bugün

ben bu yazıyı öylesine yazdım

Bazen düşünüyorum, Anlatabileceğim hiç kimse yokmuş gibi geliyor.
insanların tek derdi yargılamak. Yargılarlar diye endişeleniyorum olsa gerek.

Bir şeyler var ancak açıklayamıyorum sonra. Artık öyle ki anlatmak istediklerimi bir başkası bana anlatıyor ve benden fikrimi açıklamamı istiyor olsaydı ne derdim diye düşünüyorum. Kendi kendimin arkadaşı ve düşmanı oluyorum. Kendi kendime bir şeyler anlatıyor, açıklamalarda bulunuyor ve öyle ki bir insan nasıl yargılarsa bir başka insanı, kendimi o şekilde yargılıyorum. Nasıl ki birisine bir şeyler anlatılamıyorsa kendime anlatmaktan vazgeçiyorum öylesine şeyleri. Kendi kendimle arama mesafe koyuyorum anlatacağım şeyleri bir başkasına anlatıyor olsaydım onunla arama mesafe koyacak olacağım gibi. Sanki bir şeyleri kendime karşı bir koz olarak kullanacakmışım gibi; ben, utanmadan, kendimle arama mesafe koyuyorum ya.

Yapamıyorum, istemsizce oluşuyor öylesine şeylerin ölesiye devam edecek gibi geliyor olması. Aklım bulanıyor.
Çok acizce geliyor, nefret ediyorum. Son bulmasını istiyorum bir şeylerin. Başlangıcı da olmasın. Başlangıcı olmayan bir sonu olsun istiyorum.
Tercih etmediğim olayların beni bir tercih olarak alıp seçmesi içimi acıtıyor. Kabullenemiyorum. Ben her baştan başlayacak olduğumda kendimi bir başka sonda buluyorum. Kabullenmek istemiyorum. Olmasın, bitsin. inceldiği yerden kopsun istiyorum.

Ben, ölmek de istemiyorum; yalnızca içimde ölmesini istediğim şeyler oluyor, fazlası yok. Yazdıklarım ölümü çağrıştırmıyor kimi insanın aksine benim için. Yazdıklarım bir direniş, bir anlam değişikliğine uğramış tümce yalnızca.
Yaşamak istiyorum, son damlama kadar sakince yaşamak istiyorum.