bugün

sözlük yazarlarının rüyaları

kalabalık bir insan grubu ile beraber çok yüksek bir binanın, bir gökdelenin merdivenlerinden üst katlara doğru ilerliyorduk. bir süre sonra yanımda tanıdığım kişilerin de olduğunu farkettim. ben ve tanıdıklarım bir katta durup ayrı bir odaya girdik. oldukça yukarıda bulunuyordu bu oda. bir iki bir şey konuştuktan sonra, odada bulunan, aynı yatağa, hep beraber uzandık. ben en dışta, camın hemen yanında yatıyordum.

dışarıdan farklı bir gürültü ile beraber uçak sesi duyduk. hepimiz telaşlı bir şekilde cama yöneldik. düşmekte olan bir uçak vardı. uçağın sol kanadından dumanlar çıkıyordu. saat yönünün tersinde daireler çizerek sürekli irtifa kaybetmekteydi.

herkes uçağın düşmemesi, düşerse de şehirden uzak bir yere düşmesi için dua ediyordu. uçak daireler çizerek bir binanın etrafından dolaşarak irtifa kaybını sürdürüyordu. tam çakılacaktı ki form değiştirdi. bir anda devasa bir uzay mekiğine dönüştü. sağından solundan neredeyse gökdelenlerin yarısı kadar farklı uzuvlar çıkıyor, bunları toprağa bir çivi gibi çakıp kendisini toprağa sabitliyordu. meydanın yanına, bir başka gökdelenin hemen dibine yerleşti.

meydan dediğim yer kum toprak karışımı bir zemine sahipti. burada sadece evcil hayvanlar bulunuyordu. kimisi kafeste kimisi kutusunda. iki papağan, bir hamster, bir sincap, bir de tavşan vardı.

uzay gemisi indikten sonra, büyük bir gürültüyle devasa boyutlarda, transparan ama mor renkli, daire şeklinde manyetik alanlar oluşmaya başladı. manyetik alanlar sadece insanları dışarıya doğru kusuyordu. diğer her şey hiçbir şey olmamış gibi yerlerinde sabitti.

manyetik alanlar beni iki kere dışarı itti. ikinci itişinde durabildiğim yerde, içi gözüken bir portal açıldı. içeride uzunca bir tünel gözüküyordu. ve tek gidebileceğim yön orasıydı. bu tünelin zemini siyah, geri kalan dairesel kısım ise ara sıra renk değiştirmekteydi. portaldan içeri girer girmez bir tavşan belirdi. ilerde siyah zemin üzerinde adeta parlıyordu. onu kovalamamı istiyordu. Tek yönüm de orası olduğu için o tarafa doğru koşmaya başladım.

sürekli koşuyor, tavşanı kovalıyordum. ara ara yorulup dinleniyor, bu sırada tavşanda beni bekliyordu. ancak bir süre koştuktan sonra tünel bitiyordu. tünel sanki yukarıdan bıçakla kesilmiş ve ikiye bölünmüş gibiydi. karşıda tünelin devamı vardı ancak arada boşluk bulunuyordu. geçebilmek için atlamalıydım. uca geldiğimde durmak zorunda kaldığım için tavşan bir an gözden kayboldu. ancak kovalayamadığımı anlayacak ki geri gelip beni bekledi. aslında kovalıyorum demek pek doğru değil. onu takip etmemi istiyordu. her neyse, atlayarak karşıya başarılı bir şekilde geçtim. ve peşinden koşmaya devam ettim. yolun sonu gözükmüştü. bembeyaz bir ışık vuruyordu. oraya doğru koşmaya devam ettim ve bir anda kendimi meydanda buldum. yolu bitirdim mi o arada ne oldu muallak. her şey an içinde oldu.

meydana düştüğümde, uzaydan gelen araç hala yerindeydi ancak manyetik alan ve tünel kaybolmuştu. meydan da eski halindeydi. araç yerindeydi ancak Manyetik alanlar, tünel ve tavşan kaybolmuştu. meydandaki tavşan yerindeydi ama. yanına gittiğimde tatlı tatlı havuç yiyordu kerata. hatta bütün hayvanlar yerindeydi ve havuç yiyordu.

sonrasında nasıl uyandım bilmiyorum. zaten hep bir boşluk oluyor.

çok fantastik bir rüya olduğunun farkındayım. uyanır uyanmaz yazdığım için çoğu detay aklımda hala. bol imge barındıran film tadında bir rüya görmüşüm. daha hatırlayamadığım neler vardır kim bilir.

eh bunu zaten okuyan olmaz. yine de yazmak istedim. bu da böyle bir rüyamdır.