bugün

bird box

2018 yılı netflix yapımı bir film.

normalde netflix filmlerini pek başarılı bulmam ama bu bir kitaptan uyarlama olduğu için izleyeyim dedim. zaten normalde uzun filmleri de izlemem ama bu 2 saat olmasına rağmen de izleyeyim dedim. evet konusu farklıydı ama işleyiş de en az konu kadar önemli olduğunu tekrar hatırlattı bu film bana.

sadece sonlara doğru biraz gerildim. sonu beklediğim gibiydi ama yine de bu birazcık beğenmeme engel değil.

bir de göz bandı meselesi var. birinci bakış açısını göstermek istiyorlar tamam ama birazcık bile ışık alıyorsa ki normalde almaz, çok az da olsa görebiliyor demektir bu da onların da o virüse yakalanacağı anlamına gelir. bunu es geçtik diyelim.

filmde çok klişeler vardı:

en başta şişman ilk ölür klişesi.

sonra hamile klişesi. filmde 1 değil 2 hamile vardı. bana veya size klişe gelmeyebilir ama size 2014 yapım gone girl'den bir replik alıntısı yapayım: ''kendini öyle bir tanıt ki, kaybolduğunda arkandan ağlasınlar. ve amerikalılar hamile kadınlara bayılır.'' gerçi hamile olmaları filmin sonraki işleyişi için biraz gerekliydi ki ama bunu da es geçmek istemedim.

ve size asıl klişeyi patlatayım: eski bir amerikan askeri var filmde. hem de zenci. hem de ırak savaşı'nda savaşmış. hem de çok duyarlı, oradaki ırak halkı ona şükran olarak bir hediye sunmuş. vay canına. her amerikan filminde böyle saçma propagandalar görmek zorunda mıyız, vicdan mı rahatlıyorlar, yok bunlar direkt algı.

kısacası beklentilerimin çok altındaydı, vasattı. 4/10.