bugün

kulüp

Yeni ''Bir Başkadır'' modası ''Kulüp'' dizisi anlaşılan. Diziye bakıyorsunuz 1 tane falsosuz iyi insan denebilecek Müslüman-Türk insan tipi yok. Tek iyi olan Müslüman-Türk, eşcinsel bir karakter. Bütün gayrimüslimler ise mükemmel, iyi insanlar. Dizi bu kanıyı oluşturmak üzerine kurulu. Elbette Varlık Vergisi'nden 6-7 Eylül'e, hatta 1915'ten itibaren 40 yıllık bir zaman dilimi içerisinde Müslüman-Türk olmayan halklara yaşatılan mezalimlerin sahneye, ekrana yansıtılması, bu tür ''yasaklı'' konuların daha çok işlenmesi gerek. Ama bu dizi gibi değil. Direk halkları karşı karşıya getirmek, birbirlerini aşağı görmelerini sağlamak ve uluslararası alanda da Müslüman-Türk insanı böyledir işte imajı yaratmak bu dizinin politik yanlışı. 1955'te geçen bir dizi bu. Aynı yıllarda başka bir şeyi de görebilirsiniz mesela. istanbul’daki Hilton Oteli işçilerinin yaptığı grev, izmir liman işçilerinin grevi ve Santral Mensucat Fabrikası’ndaki grev. Üç grevde de müslüman ve gayrımüslim işçilerin ortak çalışması var. Elbette tarih 1908 değil, gayrımüslim işçilerin etkinliği o kadar yok. Ama her üç yerdeki grevi başlatanların arasında Kırım, Romanya, Bulgaristan kökenli işçiler var. izmir'de Rum işçileri de görüyoruz. Bunlar Müslüman-Türk işçilerle yerli ve yabancı kapitalistlere, tüccarlara, komisyonculara, taşeronlara karşı o zamanki grevlerde sınıfsal birlik kurmuş işçiler. Sınıf mücadelesinin ve sosyalist hareketin öteden beri daha gelişkin olduğu Balkanlardaki deneyimlerini ve fikirlerini yerli işçilerle paylaşan, ortaklaşan, aynı dertleri paylaşan, Müslüman-Türk işçilerin okulu olan işçiler. Bu okulu 40 yılda yok ettiler. Osmanlı'da 1908’de Selanik, Rumeli merkezli başlayan işçi hareketi henüz filiz halindeyken bastırılmıştı. Önce Balkanlar'ın kopmasıyla, ardından Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşının getirdiği yıkımla Osmanlı işçi sınıfı parçalandı. Yeni kurulan burjuva cumhuriyetinin hemen 1924'te başlayan baskı ve yasakları da işçi hareketinde uzun bir kopuşa yol açtı. 1960'lara kadar. Osmanlı işçi sınıfının kozmopolit yapısının az da olsa görülebildiği, geçmiş mücadelelerin hatırlabildiği, kemalist hükümetin işçi hareketini soktuğu cendereden çıkılmaya çalışan, bu cendereyi görmüş yaştaki işçilerin halen bulunduğu yıllar 50'ler. Anadolulu gayrimüslim işçiler de tümüyle sahneden çekilmiş değillerdi. Yeşeren işçi eylemlerinde bu görülüyor. işçilerin sınıf kardeşliği. işte o da 1955, bu da 1955. Şimdi siz dönem filmi, dönem dizisi diye emekte temsil edilen bu kardeşliği de gösterebilirsiniz, Kulüp'teki gibi neoliberal kimlik politikasını belli kültürel sosyal kodlarla yeniden ve yeniden üretmek, belli karşıtlıkları klişe bir şekilde işlemek, Netflix tüketicisi beyaz yaka ve üst orta sınıf çalışanları son moda liberal politikaya çekmek, pek çok açıdan daha "entelektüel" işçilerle bu sınıfın ana kütlesi arasına duvarlar örmek yoluna da gidebilirsiniz. Hangisi Türkiye'yi değiştirir? Ya da mesela Metin Yeğin'lerin yakın zamanda çıkan Grev filmi mi, Kulüp dizisi mi? Ben birincisi derim. Çünkü bu bir kavga. 1908'de başlayan işçi hareketini bitirme, köklerini kurutma çıkarlarını güden ile 6-7 Eylül gibilerini yapanlar aynı. Kim yenecek onları? işçiler. "Ezilenler, gömün ayrılıklarınızı!" çağrısına uyan işçiler. Kulüp dizisi Netflix kafasıyla yapılmış, tüketiciye istediğini satmakla ilgili, eski Galata toplumu üzerinden liberal değerleri ve ideolojik hegemonyayı üretmeye kalkışan bir ticari meta. Bunu Türkiye'nin hakikatlerinin konuşulması arzusuyla gelişigüzel bağdaştırmak orta sınıf solcusunun hülyası olur ancak.