toplaşma.
(bkz: büyük kulüp)
(bkz: öğrenci kulüpleri)
belli amaca ulaşmak için bir araya gelen insanların oluşturduğu topluluk. bu amaç bazen eğlenmek, zaman geçirmek, sosyalleşmek vs. olabilir.
yazımı klüp ile karıştırılan bir kelimedir ayrıca. doğru yazımı kulüp olmakla beraber ingilizcesi club olsa gerektir.
klüp olarak yazılması çok ayıp olan bir kelime.
ingilizcesi club olan sözcüğün ingiliz dilinden türk diline girmiş halidir. aynı amaca hizmet eden topluluk anlamına gelir.
demet akalın'ın yeni şarkısı imiş. yine aynı acı çekmiyorum eğleniyorum unuttum seni çoktan diyor. bu şarkıyı söyleyenler, kulüpte içip ortalarda dans edip eve gidip ağlamıyorlarsa ben de ne olayım.
zort zort zort zort diye başlayan demet akalın şarkısı.
Şu anda kulüpte
Keyfim yerinde
Arasan da seni duymuyorum

Bla bla bla

Pistin ortasında oynuyorum

Diye sözleri olan tam bir varoş hatun şarkısı. Muhtemelen genel kültür yoksunu kenar mahalle dilberlerinin son zamanlardaki favorisi niteliğindeki bir şarkı olsa gerek.

Ozan doğulu yapmış.
Çok yakında değerleneceğini düşündüğüm netflix dizisi. Son zamanlarda Türk dizi sektöründe bu kadar kaliteli bulduğum bir şey çıkmamıştı.
Müzikler, görüntü, oyunculuklar..
Özellikle ilk bölümleri yavaş akıyor tam türk dizisi kıvamında olması seyircide dikkat dağılmasına yol açabilir onun haricinde beğendim. Türk oyunculara sağlam roller verilse neleri başarabileceklerini gördüm ben bu dizide set arkası, önü hepsini tebrik ederim gerçekten.
benim evrenimde dönseydi bu kurgu raşelin ismet mi mordo mu ikileminden ziyade selimin içinde orhana karşı duyduğu saf ve gerçek bir aşkı yavaşça ortaya çıkarmak isterdim fakat bu kurgu ne benim evrenimde dönüyor ne de duyguların, hislerin bastırılmadığı bir ülkede yaşıyoruz. yine de ben o sevgiyi derinlerde bir yerde hissettim Bu da yeter.

şahsi fikrim başarılı bir yapım olduğu yönünde umarım hak ettiği değeri görür.
gece 12'de bir bölüm izler yatarım diye başlayıp sabah iş olduğu halde sabahlatan dizi.
Yeni ''Bir Başkadır'' modası ''Kulüp'' dizisi anlaşılan. Diziye bakıyorsunuz 1 tane falsosuz iyi insan denebilecek Müslüman-Türk insan tipi yok. Tek iyi olan Müslüman-Türk, eşcinsel bir karakter. Bütün gayrimüslimler ise mükemmel, iyi insanlar. Dizi bu kanıyı oluşturmak üzerine kurulu. Elbette Varlık Vergisi'nden 6-7 Eylül'e, hatta 1915'ten itibaren 40 yıllık bir zaman dilimi içerisinde Müslüman-Türk olmayan halklara yaşatılan mezalimlerin sahneye, ekrana yansıtılması, bu tür ''yasaklı'' konuların daha çok işlenmesi gerek. Ama bu dizi gibi değil. Direk halkları karşı karşıya getirmek, birbirlerini aşağı görmelerini sağlamak ve uluslararası alanda da Müslüman-Türk insanı böyledir işte imajı yaratmak bu dizinin politik yanlışı. 1955'te geçen bir dizi bu. Aynı yıllarda başka bir şeyi de görebilirsiniz mesela. istanbul’daki Hilton Oteli işçilerinin yaptığı grev, izmir liman işçilerinin grevi ve Santral Mensucat Fabrikası’ndaki grev. Üç grevde de müslüman ve gayrımüslim işçilerin ortak çalışması var. Elbette tarih 1908 değil, gayrımüslim işçilerin etkinliği o kadar yok. Ama her üç yerdeki grevi başlatanların arasında Kırım, Romanya, Bulgaristan kökenli işçiler var. izmir'de Rum işçileri de görüyoruz. Bunlar Müslüman-Türk işçilerle yerli ve yabancı kapitalistlere, tüccarlara, komisyonculara, taşeronlara karşı o zamanki grevlerde sınıfsal birlik kurmuş işçiler. Sınıf mücadelesinin ve sosyalist hareketin öteden beri daha gelişkin olduğu Balkanlardaki deneyimlerini ve fikirlerini yerli işçilerle paylaşan, ortaklaşan, aynı dertleri paylaşan, Müslüman-Türk işçilerin okulu olan işçiler. Bu okulu 40 yılda yok ettiler. Osmanlı'da 1908’de Selanik, Rumeli merkezli başlayan işçi hareketi henüz filiz halindeyken bastırılmıştı. Önce Balkanlar'ın kopmasıyla, ardından Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşının getirdiği yıkımla Osmanlı işçi sınıfı parçalandı. Yeni kurulan burjuva cumhuriyetinin hemen 1924'te başlayan baskı ve yasakları da işçi hareketinde uzun bir kopuşa yol açtı. 1960'lara kadar. Osmanlı işçi sınıfının kozmopolit yapısının az da olsa görülebildiği, geçmiş mücadelelerin hatırlabildiği, kemalist hükümetin işçi hareketini soktuğu cendereden çıkılmaya çalışan, bu cendereyi görmüş yaştaki işçilerin halen bulunduğu yıllar 50'ler. Anadolulu gayrimüslim işçiler de tümüyle sahneden çekilmiş değillerdi. Yeşeren işçi eylemlerinde bu görülüyor. işçilerin sınıf kardeşliği. işte o da 1955, bu da 1955. Şimdi siz dönem filmi, dönem dizisi diye emekte temsil edilen bu kardeşliği de gösterebilirsiniz, Kulüp'teki gibi neoliberal kimlik politikasını belli kültürel sosyal kodlarla yeniden ve yeniden üretmek, belli karşıtlıkları klişe bir şekilde işlemek, Netflix tüketicisi beyaz yaka ve üst orta sınıf çalışanları son moda liberal politikaya çekmek, pek çok açıdan daha "entelektüel" işçilerle bu sınıfın ana kütlesi arasına duvarlar örmek yoluna da gidebilirsiniz. Hangisi Türkiye'yi değiştirir? Ya da mesela Metin Yeğin'lerin yakın zamanda çıkan Grev filmi mi, Kulüp dizisi mi? Ben birincisi derim. Çünkü bu bir kavga. 1908'de başlayan işçi hareketini bitirme, köklerini kurutma çıkarlarını güden ile 6-7 Eylül gibilerini yapanlar aynı. Kim yenecek onları? işçiler. "Ezilenler, gömün ayrılıklarınızı!" çağrısına uyan işçiler. Kulüp dizisi Netflix kafasıyla yapılmış, tüketiciye istediğini satmakla ilgili, eski Galata toplumu üzerinden liberal değerleri ve ideolojik hegemonyayı üretmeye kalkışan bir ticari meta. Bunu Türkiye'nin hakikatlerinin konuşulması arzusuyla gelişigüzel bağdaştırmak orta sınıf solcusunun hülyası olur ancak.
Yahudilere zulmetmişiz.
Ulan bizi anavatanımız rumeli den söküp attılar.
Sadece bulgaristanda sadece 93 harbinde 250 bin türk müslüman katlettiler varını yoğunu bırakıp göçenin sayısı belli değil ama rumlara da zulmetmişiz.
Bosna katliamı daha dün oldu.
Bizde hala sırp piçi miloseviçi savunan orospu çocukları var ama
Ermenileri de katletmişiz.
Lan siktirin başka yerde duyar kasın.
Milyonlarca balkan kökenli insan var bu ülkede milyonlarca kafkas kökenli var.
Sikinin keyfine kaçmadı bu insanlar.
Az da türke müslümana yapılan zulmün dizisini yapın.
Bizim anamız ağlamış.
Oturup yahudiye üzüleceğim.
Bunun için çok saf salak olmam lazım.
Görüntüleri karanlık sikriti boktan duyar dizisi bu başka bir şey değil.
hafta sonu başlamayalı düşündüğüm yeni Türk netflix dizisi.
netflixin yeni dizisi. acaba izlesem mi ?
nerden başlasam açıklamaya bilemiyorum. dizinin bir kusuru yok, var da hikaye ve bazı oyuncular inanılmaz tolere ediyor.

gökçe bahadır ve salih bademci enfes oynuyor. tek kelime ile şaheserler ancak barış arduç o role ne kadar gerekli bilemedim. başrol oyuncuyu getirip yan role verince saçmalıyor ha keza barış da iyi oynamıyor.

selim songür, izleyen herkesin ağzı açık izlediği, ağlayarak alkışladığı karakter. selim songür'ü sokakta görse kimliğinden dolayı dövecek insanlar orda burda güzelleme yapıyor.

ama özetlemek gerekirse, sinema tarihimizdeki en iyi işlerden biri olan, netflix üzerinde yayınlanan dizidir.
100 iq normie tayfa aaaabi diye ağızlarını gere gere bu kadar övdüğüne göre yine saçma sapan bir yapım olsa gerek.

iki tane kitap okumaktan acizsiniz. Kırk yılda bir elinize kitap aldığınızda da ya edebiyat okuyorsunuz (aynen kanka aynen toştoşeski falan çok iyi, 25-30 yaşında hala üniversiteye geçene kadar belli bi düzeyde okuyup hazmetmiş olman gereken kitaplarla hava basıyorsun), ya da vatansız liberal soytarıları okuyorsunuz.

Tarih, sosyoloji, siyaset vb sosyal bilimlere ilişkin bir şeyler okumaya erinen ne kadar okul mezunu kültürsüz varsa Netflix ince ince işliyor hepsini. Okuyarak kendiniz anlamanız ve yorumlamanız gereken anlatıyı Netflix gibi parayı verenin düdüğü çaldığı bir şirketten hap şeklinde alıyorsunuz.

bu ülkenin "eğitimlileri" kadar insanı yoran başka bir güruh gerçekten zor bulunur.
matilda nın kalçaları epey dikkat dağıtsa da iyi dizi.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar