bugün

masumiyet müzesi

adeta baş döndürücüdür, zira klişeler, tarih, hayat ve değişmeyen duygular çok güzel harmanlanmıştır. Kitabın ağzından anlatıldığı Kemal bey adeta bir rating kaygısı içine düşmüş bir televizyon kanalı gibi kitabı okutturabilmek için önce cinsel ayrıntıları maksimum hazzı verecek şekilde anlatıyor ve ardından bunu rating kaygısıyla yaptığını ekleyip okuyucuyu yarıyor. Tamamen bir yeşilçam havasında geçen kitapta aslında bugün geriye dönüp baktığımızda o karnımıza kramplar sokan triplerin, kaçamakların, sekssiz aşkların, "masumiyet"in toplumun en elit kesmi için dahi ne kadar gerçek olduğunu gözümüze sokuluyor. ancak bunu yaparken o mutsuz gözüken suratı, alışkanlıkları ve hayatına rağmen Kemal bey bize tamamen mutlu olduğunu ve mutlu yaşadığını söyleyerek bizi ters köşeye yatırıyor. Yani Kemal Bey hayatın hep akıcılığından zevk almış olan bizlere(iyi bir eğitim, iyi bir eş, iyi çocuklar, bol para vs.) anların ne kadar büyük kıymet taşıdığını ve tüm bu akışın içinde, uğruna belki de kitaplar yayınlanabilecek anların üzerine durulup düşünüldüğü zaman insana mutluluk için ne kadar da güçlü bir referans oluverdiklerini gösteriyor. Türkiye'deki o saçma, çarpık ve ahlaksız ahlak anlayışını manyaklaşmış bireylerle gözümüzün içine sokan bu kitap (ki bu bireyler hala etrafımdalar ve binlerceler) bu manyaklığın içinde huşu ve mutluluk içinde yaşanabildiğini gösteriyor.

Kemal Bey adeta umudunu ufak ufak kazarak çıkartan evrimleşip gelişmiş bir Meursault'tur.