bugün

hint polisinin sokakta namaz kılanları tekmelemesi

olaya din açısından yaklaşmak biraz cahillik olur. olayın yaşandığı ülke ve olayın meydana geldiği şekil-ortam düşünülmeli.

örn: amerika'nın bağımsızlık bildirisini açıkladığı 1776 yılından itibaren tüm savaşlarda kaybettiği asker sayısı 1.200.000.
amerika'da 1968'den sonra silahla vurularak ölenlerin sayısı 1.500.000 kişiyi aştı. bu rakamlar resmi rakamlar, abd de v.a-United States Department of Veterans Affairs (gazi işleri bakanlığı. bizde ise devletin bırak gaziyi şehitlerine bir bakanlık verilmedi) ve abd de cdc-centers for disease control and prevention) hastalık kontrol ve önleme merkezi verileri ve de bu rakamlar 2015 rakamlarıydı.

Amerika vatandaşlarında kayıtlı silah 390 milyon adet civarı silah var, kayıtsızlar hariç...
fbı, cıa, polis, şerif, ordu, ulusal muhafızlar vb devletin ve özel şirketlerin tüm güvenlik personeline zimmetli silah sayısından fazla silah vatandaşlarda var.
tüm abd'nin bu güvenlik personelini 30 milyon kişi kabul etsek her birine 1 adet silah zimmetlenmiş olsa 30 milyon silah eder.
sivil vatandaşlarda kayıt dışı kaçak silah hariç; resmi rakamlarla kayıtlı 390 milyon kadar silah var.

bu bize absürt gelebilir. ortalama en az 3 günde 1 polisin vurularak öldüğü, buna karşın polisler tarafından günde en az 3 kişinin öldürüldüğü, yılda 1000 kişinin polisler tarafından öldürülmesinin normal bir sayı olarak algılandığını düşünürseniz yasalar bireysel haklara ve savunma-korunmaya getirdiği esneklikler sonunda bu ölümler normal karşılanır.
oysa abd de silah kültürünün temelinde abd'nin kurucu babalarından, özgürlük bildirisinin mimarı olan tomas jefferson tarafından "insanların silahlanma hakkını korumaları için en güçlü neden, gerektiğinde iktidarın zorbalığına karşı bir son çare olarak kendilerini koruma ihtiyacıdır" bilincinin topluma aşılanmasıdır.
aynı şekilde özgürlük bildirisini imzalayan abd'nin bir diğer kurucu babası samuel adams da "Anayasa hiçbir zaman ABD halkının barışçı vatandaşlarının kendi silahlarına sahip olması ve elinde tutmasını engellemek üzere yorumlanamaz" görüşünü abd'nin kuruluş felsefesine işlemiştir.
kızılderili, meksikalı, ispanyol, fransız, ingilizlere karşı savaşarak ve bu savaşı da kendi bireysel silahlarıyla milis güçler olarak başlatmış bir toplumda bu silahlanma kültürü normaldir.

çeteler savaşı, soygun saldırı sırasında saldırgan veya masum insan, kazayla, intihar, polis şerif fbı gibi güvenlik güçleri tarafından vb bazen yılda 40.000'i bulan silahla ölüm bu toplumda normaldir.
uzamasın konu ama abd toplumunda veya herhangi bir toplumda yasa ile silahlanmayı yasakladığınızda bunun yararı anca katil soyguncu tecavüzcü vb suçlulara olur.
onlar zaten silahlarını devlete kayıt ettirmez, devletten satın almaz. masum ve yassalara uyan insanların silahını almış olursun ve bu suçlulara cesaret verir.
şimdi danimarka veya isviçre de ya da Lihtenştayn olup silahlanmaya karşı olmak aptallık değil mi?
dünya da tek sen mi yaşıyorsun öküz denmez mi?
bunun için eşyayı tabiatı dışında değerlendirmeyin.