kitaptan uyarlama bir film. konusu farklıydı ama işleyiş de en az konu kadar önemli olduğunu tekrar hatırlattı bu film bana.
sadece sonlara doğru biraz gerildim. sonu beklediğim gibiydi ama sonunu beğendim.
göz bandı meselesi var. birinci bakış açısını göstermek istiyorlar tamam ama birazcık bile ışık alıyorsa ki normalde almaz, çok az da olsa görebiliyor demektir bu da onların da o virüse yakalanacağı anlamına gelir. bunu es geçtik diyelim.
filmde çok klişeler vardı:
en başta şişman ilk ölür klişesi.
sonra hamile klişesi. filmde 1 değil 2 hamile vardı. bana veya size klişe gelmeyebilir ama size 2014 yapım gone girl'den bir replik alıntısı yapayım: ''kendini öyle bir tanıt ki, kaybolduğunda arkandan ağlasınlar. ve amerikalılar hamile kadınlara bayılır.'' gerçi hamile olmaları filmin sonraki işleyişi için biraz gerekliydi ki ama bunu da es geçmek istemedim.
ve size asıl klişeyi patlatayım: eski bir amerikan askeri var filmde. hem de zenci. hem de ırak savaşı'nda savaşmış. hem de çok duyarlı, oradaki ırak halkı ona şükran olarak bir hediye sunmuş. vay canına.