bugün

engelleri aşmak

Çok uzun süredir aşina olmadığım bir durum. Artık hiçbir şeyi engel olarak görmüyorum, dolayısıyla aşmamı gerektiren bir şey kalmadı.

Şimdi düşünüyorum da, gençliğimde durum tam tersiydi. Her şey bir engeldi. Öyle ki şu an o gözle bakmaya çalıştığımda tüm dünyayı bir engel olarak gördüğümü fark ettim. Engel aşmak zevkli mi değil mi yorum yapamam fakat engelleri aşmak yorucu mu diye sorsanız yorucu derdim. Okul bir engel, yemek yemek, çalışmak, öğrenmek, sevmek ve sevilmek hepsi aşılması gereken bir engel gibiydi. Birisini seversiniz ve düşünürsünüz o da beni seviyor mu diye. Beni, onu sevdiğim kadar seviyor mu? Beni sevmiyorsa kendimi nasıl sevdiririm? Sevmek gibi basit bir şeyde bile durum bu hale gelebiliyor.

Mutlu olmak için engeller belirlenir ve o engeller aşılırsa mutlu olunacağı sanılır. Çok yorucu. E o halde engeller aşılıp mutluluğa ulaşılamayınca yeni engeller mi koyulacak mutluluğa erişmek için? Birçok olasılık çıkar bu düşüncelerden fakat şahsen engellerden zevk almayı hayatımın zemini yapacağıma hiçbir şeyi engel olarak görmem ve minik, kısa yaşam serüvenimin her anından zevk alırım.

Bence insanın düşünce yapısı bir çocuğunkine benzemelidir. Daha doğrusu insan hala bir çocuk gibi düşündüğünü kabul etmelidir demeliyim. "Bunu istiyorum" dediyse istiyordur, neden istediğinin önemi olmaması gerekir. Bir şeyi yapmaktan niye keyif aldığımızı derinlemesine düşünmek yerine o şeyi yapmaya devam edebiliriz, başkasının keyfini bozmadığımız sürece.

Mutluluk çok garip bir şey. insan çocukken hiç mutluluk aramaz, büyümeye başladıkça mutluluğun ne olduğunu öğrenir. Öğrendikten sonra onun peşinden koşmaya başlar ve ölene kadar durmaz. Halbuki mutluluğun ne olduğunu bilmeden önce mutluydu. Mutluluk diye öğretilen şey mutluluk mu değildi, yoksa çocuk mutluluğu dile dökmeyi öğrendiğinden dolayı özünü mü bozmuştu? Tıpkı denizi elindeki bir tasa sığdırmaya çalışmak gibi. Uzattım. Demek istediğim, bence engelleri aşmak yapay bir şeydir. Şayet bir engel varsa, engelin ta kendisidir.