bugün

hayallerini yak evi ısıt

26.02.08 tarihli 5n1k programında işsiz kalan bir ailenin dramını anlatırken kullanılan manşet. haber gaziantep'te kspatılan bir fabrikayla işsiz kalan 1800 işçiyi anlatırken kameralar bu işçilerden birinin evine girmesiyle asıl haber başlıyor. ilk başlarda klasik ajitasyon haberlerine benzetip pek aldırmamıyorum, hatta hala 'hayellerini yak evi ısıt' ne demek anlamıyorum. kameralar evi kare kare gösteriyor. bir iki göz oda, tuvalet dışarıda, banyo içler acısı, mutfak boş bomboş.. muhabir akşam ne yemek yapacaksın? diye sorduğunda -dünden kalan pilav var tencerede onu ısıtırm- diyor kadın. peki yarın diyor. yarını bilmiyor kadın! gerçekten bilmiyor! çünkü mutfak bomboş. hala kızıyorum muhabire ajitasyon yapıyorsunuz orospu çoçukları diyorum. zaten program cnn de aydın doğan himaayesinde güvenmediğim kanallardan biri yani. neyse izlemeye devam ediyorum, işsiz kalan işçi durumu anlatmaya çalışıyor; yardım değil iş istiyoruz diyor kısaca ve ısrarla. sadece kendinden bahsetmiyor bunları söylerken onun gibi 1800 kişi var bir anda aynı duruma düşen. yani aieleriyle beraber nerden baksan on bin kişi aç açıkta. adamın dudaklarından binlercemizin çayını kahvesini yudumlarken ağzımızdan dökülemeyecek cümleler dökülüyor, hiç duymadığım kelimeler dökülüyor adamın dudaklarından. hiç bilmediğim anlamlara bürünmüş geliyor kulaklarıma.

daha sonra mikrofon adamın çoçuklarından birine uzaltılıyor. kız 8.sınıfa kadar okumuş ve bu sene okula devam edememiş. nasıl etsin babası 8 aydır işsiz. üstelik fabrikadan daha alamadığı maaşları var ama fabrika da içler acısı durumda. güçlü kodamanlar alacaklarını almış işçilere yine hiç kalmış.
neyse kız devam ediyor ağzından bir ara 'ayrı dünyalı gibi hissediyorum kendimi' gibi bir şey çıkıyor ağzından. ilk defa dıyuyorum böyle bir şey. o bakışlarla anlam kazanıyor. yaşanılan yeri gördüğünüz zaman anlıyorsunuz zaten bunu.

haber sonlara yaklaşırken manşet açılmaya başlıyor niheyet. yiyeceği, içeceği, yakacağı olmayan bu aile sobaya ne bulurlarsa atıp yakmaya çalışıyorlar. o anda kızın annesi sobayı tutuşturmak için arada bi ateşi harlamak için kendini ayrı dünyalı gibi hisseden o kızın ilkokulda yaptığı resimlerden oluşan resim defterinden birer birer kopartıp sobaya atıyor. evet o an anlıyorum sobada yanan kızın hayelleri, hayelleri yanıyor, ısınmaya çalışıyor... resim sobaya atılırken biraz belli oluyor. bizim ilkokulda çizdiğimiz gibi değil benim hiç görmediğim bir resim. hiç yapamayacağım belkide.. gerçekten bir hayal o. ucra köşede bir dağ güneş kulube gibi bir resim değil. kız zaten o kulubede yaşıyor. onun hayali daha farklı, tam tersi kalabalık insanlar şehir hayatı düzen refah bir yaşam. bunlar var ozamanki hayallerinde. belki de artık tek hayali insan gibi yaşamak olan bir kızın tüm resimleri yanıyor hayellaeri yanıyor. ateş harlanıyor ev biraz ısınıyor ama küçük kızın yüreği titriyor. hayelleri yanıyor..