bugün

sevdiğim kız münevver

Uzaklardan yazıyorum. Uzak dediğim aramızdaki mesafedir münevver. yandaki sandalyede oturup diğer yanındaki sandalyede oturanla kanaviçelerden bahsederken verdiğin karbondioksiti içime çekmeye çalışsam nedir ki nefes almak oksijenden ibaret. Yaşıyorsam bunu beceremediğimden münevver. Kulak misafiri oldum kanaviçende laleye yer vermişsin. ulan dedim münevver kanaviçe ile derin bir sembolizm amacı gütmüştür. Ulan dedim belkide kalbini avutmak için kanaviçeye dadanmıştır. Ulan dedim, ulan bu kızı hem sevesim hem aşağılayasım geliyor, gir kanaviçe muhabbetine, böyle münevver hiç umrunda değilmiş tavrını takınarak arkadaşlar, insanlığın ızdırabı için ağlayan easkolnikov bir katil, evet ama bu adamı anlamak gerekmez mi? Böyle şeyler tartışmak varken kanaviçe nedir, arkadaşlar bırakalım kanaviçeleri, aşkları meşkleri, yavru kedileri anne kediden ayıran, yavruları uzağa atan iç çamaşırcı arif efendinin kalbindeki yaraları eşeleyelim, psikolojk analiz yapalım, çocukluğunda ne yaşadı bu adam diyerek akıllar yürütülelim. Laleyse mesele gidip fakir semtlerin olmadık yerlerine laleler dikelim, kanaviçe nedir?

Sonra ulan dedim asıl böyle şeyler dersem umursadığım belli olur, hala delisi olduğumu düşünür münevver, oysa ne alakası var münevver. Umrumda değil karbondioksitin. Umursamaz tavırlarla, cool, free davramışlarla, miyav miyavv ben de kıymetliyim reddetsen de sen beni münevver tavrımdan ödün veririm.

Hem yanımdaki sandalyede arkası dönük de olsa oturmazsa, o gidince yerine bir miktar oturup münevverin baktığı yerden duvara bakmazsam, münevver olmazsam, ruhumu ne ile oyalarım?

Sustum, susuyorsam nedeni var.