bugün

demir leblebi

1999 nazan öncel albümü.

sanırım nisandı ya da mayıs. albümün çıktığı ilk gün aldım. kaset zamanları tabi daha. otobüse bindiğim gibi o açılmakta inatla direnen jelatinle boğuştum elbette. niye bu kadar zor açılır ki bu meret...

sokak kızı albümünden sonra beklenti tabi rock sound yönündeydi. ama eve gidilip sıcak bahar izmir'inde albümü dinlediğimde bi tuhaf oldum. tuhaflığım curadan, gitardan falan değildi. tuhaflığım şarkı sözlerindendi.

kartonete bakıyordum bir yandan. değişik çizimler, samimi pozlar. sevmiştim ama şaşkınlığım geçecek gibi değildi. kadın kunduram sandukam zembilim diye pop-türkü yapmıştı. sokarım politikana diyordu oyunbozan şebekesine. kız bebekmiş sonra onu anlatıyordu eksik etek halini, tam 37 gün adının konmayışını anlatıyordu. yine de kötülere bi şey olmaz derken domuzların domuz olduklarını yüzlerine vuruyordu. ama asıl tokatı demirden leblebi ile atıyordu albümün sonunda. "annesinin sütü babasının çükü bu çocuk senin kızındı anne" diyerek babası tarafından uğradığı tacizi anlatıyordu. gözümüze soka soka. duyun gerçeklerden kaçmayın diye diye. haykıra haykıra. yaka yaka.

bu albüm türkiye'de yapılan en kişisel albüm olmakla birlikte en dobra albümdür. aşıklar parkı'na da gidilir bu albümle, bu havada gidilmez denilip hep yalnız da kalınır. böyle delidir bu albüm. zor dünya diye haykırmak kolay iken bu ülkede, hızlı yaşarken değil ölmek kolay iken bu ülkede, beni söyletme diyip susmayı kendine yakıştıramaz nazan öncel. ve var gücüyle haykırır.

bu albümü dinlememek bir kayıptır. bir kadın olmaktan ziyade, bir insan olarak dinlememek, özümsememek gerçekten çok büyük bir kayıptır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar