli; noller’de, batasıca 14 şubatlarda ,çarşı pazar dolaşıp ayaklarınıza indirdiğiniz kara suyu rağmen , en sonunda avuç içine sığan tanga alışınızı ya da zippo üzerine gülü birgün seni hergün tavrında , önemli gün ve haftaları takvimde işaretleyen hafızanıza sokayım!

market kuyruğunda bile birbirinden ayrılamayan, yapış, yapış ellerinizi kırayım!
el belde, el omuzda senkronize olmuş biz ayrılamayız tadındaki siyam ikizi laubali halinize samimiyet kırıntısı ekleyin lan.

sevmek dediğin dört duvar arasında. toplumda varolan bir ben ne anlar senin sevme , sevebilme ve sevgililik müessesenden!

bu yazı sevgilerin’’ ti’’ sesini içermektedir, buna biraz’da yazarın içsel mendevurluğu deyip önemsemeden okumayı insanlık namına deneyin. ti’ye alınan her hadiseyi önemsemeyin