bugün

Vasat bir netflix filmi. Sevdiğim yönetmen Susanne Bier düşüşlere devam ediyor yine. Müthiş yaratıcı fikirler var ama hiç kullanmamışlar. Bir sürü olay oluyor ama beklenen gerilim bir türlü sağlanamıyor. Sandra Bullock gayet iyi oynamış. Ne olduğunu göremediğimiz bir şey tüm dünyaya yayılıyor, insanları delirtiyor ve medeniyetin sonu geliyor. hayatta kalmak için kör bir şekilde dolaşan insanların hikayesi. Bu güzel konunun hakkını verseler efsane bir şey çıkardı ortaya. Aynı yıl çıkan dandik A Quiet Place yerine bu filmi tercih ederim. Machine Gun Kelly Berbat bir rapçi ve oyuncusun siktir git.

https://www.imdb.com/title/tt2737304/?ref_=nv_sr_1
kitaptan uyarlanmış netflix yapımı akıllarda soru işareti bırakan bir film.

önsöz spoilerı
--spoiler--
bu entry charlie'nin anısına yazılmıştır.
--spoiler--

--spoiler--
öncelikle charlie'cim klişeye seni de kurban vermek beni fazlasıyla üzdü. gerçi gitmeyecem diye direttin de fakat bi gerilim filminin olmazsa olmazısın diye götürdüler; gözlüklüsün, kilolusun ve de siyahi. muhteşem üçlü ile seni uğurlarken kahramanlığını unutmayacağımızı sözlerime eklemek isterim. saygı ve rahmetle...

yaşlı amcanın sözü neden dinlenmez yahu adam gün görmüş yapmaa evladım diyor, bi adam için güvendiğiniz adamı niye kurban veriyorsunuz? yazıktır, günahtır.

şimdi bırakalım goygoyu da delilerin normal insanların görmesini istediği o şey de neydi? o şey insana zarar vermiyor fakat intihara sürüklüyor. peki, deliler gördükleri şey karşısında neden ölümü tercih etmiyor? gördükleri şey yanında olmasını istedikleri veya zihinlerindeki mükemmel yer algısı mı ki, yaşadıkları zorlu dünyaya tercih ediyorlar? o halde delilerin zihinlerinde yaşadığı yer, gördükleri şeyle aynı olduğu için mi onlar ölümü seçmedi?
--spoiler--

mavi ekran.
boş beleş bir film. ya görmeden kadın sefere çıktı amk bu nasıl mümkün olabilir? az daha yüzse meriçten edirneye çıkacaktı.
Böyle bir film yaptıysan 3-4 yerde sahne öyle bir yükselecek ki oturuşunu değiştireceksin.

Hep aynı seviyede romantik komedi gibi gerilim filmi mi olur?

Beklentilerimin çok altında kaldı...
Yukarıda filmi çok gereksiz gömmüşler maalesef. fakat ben kendi adıma söyleyebilirim ki bu yıl netflixte sıkılmadan izlediğim tek yapım bu oldu. tamam Çok yenilikçi bir film olduğu söylenemez benzer hikayeler de var belki ama anlatı gayet başarılı. Ha bunun yanında bütün olarak daha farklı olabilir miydi? evet. Ama tabii bu eleştiri sayılmaz. Bunun farkında olunsa keşke. Neyse bu muhabbete hiç girmeyeceğim şimdi...
Tüm bunların haricinde Sandra bullock’u ayrıca tebrik etmek lazım rolün hakkını çok iyi vermiş ve ayrıca sondaki körler okulu fikri biraz kafalarda soru işareti bıraksa da güzel.
konseptinin potansiyeli yer yer harcanmış gibi görünmekle ve gözler kapalı o kadar yıl nasıl idare edilebildiği biraz netameli kalmakla birlikte, genel olarak gerilim potansiyeli yüksek ve izlenebilirliği açısından başarılı bir gerilim-macera filmi.

--spoiler--
ne olduğu tanımlanamayan , ama bakanların aniden intihar etme eğilimine girdiği gizemli varlıklar dünyayı hızla sarınca insanlar kitlesel olarak intihar etmeye başlar. bu kargaşadan 5 yıl sonra bir kadın yanında iki çocukla bu zorlu dünyada bir nehir yolculuğu ile -gözleri kapalı şekilde- bir kurtulma ümidinin peşine düşer. bu arada da geri dönüşlerle 5 yıl önce olayların başlangıcında yaşanan hengame esnasında kadının bir grup insanla bir evde kısılı kalma ve orada diğerleriyle birlikte bir kurtuluş arama mücadelesine tanık oluruz.
--spoiler--

"korku filmlerinde ilk ölen adam" klişesinin tüm öğelerini birarada üzerinde toplayan (hem siyahi, hem gözlüklü, hem de şişko) charlie abimiz, john malkovich'in aksi, bencil ve şüpheci (ama sağ kalmayla ilgili riskler konusunda sık sık haklı çıkan) "asshole" tiplemesi , ilk sığınılan evin gönül adamı gay ev sahibi filmin artılarından. bu arada "hodor" abimiz küçük ama kritik bir rolle filmde yer almış.
erkek arkadasimin tavsiyesi uzerine bugun izledigim film.

Gerilim degil, korku degil, aksiyon hic degil. ancak bir dram olabilir. O da kotu olur.

Cok asiri guzel olabilecekken guzel bile olamamis bir film.
fragmanını izledim ve fragman bildiğimiz a quiet place çakmasıydı. filmi vaktim olunca izleyeceğim. izledikten sonra unutmazsam editlerim.

Edit: Bir Sinefil olarak eve gelir gelmez sonunda bugün filmi izledim ve yorumum şu ki fragmandan a quiet place, izlerken de buram buram the happening kokusu gelen film. Özgün olduğunu düşünmüyorum. Bildiğin kopya çekilmiş film. "The happening ve a quiet place karması bir film düşünelim ama ayıp olmasın ufaktan da kendimizden bir şey katalım, küçük değişiklikler yapalım" dense ancak bu kadar olabilirdi. izlemediyseniz bu iki filmi izledikten sonra demek istediğimi anlayacaksınız. Teşekkürler.
bence iyidi. baya geriyor adamı. üstelik sandra block gerçeği de var. izleyin derim.

ama şu göz bağlama akımını çözemedim. filmde zorunluluktan dolayı bu eylem yapılıyor. bu mal insanlar gözünü bağlayıp araba sürüyor ne gerek var böyle şeylere.
fragmandan a quiet place, izlerken de buram buram the happening kokusu gelen film. özgün olduğunu düşünmüyorum. bildiğin kopya çekilmiş film. "the happening ve a quiet place karması bir film düşünelim ama ayıp olmasın ufaktan da kendimizden bir şey katalım, küçük değişiklikler yapalım" dense ancak bu kadar olabilirdi. izlemediyseniz bu iki filmi izledikten sonra demek istediğimi anlayacaksınız. teşekkürler.

Bu arada tüm bunları geçersek film güzeldi, izlenir yani. Sonundaki mesaj için bile izlenir aslında. Ayrıca filmdeki çocuklar inanılmaz sevimli ya. Kocaman ışıl ışıl gözleri var.
Yarrak gibi bi film. insanlar bi esintinin, ne olduğu belirsiz bir enerjinin etkisinde kalıp kendilerini öldürüyorlar. Bu enerji o kadar boktan ve beceriksiz ki gözünü kaptanları, körleri ve akli dengesi olmayanları etkilemiyor. Ruhani bir etkisi yok yani. Ona rağmen kadının kulağına ölüme gel diye fısıldıyor, baştan sona kurgu ve hikaye hatası üst düzey boktan bir film.
Filmdeki yaratık veya o varlıkları filmde göstermemek ile son derece isabetli bir hamlede bulunmuş olan film.

Zira filmin çekimleri sırasında o yaratıklar da filmde olacakmış fakat sonradan yaratıkları hiç göstermeme kararı almışlar. internette kendilerini gördükten sonra iyi ki filmde görünmüyorlar diye seviniyor insan çünkü böyle ciddi bir yapıma öyle komik yaratıklar(?) çok saçma dururdu. *
keyifle izlediğim bir netflix filmi olmuştur. izledikten sonra biraz yorumlara göz gezdirme fırsatım oldu. büyük çoğunluk filmin esas değindiği şeyin "sosyal medya kullanımının yaygınlaşması" olduğu konusunda hemfikir durumda.

şimdi burada komple ne var ne yok yazmak istemiyorum fakat şu eleştiri yazısını iliştirebilirim. Boş bir vaktinizde okumaya değer bulursanız okursunuz.
https://paleofuture.gizmo...-about-this-po-1831318490

bana çok mantıksız görünmedi.

bir yerde de bu filme ilgili esas meydan okumanın filmi izlememek olduğunu okumuştum. haklılık payı var.
son moda overrated film.
çokta derin anlamlar aramadığım çerezlik bir film.
Daha önce izlediğim the happening filmi ile neredeyse bire bir konusu olan bir film. Olayda insanların birbirine karşı bir tehlikesi söz konusu değil. Lakin anlatılmak istenen kötülüğün herşeyi ele geçireceği ve böylece kötülük sonunda yalnız kalınca kendini bitirecektir. Sonunda herşey temizlenmiş olacak.
Olayda herkesin kendi korkusunun zaaf oluşturmak yerine zaaflarının bir korku oluşturdu gerçeği hakim. Kısacası olayda maddesel bir şey beklemek gereksiz. Çünkü hiç bir korku fiziksel değildir sinirsel veya nöronal dir.
Filminin kitap uyarlaması olduğunu duyunca filmi izlemeden kitabını okuyayım dedim ve okuyup bitirdim. Güzel kitap, sürükleyici, anlatımı da güzel.

az önce filmin fragmanını izledim ama fragmanda bile bir çok sahnenin kitapta olmadığını gördüm, bugün izlemeyi düşünüyorum. izleyince film hakkında da yorum yaparım ama kitap güzel, okunabilir. Stephen king romanlarına benziyor.

Ekleme: Filmi de izledim. Açıkçası kitap ile film birbirinden çok uzak. Kitapta olan bir çok şey filmde yok, filmde olan bir çok şey de kitapta yok fakat ana tema aynı, sadece olaylar farklı.

Kitap mı film mi diye bir kıyaslama yapacak olsak kitap daha iyi.
Büyük bir ahlaki sorusu (kendi çocuğunu mu başkasının çocuğunu mu feda edersin) ama tekdüze ve sürprizsiz bir son perdesi olan maliyet/seyir zevki oranı açısından gayet verimli bir netflix uyarlaması.
Beklentiyi yükseltmeden izlendiğinde keyif veren bir film.
filmle ilgili o kadar çok zıt yorum var ki. süperdi, harikaydı, muhteşemdi diyenler olduğu gibi, berbattı, bomboktu, overrated diyenler de var.
ya sizler hasta mısınız ? yoksa troll mü ? bir film ya iyidir ya kötü. bu kadar zıt yorum olmaz. örneğin geçen izlediğim green book filmi. harikaydı. herkes de harika, süper yazmış. veya split filmi. çok iyiydi. çoğunluk çok iyi yazmış.

lakin bu bird box a bakıyorum berbat diyenler kadar çok güzel diyenler var. bu nasıl iş ben anlamadım. uzun yıllar film izlemiş, filmden anlayan yazarlar şu film izlenilebilir bir film mi yeşillendirsin lütfen.
Kafes adli kitaptan uyarlanan film. Korkmak, gerilmek istiyorsaniz gidin kitabını okuyun. Filmi kitabın yaninda sıkıcı.
Süper film. Ama kötü de olabilir tabi. Izlemedim gerçi.
film konusu itibariyle ilk yarım saatlik kısımda oldukça ilgi çekici gelmişti. sonraları sıradanlaşmaya başladı ve belli bir mantıktan çıktı. ondan sanırım bağladıkları sonuç bana yeterli gelmedi.
o kadar da beğendiğim bir film değildi. daha iyilerini de izledim diyebilirim.
kitabı okunmadan filmi izlenmemeli. göz bağı dışında kitapla alakası, hiçbir benzerliği olmayan film yapmışlar. netflix, sen en güzel kitapların katilisin.
gerçi kitaptaki gerilimi, bilinmezliği, okuyucunun hayal gücüne bırakılan detayları film veremez ama kitaptan bağımsız düşünülünce nehir ve orman sahnelerinin aksiyonu güzel idi. peki sırf 2 saatlik filmin 10 dklık kısmını oluşturan bu sahneleri güzel buldum diye filmi beğenir miyim? asla!
kitabı okumadan izleyenlerin daha çok hoşuna giden film. josh malerman kitaplarındaki belirsizliği bilen bilir. çok etkileyici, merak uyandırıcı başlar, o merak sana bir çırpıda kitabı okutturur, kitap bittiğinde mal gibi kalırsın. çünkü sonuç yoktur. kitap bildiğin havada kalır, bu kadar olay neden yaşandı diye sebep ararsın, sanırsın ki bu bir kitap serisi ve devamı çıkacak. o derece boşlukta bırakır insanı.