en olmadık an da, en beklenmiyen zaman da bundan sonra mumkun degil "sutten agzım yandı yogurdu ufleyerek yiyorum artık" nidaları attıgınızda, biri cıkar sana soyleyecek cumleleri, inancla ve sevgiyle bakan gozleri vardır belki de siz boyle gormek istediginiz icin oyledir arada ki farkı anlamak icin zaman gerekir, en kotu gununuzde yanınızda olabilecek, sevincinizi paylasacagınız, ucurumun kenarında atlamak uzereyken ensenizden kavrayıp son dakika da sizi kurtaracagına inandıgınız , huzuru ve ictenligi yasayabileceginiz, en karamsar anınızda , en kotu ruyanın sonunda gunes gibi hayatınızda oldugu gercegi ile dunyayı belki de daha yasanır kılan kahraman, ne zaman ki uyanırsınız aslında bu sadece sizin kurdugunuz hayalden ibaret, guvenmenin ne kadar anlamsız oldugunu sorgulamaya baslarsınız "ben mi sucluyum acaba beklentilerim mi fazla tasıyamayacagından agır bir misyon mu yukledim yoksa karsıdaki mi korkak" diye anlarsın ki guven denen olgu senin dusundugunve sana ogretilen kadar siyah ve beyaz gibi net ve kesin degilmis grinin tum tonlarını barındırırmıs, kendine bile cevabı soylemeye korktugun "guven var mıdır ya da gercekten guvenebilecek kadar dogru biri var mıdır?" sorusu ve kendine kızmakla basbasa kalırsın..
(bkz: aldanmak)