bugün

ben bu yazıyı öylesine yazdım

Tepenin üstünde üç kişiyiz, bir ben, bir çam ağacı, bir de eski bir bisiklet...

Bisiklet mi yoksa motorsiklet mi o? Kimbilir, kimin umurunda? iki tekeri var ya, altından asfalt, üstünden rüzgar akıp geçiyor ya, yetmez mi? Tepeyi saymalı mıyım acaba bir dördüncü kişi olarak, sessiz ama her daim orada? Peki ya tepe beni adamdan sayıyor mu? Ya çam ağacı, o farkında mı gölgesinde yattığımın?

Uranyum 235 atomu ne dengesiz, ne terbiyesiz bir atommuş öyle, "höt" desen patlayası geliyor ortalığı tarumar edercesine! Halbuki Uranyum 238 öyle mi ya, ne kadar efendi, ne kadar kendi halinde bir izotop, taa ki mermi olup kafamı gözümü patlatana dek!

U-235 sayıca daha ufak, nasıl oluyor da U-238 ondan daha fakir sayılıyor? En dış elektron kabuğundaki fazladan üç işgüzar elektronun işi bu dengeli olma hali, en dış yörüngeyi kırmak ne kadar zorsa o kadar fakir sayılıyor dinine yandığımın izotopu! Niye fakir demişler ki peki, sırf senin canın istediğinde patlayıp kundaktaki bebeyi buharlaştırmayı reddettiği için mi tabiatı gereği? Uranyum kendi halinde, terbiyesiz olan insanoğlu sanki!

Tepenin üstünde üç kişiyiz, tepeyi de hesaba katarsan dört!

Ama tepe beni hesaba katıyor mu, bak onu hiç bilemiyorum. Hem dur bakalım, bu tepenin ciddi ciddi bir tepe olduğu ne malum? Belki bir kral mezarıdır insan elinden çıkma, olamaz mı? Belki ben nefes alıyorum da, aşağıdan bir kralın mumyalanmış cesedi gıcık kapıyor bana, ona inat nefes aldığımı zannedip? "Sen elbette geleceksin bu tarafa, terbiyesiz eşşek seni!" diye gıcırdatıyor belki de dişlerini kral efendi sandukasının içinden bana şimdi...

etrafında türlü altın yığılı, en sevdiği hizmetçileriyle birlikte gömülü benim şu "Altı üstü bir tepe yahu!" deyip geçtiğim toprak yığını altında. Ama umurumda mı benim? Kralını tanımam, bak orası bambaşka bir konu!

Tepenin üstünde üç kişiyiz, tabii çam ağacı kişilik bölünmesi geçiriyorsa bilemem, psikolog muyum ben yahu? Sermişim postumu çimene, tatlı tatlı pipomu tüttürüyorum melteme karşı, dünya yansa derdim değil!

Ne çok oldu ayakkabılarımı çıkarıp çimleri ayaklarımın altında hissetmeyeli!

Ne çok oldu daha başka pek çok şeyi yapmayalı!

En son ne zaman pamuk şekeri yedim mesela? Çocukken pamuk şekerini pamuktan yapılıyor sanmazdım ben, benim kafamın basmadığı toz şekerin nasıl olupta o dönen zamazingonun içinden tel tel püskürüp tahta çubuğa yapıştırdığıydı kendini. Büyüyünce öğrendim ki ısının marifetiymiş şekeri çekip uzatan ayrıca tabii bir de merkezkaç kuvveti!

Ama benim hafızamda merkezkaç kuvveti babamın elimden sevgiyle tutan kocaman eli kadar yer kaplamaz, ne de öbür elimdeki pamuk şekerinin çubuğundan parmağıma giren kör olasıca kıymık kadar! Hoplaya zıplaya giderken neşeyle bir elimde babamın eli, bir elimde pamuk şekeri, nasıl da canımı sıkıvermişti o koca kıymık? amına kodumun çocuğu, insan düzgün bir parça tahta kullanır bari!

Tepenin üstünde üç kişiyiz, tepeyi de sayarsan dört! Kralı boşver tepenin altında yatan, zaten adam olsa altınla gümüşle gömdürmezdi kendini! Sen hem milletin canına oku yıllar yılı "Hehehöööyyyy, kralım ulan ben!" diye, hem de giderayak bir ton masraf çıkar, olacak iş mi? Tam da halk "Ohhhh, zıbardı eşek yavrusu!" diye sevinirken...

bırakın canım, bırakın sözünü etmeyin bana şu herifin! Kapatalım bilahare bu bahsi, diyelim ki üç kişiyiz tepenin üstünde, ucunda ölüm yok ya?

Aslında var ucunda ölüm, her şeyin ucunda ölüm var, ucundan kıyısından. Sen daha bana sor "Hayatın anlamı ne ola ki?" diye deli danalar gibi, sen bulana kadar atı alan Styx Nehri'ni geçti!

Sakın kral bu yüzden doldurmuş olmasın altını gümüşü mezara, hani olur ya, orada bir Styx varsa, üzerinde de bir kör kayıkçı, ve şans bu ya hani, kayıkçı tutup bir altın sikke isterse! Olur mu olur! Demiştir herhalde kral ölüm aklına geldikçe, kefen parası yok tabii o zamanlar, çünkü kefen yok, balmumu var, eh kral nasıl ayrılsın sandık sandık altınlarından? Aman be adam, kralın derdi beni mi gerdi? Varsın dert anlatsın şimdi kör kayıkçıya!

A+B=C, bu kadar basit! A'ya 1 dersek, B de 2 olsa terbiyesini takınıp, C tabii ki 3 olacak, hayvanlığın lüzumu yok efendiler!

Velhasılı kelam, tepenin üstünde üç kişiyiz, çünkü kral kalkıp iki kadeh atmaya gelemedi...