bugün

beyaz çorap beyaz don beyaz atlet giyen erkek

pazar günleri için babam'dır.
kolay büyümüyoruz hiçbirmiz. bunu fark etmek için uzun yıllar geçmesi, geçen bu uzun yıllarda da yaptığımız hataların boyumuzu aşması gerekiyormuş. işte burda yine zaman giriyor devreye. önceden çok kızsan da, beyaz atlet, beyaz don, beyaz çorap giymenin ne anlama geldiğini anlıyorsun. beyaz demek bağlılık demektir.

çocuktum. babam hafta içi çalışır ve tek tatil günü olan pazar gününü hep beraber geçirmemiz için uğraşırdı. pazar günleri tüm ailenin birlikte olması bir kuraldı ve planlar bu kurala göre yapılırdı. arkadaşlarla pazar günleri buluşulmazdı örneğin veya ödev varsa pazar gününe bırakılmazdı. çünkü ailenindi o gün!

kızardım, hatta kaçmaya çalışırdım pazar günleri. ulan arkadaşlarımızla da mı görüşemeyeceğiz düşüncesi her ergenin beynini kemisen ve damarlarında hızlı akan kanın daha da hızlanmasına sebep olur. işte öyle zamanlar. anlayamamışlıklar.
şunu diyeceğim, benim babam pazar günleri beyazlar giyerdi. derdi ki, sen temiz olursan etrafındakine saygını belli edersin. sen nasılsan çevren de ona göre şekillenir. sanki içindeki beyaz donu ve atleti dışardakiler görüyormuş gibi davranırdı. evet görmezlerdi. ama içsel olarak etrafına saygı göstermenin mutluluğunu yaşar bunun önemini bize anlatmaya çalışırdı.

beyaz çorap giyerdi örneğin ve ayakkabıları her pazar sabahı boyanırdı. temizlik önemliydi. temizlik önce kendine sonra etrafına saygıydı. beyaz senin temsil eden bir renktir. anlamam pek de erken olmadı.

şimdi bakıyorum etrafıma, ne kendine saygı duyan var ne etrafındakilere. sadece giyimle olmaz tabi ki saygı, ailene zaman ayırmaktır. arkadaşlarla geçireceğin birkaç saat, aileyle geçirilecek saatlere oranlanmaya başladımı fenalaşmış demektir tüm dengeler. ailen yoksa sen de yoksun aslında. bunu herkes anlamalı.

şimdilerde hayatımızda değişen bir şey yok. hala pazar günleri özel, ne kadar aile fertleri kendi hayatını kurup ayrı yaşasa da, babam hala pazar günleri beyazlar içinde beklemekte. bu durumu bilmek ne kadar kendi hayatınızı kursanız da etken yaratıbiliyor insanda. çok değil bir kaç saatinizi ailenize ayırmanızı ve bağlarınızı koparmamanızı sağlıyor. demek ki benim babam, pazarları beyaz giyinerek bize "bir" olmayı öğretmiş. ve ben hala daha pazar günlerini beni bekleyen babamın, yani ailemin yanında geçirmeyi yeğliyorum. tabi ki beyazlar içinde.