üniversite mezunu olmanın bir sike yaramaması

Üniversite hiçkimseye hiçbir şey vadetmez.
Yani hiçkimse kalkıp da, "okursanız şöyle iş sahibi olursunuz yok efendim böyle bir hayat yaşarsınız" falan demez.
Üniversite meslek edindirme birimi değildir, böyle bir misyonu yoktur. Tarihte de Eski Yunan'dan bu yana hiçbir zaman böyle bir görev üstlenmemiştir.
Haliyle ortada vadedilmiş bir akıbet ya da sözü verilmiş bir iş güç, yaşam biçimi, statü yoksa kimsenin kalkıp bir şey demeye de Hakkı yoktur. Bu kadar basit. Dolayısıyla, üniversite, iş bulucu ya da sosyal statü arttırıcı bir kurum değildir. Üniversite kavramında tanımlanmış böyle bir misyon yoktur.

Üniversitedeki bölümünüzden, mezuniyet sonrası için herhangi bir iş ya da hizmet, ayrıcalık ya da referans beklerseniz çok büyük bir hatanın içine düşersiniz.

Üniversite insana hiçbir şey vermez. Hiçbir şey vadetmez.
Üniversite insana, dilediği herşeyi istediği gibi yapıp deneyimleyebileceği, kendi içinde serbestliği ve imkanları olan özel bir Zaman dilimi sunar. işte önemli olan şey, öğrencinin, 2 ya da 4 yıllık olsun bu süreci kendi gelişimi ve öğrencilikten bireyliğe geçişi bakımından iyi değerlendirebilmesidir.

Mesela lisansta hayallerim vardı ama üniversiteden bu bağlamda hiçbir beklentim yoktu.
Bir yıl ingilizce hazırlık okudum, sonra Sayısız işsiz mezunun bulunduğu bir edebiyat fakültesi bölümünde Dört yıl lisans okudum bir de okulu uzatınca lisans etti sana 6 yıl.
Hep KYK'da kaldım. Her yıl yaz döneminde garsonluk yaptım.
Yüksek lisansta hala garsonluk yapıyordum çok zor şartlar altında, günde ortalama 12 saat çalışıyordum.
Sonra gittim DeFacto da çalışmaya başladım. Üçüncü yılın sonuna doğru tezimi bitirip artık memlekete dönecektim. Çünkü kadro falan yoktu. Başvurduğum yerler de olmuyordu. Eve dönüp garsonluk olsun, mağazacılık olsun bir şeyler yaparım diyordum. Ama Bazı gelişmeler oldu istediğim gibi bir iş sahibi oldum çok şükür. Ama olamaya da bilirdim.
Bu gerçekten düşük bir orandı. Ama olamasaydım da şu an güzel bir işte çalışmak için yırtınıyor, kendimi geliştiriyor olurdum. Çünkü lisan ve yüksek lisans sürecinde 8-9 yıl boyunca üniversitede ücretsiz verilen ve alanımla hiç ama hiç alakası olmayan dünya kadar kursa gittim ama sertifika için değil öğrenmek için. Gece gündüz emek verdim, dilimi geliştirdim, hemen hemen tüm tasarım yazılımlarını ileri düzey kullanabilir hale geldim. Bir sosyal bilimci olarak kalkıp bir dönem boyunca programlama kursuna gittin, veri tabanı, web tasarım, animasyon kursuna gittim. Boş vakitlerimi kütüphanede alakasız alanlarda okuma yapıp kendimi geliştirmek için harcadım. sadece kendi alanıma yönelip körelmek yerine böylede her alan ve saha üzerinde genel kültür ve donanım sahibi oldum, özel sektörde sayısız yerde çalışarak işten ve işsizlikten korkmamayı inanarak sabır ve özgüvenle hiç gocunmadan çalışabilmeyi öğrendim. Yüksek lisans yaparken kendi alanımla hiç alakası olmayan, yarısı bizzat olmak üzere tam 54 yere başvuru yaptım, günlüklerimde yazar hala. Hiçbiri beni almadı mesela. Çoğu ben yüksek lisans yapan birini böyle bir işte çalıştıramam kusura bakmayın bu size göre değil dediler. Cv me bakıp hep geri çevirdiler. Sonra bir arkadaşım vasıtasıyla mağazada iş buldum. Yüksek lisans yaparken lisans öğrencileri de bize hocam diye hitap ederlerdi. Ben o okulun pırıl pırıl koridorlarımdan çıkıp mağazaya geçerdim ve DeFacto nun turuncu çikin tişörtünü giyip onlarca insan içinde yerleri silerdim, depoya koli taşırdım, kasada işlem alırdım. ilk Zamanlar utanırdım mesela bunları yaparken ama sonra keyif almaya başladım, kaç kez ayın elemanı seçildim çünkü alanla ilgili araştırma da yapıyordum sürekli. çalıştığım her yerde ardımda güzel bir referans bırakmaya çalıştım.

Hasılı kelam, üniversiteden iş ummayın, kendinizi umun. Statü beklemeyin, Kendinizi bekleyin. Öğrenciliktin bir birey olmaya giden yolda emek verin donanım sağlayın. Yalnızca kendi alanınıza gömülürseniz yarın kendi alanınızda bile iş bulsanız kaybedenlerden olursunuz çünkü dört yıl boyunca tek bir bölümde tek bir konu grubuna yoğunlaşmak insanı hayatım diğer alanlarından sonsuza kadar koparır ve hayatla olan bağlantınız her geçen gün biraz daha azalır. Kendi işinizi çok iyi yapsanız bile, Genel kültürü olmayan, donanımsız ve hayat bakımından çelimsiz; özgüveni eksik güçsüz ve yalnız bireyler haline gelirsiniz. Hiçkimse üniversite okumak zorunda değildir arkadaşlar. Okuyanlar de kendileri bakımından Hakkını vermezlerse ancak dört yıl dolanıp gelmiş olurlar. Ve üniversite süreci hayatınızda yalnızca bir kez olur. Bir daha kendinizi geliştirmek için böyle imkanlar veren bir zaman dilimi bulamazsınız.