bugün

kutlu olsun herkese, mutlu olsun herkes.
bu günü bizlere gösterenlerin ruhu şad olsun.
türk milletinin şanına yakışacak şekilde kutlanılası bayram.
yıl itibari ile 86. yılını kutladığımız kurtuluş günümüz. aziz şehitlerimizi rahmetle andığımız, tüm türk milleti için kutlu ve mutlu olası gün.
nasıl olsa bayram diye evde ayaklarını uzatıp merkep gibi yatmadan, büyük atatürk'ün ve şanlı ordumuzun torunlarına yani bizlere en nadide armağanlarından biri olan ayrıca yurdun her karış toprağında milletçe ve şuurlu bir şekilde kutlamamız gereken en büyük bayramımız. hepimize kutlu olsun.
tüm sözlük yazarlarına kutlu olasıca milletçe sahip olduğumuz en büyük armağanlardan birisi.
gün boyunca torpil sesleriyle ödümüzün kıçımıza kaçmasına neden olacak ulusça büyük sevinçle kutlayacağımız bayram.
şanlı bayrağımızın evlerimize, iş yerlerimize asıldığı zafer bayramımız. kutlu olsun..
başkomutanlık meydan muharebesi'nin zaferini kutladığımız güzide bayram. kutlu olsun...
adının sadece 30 ağustos zafer bayramı olarak andığımız, öğrenciler için tatil de olmadığı için (zaten tatil) pek de etkileyici olmayan, devlet memurları dışında başka sektörde de tatil olmadığından pek de önemsenmeyen tsk bayramıdır. aslında türk milleti'nin bayramıdır ama nedense kime sorsan "zafer bayramı nedir? nasıl, neden ilan edilmiştir?" diye "valla kurtuluş savaşı bitmiş işte" der geçer. o savaşın bitmesinin ne olduğunu savaşı sorgulamaz. bir şeyin sonu o şeyin son noktası yani tamamlanışı, ve doğal olarak bütünüdür. bu zafer bayramı koca bir savaşın bayramıdır. sadece bitişinin değil. bunu sadece asker bayramı olarak düşünmemek, düşündürmemek lazım.
türk milleti'nin çok zor şartlarda verdiği , vatanın bağımsız kalması için verilmiş büyük taaruz sonrası o günün anısına verilmiş bayram.
bugünü kutlamamızı sağlayan herkesin mekanı cennet olsun, 30 ağustos zafer bayramı kutlu olsun.
doğum günüm olmasından haric yunanları denize döktügümüzün yıl dönümünü kutladığım gündür.
Karanlığın aydınlıkla taçlandırıldığı gün.
başta büyük önderimiz mustafa kemal atatürk olmak üzere, ebediyete intikal etmiş tüm şehitlerimizin ve komutanlarımızın aziz ruhları önünde bir kez daha saygı ile eğiliyoruz.
bir kez daha, bugünkü refahımızın için canlarını hiçe sayarak şehit olan memleket evlatlarının aziz hatırası önünde saygıyla eğilmemizi sağlayan büyük bayram. kutlu olsun!

(bkz: ne mutlu türküm diyene)
en büyük bayramdır. şımarık emperyalizmin, türk'lerin üzerine geldiği her hücumda türk'lerden aldığı esaslı darbelerle türk'ler karşısında yerle bir olmasının kutlanmasıdır. her ülkeye her insana nasip olmayan bir bayramdır. kendi hayatlarını feda ederek, bizlere bu günleri yaşatanlara minnet borçluyuzdur.
"Dağlarda tek
tek
ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saatı sordu.
Paşalar : «Üç,» dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlıyacaktı."

(bkz: nazım hikmet ran)
en azından trt1'den izlenmesi gereken bayram. bir merminin gelişi bile günlerce sürüyormuş, düşman askerleri geri çekilince cephane hemen başka cephelere yollanmış yağma edilmesin diye... öyle çok şey var ki bilmediğimiz ve bilmediğimizi bilmediğimiz... hâla umursamıyoruz, önemsemiyoruz ve en önemlisi kıymetini bilmiyoruz. tüm ulus olarak; birlik ve beraberlik içinde, coşkuyla kutlamamız gereken ve bir nebze olsun bilinçlenmemize vesile olması gereken, çok değerli bayram.
mustafe kemal ve kazım karabekir'in dogudan ve iç anadoludan topladığı, egeden, marmara'dan, karadenizden gelen yiğitlerle kurduğu derme çatma bir ordunun kahramanlık günüdür otuz agustos. 30 agustos'da birçoğu hiç görmedikleri vatan toprağı izmiri kurtarmak, yunan zulmunu bu şehrin uzerinden , ege topraklarından defetmek için toplanmıslardı. tek bildikleri şey orası vatan topragıydı. mustafa kemal cıktı ordusunun basına ve "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." dedi. çoştu kalabalık.

anadolu insanı baş kaldırıyordu, sömürgeye, emperyalizme kafa tutuyordu ayağındaki yırtık çarıkla. dünyanın önde gelen devletlerinin haksızca ve alcakca işgaline "dur" diyerek haykırıyor, emperyalizme boyun eğmektense ölürüz, kanımızın son damlasına kadar savaşırız diye haykırıyorlardı.

ne yazık ki bu gün türkiye'de heycanla kutlanmaz oldu, çünkü dedelerimiz emperyalist güclerin karsısında onurlu bir mücadele verirken, bizler ise boynumuzu eğdik, memleketimin dört yanına yabancılara sattık ve şimdi gizliyoruz bu zaferi, utancımızdan olsa gerek.

ancak karşıkoymaktan korkanlar tarihlerindeki kahramanlıklara yüz çevirir.
...
Genelkurmay Başkanı ilker Başbuğ, Büyük Taarruz'un 87. yıl dönümünde Afyon'daki şehitlik ziyaretinde; mezarları yan yana olan Ağrılı, Erzurumlu, Muğlalı, Bingöllü askerleri görünce duygulanıyor ve günümüze dönüp; 'Kürt Açılımı' ile ilgili yapılan tartışmalara gönderme yapıyor: 'işte Türk milleti bu; Kulplusu Edirnelisi Afyonlusu da milletin parçası. Burada beraber yatıyorlar, yan yanalar. Kardeşlik bu. Bunu bozmaya kalkanlara kimse olanak tanımamalı' diyor Genelkurmay başkanı.

Evet, Anadolu halkları, özellikle de Kürtler ve Türkler; Kurtuluş Savaşı'nın her cephesinde birlikte savaştılar. Çünkü onlar, yeni Türkiye' Türklerin, Kürtlerin, tüm Anadolu halklarının ortak, hak eşitliği temelinde kurulan, halkların kardeş olduğu bir ülke olmasını umuyorlardı. Mustafa Kemal ve arkadaşları da daha Kurtuluş Savaşı fikrini öne sürmeden, Türk-Kürt kardeşliği amacını ortaya koymuş; kurtuluş için onları 'siper kardeşliği'ne çağırmıştı.

işte, Kurtuluş Savaşı'nın son etabı sayılan o Büyük Taarruz'un başladığı gün, zaferi görmeden yaşamını yitiren, Anadolu'nun her yanından gelen askerler, ne padişahın çağrısıyla ne de oluşmuş bir devletin baskısıyla gelmişlerdi. Onlar, gelecek güzel günleri görmek; herkesin kardeşçe yaşadığı, Kürt ve Türkün eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye için çarpıştalar ve öldüler. Onlar için 'siper kardeşliği', bugün gördüğümüz bir 'mezar kardeşliği' ile sonuçlanmıştır.

Ama sağ kalanlar; bütün halklara kurtuluş, özgürlük, kardeşlik vaat eden genç Türkiye; Kurtuluş Savaşı'ndan 87 yıl sonra 'Kürt Açılımı mı', 'Demokratik Açılım mı', yoksa 'Milli Birlik Projesi mi' tartışması yapıyor; yapmak zorunda kalıyor. Ve hâlâ 'sivil' ve 'üniformalı' generaller, 'üniter devleti tehdit altında' görmeye devam ediyor; Kürtler, Türklerle eşit haklara sahip olma hakkı için mücadele etmek zorunda kalıyorsa; ülkeyi yönetenler açıkça ya da üstü kapalı 'Evet, bir Kürt sorunu var' diyorsa, Genelkurmay başkanı bugün 'birlik ve bütünlük' için 87 yıl öncesini mezar taşlarını göstererek kanıtlamak ihtiyacı duyuyorsa, bu, bugünkü durumun 87 yıl öncesinin gerisinde olduğunun kabulü anlamına gelmektedir.

yazının tümü: http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=56860
"Dağlarda tek tek
ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saatı sordu.
Paşalar : «Üç,» dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlıyacaktı."

Nazım Hikmet Ran (kuvay ı milliye destanından)
2009 yılında abd kontrolünde, kürtçü-dinci hizmetiyle bölünmekte olan bir ülkede kutlan-ama-maktadır.
(bkz: nerede o eski bayramlar)

eskiden bir hafta boyunca coşkuyla kutlardık. ama bir takım basit solcuların, türkiye'de her şey abd kontrolüne girmiş, zafer mi kalmış, olmayan şeyin bayramını mı kutluyorsunuz? cumhuriyet mi kalmış söylemleriyle eski havasını kaybetmiştir milli bayramlarımız.
an itibari ile kutladığımız bayramdır.
ordunun mesaj vermesi gereken zamanda kutlanmakta olan bayramımız.
kürt açılımı gibi şeylerle devleti bölmeye çalışan RTE hükümetinin ne yapacagını merakla beklemekteyiz..
08.00-24.00 saatleri arasında resmi olarak kutlanacak askeri protokol bayramı. zaten ülkemizde resmi bayramların hepsi protokol içindir. hatta 23 nisan çocuk bayramı bile.
yarın ki kutlamalar da o şekilde olacak. program belli. saygı duruşu, istiklal marşı, yerinde göre komutanların konuşması, şiir okunması ve bitti. neyse ki bu kadar. diğer bayramlardaki gibi çocuklar protokolün eğlenmesi ve koltuklarına biraz daha sarılmaları için gösteriler yapmayacaklar. burada öyle gerçi, başka şehirleri bilemem.
ulusal bayramlar, milli birlik ve beraberliği hissetmek hatta mevcut hislerin artması için vardır. tsk konuşma yapıp siyasete bulaşsın diye değil. evet, 30 ağustos zafer bayramı siyaset aracı değildir.
anlayanlar anlamayanlara anlatamaz. eleştiri yasak.