bugün

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

ince giysilerin, dolu sokakların, deniz/kum/güneş üçlüsünün yerini kazaklara, hırkalara hatta montlara bıraktığı bu serin hava koşullarından herkese kucak dolusu merhaba.
Kötü ve zalimlere tez zamanda akıl, fikir.

insan, hayvan veyahut tüm canlılar hayatlarını en iyi şekilde ikame ettirme peşindedirler. Hiçbir insan bile isteye hakkının gasp edilmesini istemez. Mühim olan bu olumsuzluktan rahatsız olan bireyin başkalarınında aynı olumsuz durum ile karşılaşmasına karşı çıkabilmektir. Adaleti ayakta tutmak güçtür. Hele ki siz adaletsizliği size hak görülen bir toplumda yaşıyorsanız çok daha güçtür.

Sınırları içinde bankaların yüzde bilmem kaç küsür kâr elde ettiği ülkelerde ezan dinmeyip, bayrağında inmemesi normaldir. israil ile imzalar atılır. Filistin için dualar okunur, yardımlar toplanır. Öte yandan hak ve özgürlük arayışında koltuk paydaşlarının rahatsızlık duyduğu pek bir husus yoktur. Sonuçta gökleri delen bina inşaatları devam ediyor, ana haber bültenleri “ana haber”lerden bir haber yaşıyor, toprak ile beton birbirine dayatılmaya devam ediyordur. Sıkıntı; bunca özgürlüğe rağmen aradan tek tük çıkan çatlak seslerdir. Olsun, arada olur böyle şeyler.

Bu tip özgür ülkelerde merak size izin verildiği kadar araştırırsınız fakat her öğrendiğinizi dile getirirseniz meçhule doğru yol almaya başlarsınız. Neticede sizi fizyolojik özellikleri aynı olduğu halde bir takım güçlü insanlar bulurlar. Özgürlük arayışında sizi arayışınızın öncesine dönmek istercesine yorarlar. Erzurum, Ağrı, Kars, Van gibi şehirler iklimi gereği soğuk olmasına rağmen size Silivri muhitlerinin soğuğundan bahsederler. Evet, trakya muhitleride soğuk olur. imkanı olan paltosunu kalın giysin.

Vergi usülünde tek bir usülsüzlük göstermeyip vatanına, milletine faydalı bazı şirketler ülkenin tüm zenginliklerinin üstünü beyaz bir örtü ile örtmüşlerdir. Zor günlerimizin kurtarıcısı bankalar yemek masalarımızın tuzluğuna, şekerliğine kadar ortaktır. Para ile para alıp para ile para satanlar para içinde yüzerken emekçiler emekli kuyruğunda “acaba diğer bankada ne kadar promosyon alabilirim” düşüncesindedirler. Bazı siyah paltolu bıyıklı ağabeyler komünizm tehlikesine karşı tetiktedirler. Bir komünistin doğru yolu göstermediğine dair şüphelerim çok az fakat bir kapitalistin asla. Ama neticede kapitalizmin artık alnı secdeden kalkmıyor. O hep doğru, yaşasın kapitalizm.

insanlara din dayatmak, kimlik dayatmak, insanları tektipleştirmeye çalışmak, yurtlarından çıkarmak, kültürlerini yok etmek, tarihlerini yok saymak zorbalıktır. Evde anlatılanları, okulda öğretilenleri, ekranda gösterilenleri, resmi açıklamaları hakikat sananların günün birinde karşılarına çıkan gerçekleri kabul etmeleri kolay olmayacaktır. Devletini, tarihini, kavmini kutsayanların kıstasları haktan ve adaletten yana olmanın çok uzağındadır.

Dili, dini ve rengi ne olursa olsun hak ve adaletten yana konuşan insanların bir araya gelmesi lazım. Belki aynı masada çay içmesi, aynı tavaya ekmek banması, aynı kadrajlara dalması gerekir. Bu insanlar bir gün birbirine ulaşacak, sulhu tüm dünyaya yayacaklar. Ve o gün geldiğinde şu sözleri tekrarlayacağım;
“Dünyayı güzellik kurtaracak. Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.”