bugün
- icardi190517
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması15
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım15
- en obez özelliğiniz12
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- mesajlaşılan kişinin çirkin çıkması8
- nişanlı kalmanın saçma olması9
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- anın görüntüsü15
- larisalisa20
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım12
- en dindar özelliğiniz33
- chat sitesi kurmak9
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi28
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı27
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor8
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git14
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
"Aziz yurttaşlarım, kahraman silah arkadaşlarım,
Yüce ulusumuzun yeniden doğuşunu müjdeleyen ve Türkiye Cumhuriyetine hayat veren büyük zaferimizin 58 inci yıldönümüne, ulu önderimiz Atatürk'ün aydınlattığı yolda ve ilkelerinden asla taviz vermemeye kararlı olarak ulaşmış bulunuyoruz.
Ulusumuza ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına kutlu olsun. Ebedi başkomutanımız Atatürk'ün 30 Ağustos 1922 büyük zafer destanının bir anısı olarak Türk ordusuna armağan ettiği bu mutlu bayram bu yıldan itibaren ayrı zamanda silahlı kuvvetlerimizin kuruluş günü olarak da kutlanacaktır.
Kara kuvvetleriyle 2189, deniz kuvvetleriyle 890, hava kuvvetleriyle 59 ve jandarma genel komutanlığı ile de 141 nci yılını idrak eden Türk Silahlı Kuvvetleri için, bu muhteşem zaferin yıldönümünden daha anlamlı ve daha güzel bir kuruluş günü düşünebilmek esasen mümkün değildir.
Ulusunun engin güven ve gurur kaynağı kahraman Türk Ordusu, kendisine bahşedilen bu kutsal güne layık olduğunu, gerektiğinde, daima en mükemmel şekilde gösterecek ve birçok yüzyılları aşarak büyük zaferin meşalesini, Ulu Atatürk'ün izinde, sonsuza kadar şan ve şerefle nesilden nesile taşıyacaktır.
Çünkü o, erişilmez gücünü, tarih sayfalarını menkibeleriyle süsleyen kahraman soyundan, üstün moral ve disiplin ruhundan almakta, çağdaş bilim ve tekniğe dayanan eğitimini, modern harp silah ve malzemesi ile de her geçen gün bir kat daha geliştirmektedir.
Son yıllarda ülke ekonomisinin uğradığı talihsiz bunalımların olumsuz etkilerine rağmen, onun Atatürk inancı ve sınırsız yurt sevgisiyle dolu çelik göğsü, en kötü emellerin tufanıyla dahi yıkılmaz bir kale ve aşılmaz bir dağ olarak kalacaktır.
Ancak, Türk Silahlı Kuvvetlerini, dışa bağımlı ülkelerin daima zarar gördüğü bazı olumsuz etkilerden koruyabilmek veya bu zararı en düşük düzeye indirebilmek için, milli harp sanayiine öncelik vermek ve süratle gerçekleştirmek gerektiğini de ayrıca önemle vurgulamak isterim.
Ne yazık ki, Yüce Atatürk’ün uzağı gören üstün dehasıyla başlattığı yerli harp sanayii atılımının, ayni heyecanla devam ettirilememesi bir aralık tamamen terkedilmesine sebep olan hata ya ihmallerin bedelini Türk Silahlı Kuvvetleri bugün oldukça ağır bir bunalımla ödemektedir.
Dünyanın en güçlü ve kahraman ordusunun korkusuz savaşçıları, ihtiyaç duydukları ve çok iyi değerlendirecekleri muhakkak olan yeterli silah ve malzemeyi dış ülkelerden binbir güçlükle ve çok pahalı bir şekilde sağlayabilmek yerine, ulusunun eşsiz zekasından ve becerisinden beklemektedir. Çünkü onlar, güçlerinin de ötesinde, tüm çabalarını, ülkemize en iyiyi, en doğruyu ve en güzeli verebilme tutkusuna adamış, tarih boyunca fedakarlık ve kahramanlığın simgesi, uygarlık ve bilimin öncüsü, ahlakın ve halkın koruyucusu olarak, Türk ulusunun hayatına büyük değerler katmıştır. Toprağının ekilmesinde, yurdunun imarında, yurttaşının eğitilmesinde daima yardımcı olmuş, Türk'ün bağımsızlık ve onurunu kötü emellerden korumuş ve kurtarmıştır.
Nitekim bugün de aldatılarak iç ve dış ihanet odaklarının kuklaları haline getirilmiş bazı zavallı kişilerin, güzel vatanımızı kan ve kin gölü haline getirerek parçalamayı amaçlayan anarşik eylemlerinin karşısına büyük bir heyecan ve hassas bir görev bilinci ile dikilmiş bulunmaktadır.
Ulusumuzun mutluluk ve huzuru uğruna seve seve üstlendiği sıkıyönetim hizmetini, çeşitli yerlerde çalışarak esas görevinden ayrı kalma pahasına da olsa, gece ve gündüz ara vermeden sadakatle ve gayretle yürütmektedir. Bununla beraber, eğitimin ve savaş görevlerinin aksatılmaması için gösterilen bütün çabalara rağmen, birlikler üzerinde az da olsa yarattığı olumsuz etkileri ortadan kaldırabilmek için, iki yıla yaklaşan sıkıyönetim uygulamasına bir an önce son verilmesi gerektiğine inanmaktayız.
Uygun yasal tedbirler alınmak suretiyle, normal düzene dönülmesini birçok defalar talep etmiş olmamıza karşılık, halen yürürlükteki yasalarımızın buna imkan vermediğini ve bu konuda yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu görüşünü taşımaktayız.
Ancak sıkıyönetim komutanlarının hiç olmazsa bazı sorunlarına çözüm getirebilmek üzere, yetkilerinin arttırılması ile ilgili olarak sunulan yasa değişikliğinin meclislerimizden geçirilebilmesi için sarfedilen çabalarımız maalesef netice vermemiştir.
Son 20 yılda, yurdumuzda, ortalama her iki yıla karşılık bir yıl sıkıyönetim uygulaması zorunluluğu ortaya çıktığına göre, nedenlerinin çok iyi bir tahlilden geçirilerek bir çözüm yolu bulunması gerekli görülmekte ve bu görevin de meclislerimize düştüğüne inanılmaktadır.
Meclislerimizin aylardır çalışamaz ve Cumhurbaşkanı seçimi gibi çok önemli bir görevini yapamaz duruma getirilmiş olmasından derin ıstırap duyarken, ülkede huzur ve sükunun sadece sıkıyönetim komutanlarından beklenmesinin ve kısa sürede gerçekleşmemesi üzerine de, onların suçlanmasının insafla ve sağduyu ile bağdaştırılması elbette mümkün değildir.
Nitekim, yurdumuzda olduğu gibi, anarşinin hüküm sürdüğü tüm ülkelerde, mücadele, ulusça verilerek yapılmakta ve ancak bu suretle üstesinden gelinebilmektedir.
Tarihimizin, birlik ve beraberliğimize ait birçok güzel örneklerle dolu olmasına karşılık bugün böyle bir bütünleşmeyi sadece sözle istemekte, fakat ne yazık ki, asla gerçekleştirememekteyiz.
Bütün bunlara ilave olarak, devlet otoritesinin düştüğü zafiyet de, anarşi ve terörün üreyip gelişmesine elverişli ayrı bir ortam yaratmakta, önceleri, öğrenci öğretmeninden, suçlu emniyet görevlisinden, evlat babadan çekinmekte iken, bugün bu düzen tamamen tersine dönmüş bulunmaktadır.
Unutmamak gerekir ki, vatandaş devlet otoritesinin etkinliğini ve suçluların süratle cezalandırıldıklarını görmek ister. Ancak o zaman devletine güvenir, yardımcı olur ve beklenen bütünleşme de bu suretle sağlanabilir.
Değerli arkadaşlarım, yurt ekonomisinin içinde bulunduğu bunalımın ortadan kaldırılabilmesi için elbirliği ile sarfedilecek çabalar yerine, sapık ideolojilerin bilinçsiz köleleri tarafından sürdürülen bu azgın anarşi ve terör, hiçbir soruna çözüm getirmemekte ve sadece bütünlüğümüze göz diken kötü emellere hizmet etmektedir.
Yurtta doğmasını düşledikleri kargaşa ile demokratik düzenin ve ülke bütünlüğünün yok edilmesini amaçlayan anarşinin idrakten yoksun vatan haini yaratıcıları, elbette layık oldukları cezayı bulacak, tarihimizde bir zamanlar türemeye yeltenen benzerleri gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kahredici yumruğu altında ezilerek, akıttıkları kardeş kanlarının günahları içinde boğulup gidecekler ve yüce Türk ulusu, bağrından kopan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yarattığı güven ortamı içinde, sonsuza kadar daha birçok bayramları refah ve mutluluklarla kutlayacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kahraman evladı, sen bağımsızlığımızın tek ve en büyük güvencesi, Atatürk ilkelerinin sadık ve fedakar bekçisi, geleceğimizin gerçek sahibisin.
Atatürk ideali en güçlü rehberin, Cumhuriyetimiz en kutsal emanetindir.
Onlarla yaşa, onlarla sonsuza ulaş.
Cennet yurdun için mucizeler yarat; her köşesi iyilik, doğruluk ve güzellik çiçekleriyle dolsun.
Kahraman ulusunu mutlu ve hür yaşat ki, şehitlerinin ruhları şad olsun.
Atatürk ilkelerinden asla taviz verme, onları amacına götür.
Bu senin, Türk ulusuna ve yurduna karşı en kutsal görevin ve en yüce sorumluluğundur.
Ulusun sana güvenmekte, seninle gurur duymaktadır. Sen bu güvene layık olduğunu yüzyıllardan beri her zaman, en mükemmel şekilde gösterdin, gelecekte de, kudretle ve büyük bir görev anlayışı ile göstereceğine kesin inanç besliyorum.
Sayın yurttaşlarım, değerli arkadaşlarım,
Türk Silahlı Kuvvetleri, sorumluluklarının engin bilinci içerisinde, kendisine düşecek görevleri, yasaların verdiği yetkilerden güç alarak, şevk ve heyecanla yerine getirmeye hazır bulunmakta, aziz ve kahraman ulusunun daima emrinde ve hizmetinde olmanın sınırsız gururunu yaşamaktadır.
Sizleri, bu engin gurur ve heyecanla selamlıyor, Türk Silahlı Kuvvetler kuruluş gününü ve Zafer Bayramınızı en içten sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimle kutluyorum.
Bizlere bu eşsiz zaferi armağan eden büyük kurtarıcımız Atatürk'ü ve aziz şehitlerimizi tazimle anıyor, malül ve muharip gazilerimizle, şehitlerimizin dul ve yetimlerine, silahlı kuvvetlerimize uzun yıllar değerli hizmetler vermiş ve bugün saflarından şeklen ayrılmış tüm emeklilerine derin şükranlarımla, hepinize sevgiler sunuyorum." * *
Yüce ulusumuzun yeniden doğuşunu müjdeleyen ve Türkiye Cumhuriyetine hayat veren büyük zaferimizin 58 inci yıldönümüne, ulu önderimiz Atatürk'ün aydınlattığı yolda ve ilkelerinden asla taviz vermemeye kararlı olarak ulaşmış bulunuyoruz.
Ulusumuza ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına kutlu olsun. Ebedi başkomutanımız Atatürk'ün 30 Ağustos 1922 büyük zafer destanının bir anısı olarak Türk ordusuna armağan ettiği bu mutlu bayram bu yıldan itibaren ayrı zamanda silahlı kuvvetlerimizin kuruluş günü olarak da kutlanacaktır.
Kara kuvvetleriyle 2189, deniz kuvvetleriyle 890, hava kuvvetleriyle 59 ve jandarma genel komutanlığı ile de 141 nci yılını idrak eden Türk Silahlı Kuvvetleri için, bu muhteşem zaferin yıldönümünden daha anlamlı ve daha güzel bir kuruluş günü düşünebilmek esasen mümkün değildir.
Ulusunun engin güven ve gurur kaynağı kahraman Türk Ordusu, kendisine bahşedilen bu kutsal güne layık olduğunu, gerektiğinde, daima en mükemmel şekilde gösterecek ve birçok yüzyılları aşarak büyük zaferin meşalesini, Ulu Atatürk'ün izinde, sonsuza kadar şan ve şerefle nesilden nesile taşıyacaktır.
Çünkü o, erişilmez gücünü, tarih sayfalarını menkibeleriyle süsleyen kahraman soyundan, üstün moral ve disiplin ruhundan almakta, çağdaş bilim ve tekniğe dayanan eğitimini, modern harp silah ve malzemesi ile de her geçen gün bir kat daha geliştirmektedir.
Son yıllarda ülke ekonomisinin uğradığı talihsiz bunalımların olumsuz etkilerine rağmen, onun Atatürk inancı ve sınırsız yurt sevgisiyle dolu çelik göğsü, en kötü emellerin tufanıyla dahi yıkılmaz bir kale ve aşılmaz bir dağ olarak kalacaktır.
Ancak, Türk Silahlı Kuvvetlerini, dışa bağımlı ülkelerin daima zarar gördüğü bazı olumsuz etkilerden koruyabilmek veya bu zararı en düşük düzeye indirebilmek için, milli harp sanayiine öncelik vermek ve süratle gerçekleştirmek gerektiğini de ayrıca önemle vurgulamak isterim.
Ne yazık ki, Yüce Atatürk’ün uzağı gören üstün dehasıyla başlattığı yerli harp sanayii atılımının, ayni heyecanla devam ettirilememesi bir aralık tamamen terkedilmesine sebep olan hata ya ihmallerin bedelini Türk Silahlı Kuvvetleri bugün oldukça ağır bir bunalımla ödemektedir.
Dünyanın en güçlü ve kahraman ordusunun korkusuz savaşçıları, ihtiyaç duydukları ve çok iyi değerlendirecekleri muhakkak olan yeterli silah ve malzemeyi dış ülkelerden binbir güçlükle ve çok pahalı bir şekilde sağlayabilmek yerine, ulusunun eşsiz zekasından ve becerisinden beklemektedir. Çünkü onlar, güçlerinin de ötesinde, tüm çabalarını, ülkemize en iyiyi, en doğruyu ve en güzeli verebilme tutkusuna adamış, tarih boyunca fedakarlık ve kahramanlığın simgesi, uygarlık ve bilimin öncüsü, ahlakın ve halkın koruyucusu olarak, Türk ulusunun hayatına büyük değerler katmıştır. Toprağının ekilmesinde, yurdunun imarında, yurttaşının eğitilmesinde daima yardımcı olmuş, Türk'ün bağımsızlık ve onurunu kötü emellerden korumuş ve kurtarmıştır.
Nitekim bugün de aldatılarak iç ve dış ihanet odaklarının kuklaları haline getirilmiş bazı zavallı kişilerin, güzel vatanımızı kan ve kin gölü haline getirerek parçalamayı amaçlayan anarşik eylemlerinin karşısına büyük bir heyecan ve hassas bir görev bilinci ile dikilmiş bulunmaktadır.
Ulusumuzun mutluluk ve huzuru uğruna seve seve üstlendiği sıkıyönetim hizmetini, çeşitli yerlerde çalışarak esas görevinden ayrı kalma pahasına da olsa, gece ve gündüz ara vermeden sadakatle ve gayretle yürütmektedir. Bununla beraber, eğitimin ve savaş görevlerinin aksatılmaması için gösterilen bütün çabalara rağmen, birlikler üzerinde az da olsa yarattığı olumsuz etkileri ortadan kaldırabilmek için, iki yıla yaklaşan sıkıyönetim uygulamasına bir an önce son verilmesi gerektiğine inanmaktayız.
Uygun yasal tedbirler alınmak suretiyle, normal düzene dönülmesini birçok defalar talep etmiş olmamıza karşılık, halen yürürlükteki yasalarımızın buna imkan vermediğini ve bu konuda yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu görüşünü taşımaktayız.
Ancak sıkıyönetim komutanlarının hiç olmazsa bazı sorunlarına çözüm getirebilmek üzere, yetkilerinin arttırılması ile ilgili olarak sunulan yasa değişikliğinin meclislerimizden geçirilebilmesi için sarfedilen çabalarımız maalesef netice vermemiştir.
Son 20 yılda, yurdumuzda, ortalama her iki yıla karşılık bir yıl sıkıyönetim uygulaması zorunluluğu ortaya çıktığına göre, nedenlerinin çok iyi bir tahlilden geçirilerek bir çözüm yolu bulunması gerekli görülmekte ve bu görevin de meclislerimize düştüğüne inanılmaktadır.
Meclislerimizin aylardır çalışamaz ve Cumhurbaşkanı seçimi gibi çok önemli bir görevini yapamaz duruma getirilmiş olmasından derin ıstırap duyarken, ülkede huzur ve sükunun sadece sıkıyönetim komutanlarından beklenmesinin ve kısa sürede gerçekleşmemesi üzerine de, onların suçlanmasının insafla ve sağduyu ile bağdaştırılması elbette mümkün değildir.
Nitekim, yurdumuzda olduğu gibi, anarşinin hüküm sürdüğü tüm ülkelerde, mücadele, ulusça verilerek yapılmakta ve ancak bu suretle üstesinden gelinebilmektedir.
Tarihimizin, birlik ve beraberliğimize ait birçok güzel örneklerle dolu olmasına karşılık bugün böyle bir bütünleşmeyi sadece sözle istemekte, fakat ne yazık ki, asla gerçekleştirememekteyiz.
Bütün bunlara ilave olarak, devlet otoritesinin düştüğü zafiyet de, anarşi ve terörün üreyip gelişmesine elverişli ayrı bir ortam yaratmakta, önceleri, öğrenci öğretmeninden, suçlu emniyet görevlisinden, evlat babadan çekinmekte iken, bugün bu düzen tamamen tersine dönmüş bulunmaktadır.
Unutmamak gerekir ki, vatandaş devlet otoritesinin etkinliğini ve suçluların süratle cezalandırıldıklarını görmek ister. Ancak o zaman devletine güvenir, yardımcı olur ve beklenen bütünleşme de bu suretle sağlanabilir.
Değerli arkadaşlarım, yurt ekonomisinin içinde bulunduğu bunalımın ortadan kaldırılabilmesi için elbirliği ile sarfedilecek çabalar yerine, sapık ideolojilerin bilinçsiz köleleri tarafından sürdürülen bu azgın anarşi ve terör, hiçbir soruna çözüm getirmemekte ve sadece bütünlüğümüze göz diken kötü emellere hizmet etmektedir.
Yurtta doğmasını düşledikleri kargaşa ile demokratik düzenin ve ülke bütünlüğünün yok edilmesini amaçlayan anarşinin idrakten yoksun vatan haini yaratıcıları, elbette layık oldukları cezayı bulacak, tarihimizde bir zamanlar türemeye yeltenen benzerleri gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kahredici yumruğu altında ezilerek, akıttıkları kardeş kanlarının günahları içinde boğulup gidecekler ve yüce Türk ulusu, bağrından kopan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yarattığı güven ortamı içinde, sonsuza kadar daha birçok bayramları refah ve mutluluklarla kutlayacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kahraman evladı, sen bağımsızlığımızın tek ve en büyük güvencesi, Atatürk ilkelerinin sadık ve fedakar bekçisi, geleceğimizin gerçek sahibisin.
Atatürk ideali en güçlü rehberin, Cumhuriyetimiz en kutsal emanetindir.
Onlarla yaşa, onlarla sonsuza ulaş.
Cennet yurdun için mucizeler yarat; her köşesi iyilik, doğruluk ve güzellik çiçekleriyle dolsun.
Kahraman ulusunu mutlu ve hür yaşat ki, şehitlerinin ruhları şad olsun.
Atatürk ilkelerinden asla taviz verme, onları amacına götür.
Bu senin, Türk ulusuna ve yurduna karşı en kutsal görevin ve en yüce sorumluluğundur.
Ulusun sana güvenmekte, seninle gurur duymaktadır. Sen bu güvene layık olduğunu yüzyıllardan beri her zaman, en mükemmel şekilde gösterdin, gelecekte de, kudretle ve büyük bir görev anlayışı ile göstereceğine kesin inanç besliyorum.
Sayın yurttaşlarım, değerli arkadaşlarım,
Türk Silahlı Kuvvetleri, sorumluluklarının engin bilinci içerisinde, kendisine düşecek görevleri, yasaların verdiği yetkilerden güç alarak, şevk ve heyecanla yerine getirmeye hazır bulunmakta, aziz ve kahraman ulusunun daima emrinde ve hizmetinde olmanın sınırsız gururunu yaşamaktadır.
Sizleri, bu engin gurur ve heyecanla selamlıyor, Türk Silahlı Kuvvetler kuruluş gününü ve Zafer Bayramınızı en içten sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimle kutluyorum.
Bizlere bu eşsiz zaferi armağan eden büyük kurtarıcımız Atatürk'ü ve aziz şehitlerimizi tazimle anıyor, malül ve muharip gazilerimizle, şehitlerimizin dul ve yetimlerine, silahlı kuvvetlerimize uzun yıllar değerli hizmetler vermiş ve bugün saflarından şeklen ayrılmış tüm emeklilerine derin şükranlarımla, hepinize sevgiler sunuyorum." * *
güncel Önemli Başlıklar