bugün

üniversite sınavı

dünyanın en anlamsız ölçüm sistemlerinden biri. ne zekâyı ölçer, ne başarıyı. ölçtüğü tek şey ezber gücünüz ve ne kadar çok ineklediğiniz dir.

örneğin, ortalama bir sayısal öğrencisinin çözmesi gereken sorular, fizik, kimya, matematik, biyoloji ve geometri derslerinden gelir. bunların hepsi, üniversitede bölümünü okuyarak uzmanı olacağınız alanlardır. fakat çocuğun, en az 5 mesleklik bilgiyi kafasında tutması beklenir. inatla o müfredat hafifletilmez. 2 cümle çıkartmayı hafifletmek olarak görürler.

hocalar ve meb ezber istemiyoruz derler, ancak bu kısmı mecburen ezberlemeniz gerekiyor dedikleri onlarca konu vardır ki bunların arasında ch3cooh, kal(so4)2 gibi olmadık kimyasal bileşiklerin formülleri, birtakım fizik yasaları, kolaylık olsun diye verilen matematik formülleri gibi, zihinde tutması zor bilgiler mevcuttur. hafıza herkeste aynı işlemez. bazı insanlar için bunları ezberlemek kolay olabilir, ama bazı insanlar için işkenceden başka bir şey değildir bu. üstelik, mesela biyoloji gibi bir dersin mantığını falan öğrenemezsiniz. oturup eşek gibi ezberlemekten başka seçeneğiniz yoktur.

ezberlemeyin, mantığını öğrenin ki formülü unutsanız da sınavda bu yolla yapabilesiniz diye anlatılan bilgiler, sınav esnasında uygulanacak cinsten değildir, çünkü bir formülün kendisini unutup, onu mantığını anladığınız yerden yürüyerek tekrar çıkartmak ispattır. bunun yeri de sınav değildir. her şey bir yana, süre bunun için uygun değildir zaten.

bazen bir sınavda kara kara düşünseniz de, bildiğiniz şey aklınıza o an gelmeyebilir. sınavdan çıktığınız an şöyle olacaktı, şimdi hatırladım dersiniz. yani konuyu bilmiyor değilsinizdir, ama sırf o süre içinde hatırlamadınız diye başarısız kabul edilirsiniz. 1 soru hayatınıza mal olabilir.

tıp okumak isteyene paralel kenarın alanını buldurmak, elektrik mühendisi olacak adama ökaryot canlıların özelliklerini ezberletmek, bilgisayar mühendisi olacak kişinin kafasına zorla bitkilerin odunsu borularını kazımaya çalışmak... bunlar normal şeyler değil. bu bilgileri okulda okutabilirsiniz, genel olarak insanlara bunları öğretebilirsiniz, ama sınavda bu kadar ayrıntıyı bir insandan beklemek doğru değildir. çok eskiden, insanlar girmek istedikleri okul ve bölümün sınavına girerdi. şimdi bunu bildiğim kadarıyla sadece yös'te yapıyorlar. o sınav da başka bir haksızlık da, o konuya girmiyorum burada.

eğer maksat, sayısal öğrencilerinin okuduğunu anlama ve analiz yeteneğini ölçmekse, sorulması gereken soru tipi mantık sorularıdır, formül ezberlenmesi gereken sorular ya da sözel ezber soruları değil. isteyen istediği bölüme girdikten sonra, ister bakterilerin en ince detaylarını anlatırsınız, ister thales teoreminin ispatını yaptırırsınız, size kalmış. hazırlık bölümlerini de yabancı dil ile beraber bu temel dersleri verecek şekilde revize edersiniz.

sözelciler için de benzer durumlar geçerli. onların işi belki bir anlamda daha zor, çünkü mantığını kavrayacak konular da yok karşılarında. tarih mesela... soran olursa ezber istemiyoruz dersiniz.

son olarak, mademki bu sınava bir yaş sınırı koyulmamış (ki koyulmasın da zaten, saçma olur), liseden mezun olalı yıllar geçmiş, bir yandan bir işte çalışıp bir yandan sınava hazırlanacak kişilere de uygun bir sınav sistemi düşünülmeli. yine mesela bazı mantık soruları bu iş için uygun olabilir. insanlar işi gücü bırakıp 6 senelik bilgiyi birkaç ayda nasıl hatırlasın ya da öğrensin? hiç mi düşünülmüyor bir iş yapılırken?