bugün

(bkz: Rüyalanmak)
hayırdır inş. birader ile beraber bi düğüne dalıp kavga ediyorduk.
15 temmuz gecesi muhammed mursi'nin hapisten kaçtığını gördüm rüyamda. cidden bi anlamı olmalı ama ben çözemedim.
Rüyamda "Karıya" Gittim

Sürekli içimden ben n'apıyorum?, diye düşünüyorum ama bir taraftan da yürümeye devam ediyorum oraya doğru. Çok afedersiniz kerhane de Kordon civarında antik bir mekan. içeri girdim sağda solda moda fuarından fırlamış hatunlar var. Ancak hiçbirinin gözleri hoşuma gitmiyordu. Ben de hızlı hızlı ilerliyordum.

Daha sonra birinin gözleri ve gülüşü çok hoşuma gitti, durup hemen elini tuttum (evet para karşılığında seks hizmeti mi satın alıcam yoksa sevgili mi arıyorum belli değil).

Yukarı odaya çıktık, içeri girince kız bir anda kara kuru bir çingeneye dönüştü. Ardından sarışın bir herif girdi içeri. Bir şeyler söylüyor anlıyorum ama duymuyorum. Vedalaşmak mı istiyormuş ne, öpeyim diyor kız birkaç neden sunuyor olmayacağı ile ilgili ama ne kadar saçmadır ki herif o zaman uzan iki dakika diyor kız uzanmaya yelteniyor.

Derken ben araya giriyorum böyle olmaz ama falan diye, ver paramı ver diyorum - 100 lira vermişim o an anlıyorum- surat yapıyor kız. Öğrenciyim diyorum aynı zamanda çalışıyorum, ben o para için 1, 2, 3 yok 5 gün çalışıyorum diyorum.* E ben de çalışıyorum diyor.*
Sonra polisler görüyorum ortamda ama baskın değil ben paramı bir şekilde almışım oradan çıkıcam alt katta bi tanıdık görüyorum, kızın biri. Açık büfeden yemek alıyor kendine. Diyorum bu napıyor bilmiyor mu buranın nasıl bir yer olduğunu. Onu mekandan çıkarmak için yanına gidiyorum, ve uyanıyorum
o kadar uzun ve güzel bi rüya gördüm ki hala düşündükçe kaafam karışıyo gözlerim doluyo. çok anlatmak istemiyorum ama atatürkle tanıştım. ona dokundum. yavaş yavaş kalbim dururken gururlanıp asker selamı verdim. ona bana gururlu bi şekilde bakıyodu. bi insanın böyle mutlu öldüğünü görmesi beni çok derinden etkliedi. hala etkisindeyim.
rte yi gördüm bugün yeminle.
Bu aralar dünya savaşında olduğumu görüyorum. Belkide 3. dünya savaşı yaklasıyor. Buna işaret olabilir.
Yaklaşık yarım saat önce uykudan uyanmama sebep olan korkulu karışık bir rüya anlatmak ne kadar doğru bilmiyorum ama yine de anlatacağım.

Rüyamda dayı oğluyla nehir gibi bir yerde yüzüyoruz. Biz yüzerken bir anda önümüze yapısı bozulmamış mezar taşları suyun üzerinde yüzer halde karşımıza çıkıyor. Dayı oğlu bu duruma şaşırıyor. Bende diyorum ki, bu mezarların içi boş o yüzden suyun üzerinde yüzebiliyorlar. içinde ceset falan yok cesetleri mezarlıkta bunlar sadece onlara ait mezar taşları korkma diyorum. Sonra bir mezar çıkıyor suyun üzerinde karşımıza. Ben o mezarı dedemin mezarına benzetiyorum. Dayı oğlu şu mezar dedemin mezarına çok benziyor o olmasın sakın diyorum. Dayı oğlu hemen mezarın suyun altında kalan kısmını kontrol etmek için nehire dalıyor. Dalıyor dalmasınada dayı oğlu bir türlü çıkmıyor suyun altından. Sonra uzun saçlı iri yarı bir adam dayı oğlunu Baygın vaziyette nehirden boğulmaktan kurtarıyor. Dayı oğluna kendinden geçmiş halde iken soruyorum. Ne gördün kimi gördün mezarın altında diyorum. Korkudan sadece o dedem değildi diyebiliyor. Ya kimdi o zaman diyorum. Akrabalardan birisi ama söyleyemem diyor. Neyse biz dayı oğlunu yarı baygın vaziyette büyük bir evin önüne kadar taşıyoruz. Rüyada ki o evi tanımıyorum ama bize aitmiş. Biz dayı oğlunu ayıltmaya çalışırken bi anda dayı oğlunun mezarın altında gördüğü kişi karşımıza çıkıyor. bu bir çocuk ama ölü bir çocuk. Göz bebekleri olabildiğince genişlemiş yaşayan bir ölü. Çocuğu yere yatırıp elini yüzünü kontrol ediyorum. Daha önce Bizden ölen kimselere benzetemiyorum. Dayı oğlu ben tanıyorum ama söylemek istemiyorum diyor. Ölü çocuk bizim aramıza karışmak ailenin içinde yer almak istiyor. çocuk dengesiz hareketler sergiledikçe korkum iki katına çıkıyor. En sonunda mezardan çıkıp gelen bu çocuğu eve alma kararı alıyorum. Sonra mezarlarından çıkıp bizim evin kapısına doğru ilerleyen birkaç çocuğu daha içeriye alıyorum. Sonra tanımadığım ölü insanlar eve girmek istiyor, tanımadığım için ve korkudan kapıyı yüzlerine kapatıyorum. Böyle beş on dakika kapıyı kapalı tutuyorum. Sonra kapının ardından polisler sesleniyor. Kapıyı açın lütfen biz polis diye. Polis oldukları için Kaygılanmadan onlara kapıyı açıyorum. Beş veya altı siyah üniformalı polisler gayet sakin şekilde. Bana soruyorlar, bu yakınlarda ölü insanlarla karşılaştınız mı veya evinize aldınız mı diye. Ben de polislere olan güvenimden dolayı ve yardımcı olabilirler amacıyla, evet üç dört kişiyi aldım evime diyorum. Zaten bu yaşayan ölü insanların evde bulunmasından bir hayli korku ve endişe içerisine girmiştim. Rüyamda, Polislerin eline teslim etmek en mantıklısı olur diye düşündüm. Yaşayan ölüler, Polislerin kendilerini yakalayacağını anladıklarında hepsi kapıdan kaçarak kurtuluyorlar. Bende o an istemsizce kaçma ihtiyacı duyuyorum ve oradan uzaklaşıyorum. Sonra kendimi açık alanda bir apartman girişinde buluyorum. Karşıdan rüyada Akp li olarak tanıtılan takım elbiseli bazı insanlar koltuk altlarına kıstırdıkları büyükçe bir zarfla bana doğru geliyorlar. içlerinden bir tanesine soruyorum. O koltuk altlarınızdaki zarflar nedir diye. Onlarda, bunlar bizim kendi mezarımıza giderek kendimizi çektiğimiz fotoğraflar diyor. Sana da zarf getirecektik Ama senin mezarını bir türlü bulamadık. Bende içimden derin bir oh çektikten sonra o adam tekrar geri dönüp, şaka yaptım şaka senin zarfı evine gönderdik diyor. Bi an içimden çektikleri fotoğrafın nasıl göründüğünü sormak geliyor ama sonra vazgeçiyorum. Sonra kendimi bi an havaalanı gibi bi yerde buluyorum. Yine akp li insanlar ama bunlar milletvekiliymiş. Kendi aralarında konuşuyorlar ve duydunuz mu ne olmuş diyor içlerinden bir tanesi, bir gurup kadın devlet bahçelinin bir toplantısını sabote etmiş Ve Bahçeli'yi salondan atmışlar diye gülerek anlatıyordu. içerisine siyasetinde karıştığı bu korkulu rüya son buluyor. Ve Yataktan ürpererek uyanıyorum.
Kafayı koydum masaya uyuklamışım sonra böyle merdivenden düşüyordum bir irkildim sandalyeden düşecektim.
Pek sıkıntılı olmayan rüyalardır.
(bkz: bu gece de kamyon devirmedik)
Pek sıkıntılı olmayan rüyalardır.
(bkz: bu gece de kamyon devirmedik)
rüya görmeye vakti dahi olmayan fedakâr insanlar var şu dünyada.
on yaş gençleşmiş gibiyim; o eski delişmen zamanlara dönüş... dersaadet'in unutulmuş sokaklarında fink atarken mütemadiyen not tutuyorum. sanki bir film çekmek dış için mekan seçiyorum. o eski ahşap konaklardan birinin cumbasından orta yaşlı bir adamın teki bana sesleniyor. "oğlum, bak buraya. halil ben, seni bekliyordum. gel yukarıya hadi!" hangi cesaretle eve giriyorum, bu nasıl bir merak bilmiyorum. lakin eski zamanlarımı hatırladıkça farkına varıyorum; evvelde de ben bunu hep yapıyordum... büyük ve ihtişamlı kapıyı hafifçe ittirerek açıyorum; içerideyim. gıcırdayan merdivenlerden yukarı çıkıyorum. bey amca uzun uzun anlatıyor. yazarmış ve yıllar boyunca sanki beni beklermişçesine hiç durmuyor. yeni kitabı hakkında benden fikir istiyor. yazarlık beni aşar, ahkam kesmek haddime düşmez diyerek kibarca reddediyorum. tavrım karşısındaki hayal kırıklığını belli etmemeye çalışmasına rağmen üzüldüğünün farkına varıyorum. elime bir kağıt tutuşturuyor ve üzerinde yazan adrese gitmemi söylüyor. "ben sana yardımcı olamadım ama orada seni bekleyen adam aradığın her neyse onu sana verecek..." uzun uzun sarıldıktan sonra vedalaşıyoruz. birkaç saat yürüdükten sonra kuledibi'nde yer alan adresteki eve gidiyorum. kapıyı uzun boylu, zayıf, sıcacık gülümseyişiyle sevimli bir abi açıyor. kısacık saçları ve gözlüğünden ötürü ilk başta çıkaramasam da sonrasında hemen hatırlayıveriyorum; peter lindgren bu! saatlerce sohbet ettikten sonra evin bodrumuna iniyoruz. rock/metal müzik dünyasından kopup kendisini mühendisliğe ve ailesine adamak uğruna gruptan ayrıldığından beri ilgilenmediği eski ekipmanlarını gösteriyor bana. envai çeşit gitar, amfi ve pedallarla dolu koca bir oda! "hepsi senin, artık benim işime yaramıyor biliyorsun..." heves ettiği oyuncaklara kavuşmuş çocuklar gibi mutluyum yanında. ne var ne yok her şeyi toparlayıp bir kamyonete yüklüyorum. yavaş yavaş gün batmaya başlıyor ve gitmek vakti yaklaşıyor. tam da kapıda onunla vedalaşmaya hazırlanırken mikael akerfeldt geliyor. Kaşlarını çatmış ve asabiyet fışkırıyor her hareketinden. peter ile yakın olmamı hazmedemeyip küfürler savuruyor ve bize saldırmaya başlıyor. "hani en çok beni seviyordun, hani en kral adam bendim? grubun beyni benim ulan, onu sevemezsin! bu gitarları sana yar etmem..." diyerek üzerime gelirken, peter önüme geçip beni koruyor. tekme tokat dalmaya başlıyorlar birbirlerine. peter'ın "sen kaç ben onun icabına bakarım!" sözü ile uzaklaşıyorum oradan. bu kamyonet ne zaman geldi, kendi kendine nasıl gidiyor, bu adamların burada ne işi var, aynı dili nasıl konuşuyoruz sorularıyla cebelleşirken bir anda galata köprüsünden aşağı uçuyorum... uyanıyorum; kulaklarımda geceden beri açık olan mp3 çalardan gelen patterns in the ivy 2 çalıyor...

without you i cannot confide in anything the hope is pale designed in light of dreams you bring
summer's gone, the day is done soon comes the night
biding time, leaving the line and out of sight
Bugun gordugumdur.

Gelinlige benzer bisey giymisim dugune katilmisim hafif yasli ama bakimli ve guzel bir kadinin yanina oturmusum sagimda da annem var belediyenin nikah salonu gibi bi yerdeyiz evlencegimi bile bilmiyorum evlencegim kisiden bile haberim yok gormemisim baktim birden solumdaki kadin kaynanam oluyormus evlenince bizle eskisehire geliceksin orda yasicaksin dimi dedi bende yoo ne dedim geliceksin kizim dedi bende anneme donup anne yaa dedim tmm tmm gitmezsin kizim diyip beni gecistirdi annem baktim ordan damatlik giymis biri geciyor pştt ben istanbuldan baska bi yere gitmem eskisehire gitmem dedim gitmicez zaten burda yaşicaz sen anneme bakma dedi adini bile bilmedigim kocam olucak kişi.
Sonra anneme donup anne nolur ben evlenmek istemiyorum lutfen eve gidiyim diye direniyorum annem olmaz oyle sey hazirliklar yapildi evleniceksin diyo bisey olmaz sus hadi bak damadin 3 arabasi 2 evi var zengin filan diyo benden 10-15 yas buyukmus bide. O kadar moralim bozuldu ki aglayasim geldi millet bekarken ben o yasta evleniyodum adam hayatta bir omur boyu onunla gecmeyecek bir tip bana da cok iyi davraniyor. sonra tuvalete gitme bahanesiyle dugunden kactim baktim damat olan kişide peşimden arabayla geliyo beni dugune goturmeye tam 6 adam muhtemelen damadin tarafindan 6 kisi neden dugunden kactin diyerek beni bir guzel dovecekken ordan damat geliyo kurtariyo beni dugune goturuyo.

Ozetle insanin istemedigi biriyle evlenmesi cok kotu bir duyguymus lan geride donemiyosun annen filan da karsi cikiyo sana umarim gercekte yasamam.
şu anda bir rüyadayım ve hiç uyanmak istemiyorum. tabiki anlatmıcam size.
geçenlerde atatürk'ü gördüm
bu memlekette cumhurbaşkanlığı yaptı diye hürmeten elini öpmek istedim
elini kaçırıp öptürmedi
boynuma sarıldı,hocam diyerek epey iltifat etti
sonra arkaya döndü
ismet bak sana hocayı tanıştıracağım diyerek tanıştıracakken uyandım.
hayırlara gider inşallah.
Son bir iki aydır hep aynı kişiyi görmektir sinir bozucudur. Sanki uykumda film çekiyorum aq.
Başroller de hep aynı görmek istemiyorum gerçekle ilgisi yok çünkü. Pamuk gibi beni Nasıl delirtti yine şu durum, sakinim.
Dün gece rüyamda sözlüğün en güzel kızını gördüm.
Arkadaş nasıl bi bilinç altım varsa rüyamda kısmetse olurdaki Adnan ölmüş, o ölünce didem intihar etmiş. Biz de ailece bunların Mevlütüne gidiyoruz.
Sabah uyandım söyle bi 10 saniye kadar Adnan yaşıyo mu acaba diye düşündüm.
Psikolojim bozuldu resmen.
Kahkaha attım.
4 uykuda 1 rüya görürüm onda da sevgilimi görüyorum.
çatışmadaydım meskûn mahalde. bi biz bi onlar can alıyodu. ikiye tek kaldım yaralandım. sıkıştırdılar ve sol boynumdan yakından bi ateşle şehit ettiler beni..

kendimi peygamber efendimizin huzurunda buldum yanımda bir şehit daha vardı.
"şehit oldum ya rasulallah" diyerek ağlamaya başladım. eğildi ve yüzümden öptü, tebrik eder gibiydi. rüyada dahi olsa şehadetin gerçekten ne kadar tatlı bişey olduğunu iliklerime kadar hissettim. anlatamam.. peygamber efendimiz (s.a.v.) i uzun bi müddetten sonra yeniden görmekse paha biçilemez.
sevin.
Bugün rüyamda bir arkadaşla ingiltereye gidip sonra londaraya gidelim dedik türk köyüne girdik kaybolduk ilk önce birbirimizi kaybettik Londra ya gitmeye çalıştık sonra birbirimizi bulduk sonra Londraya vardık sonra zamanda yolculuk yaptık sanırım daha önce izlediğim bir filmin setin de bulduk kendimizi kazalar falan püf yoruldum yemin ediyorum. Bu bilinç altı çok acayip
Rüyamda aracımla ilerliyorum kavşakta meğersem kırmızı yanıyormuş ben geçince haliyle sağdan koyup takla attıyor aracım uyanıyorum.
Eski sevgilim ve ev arkadaşını gördüm. Ev arkadaşını ona şikayet ediyordum. En son yaptığı fedakarlıktan bir kuble geldi aklıma sonradaa hakkını yemim çocuğun şimdi sustum sustum dedim. O da teşekkür etti ne saçma rüya.