bugün

tehlikeli oyunlar

tutunamayanlar'ı ilk okuduğumda, 'artık buraya kadar', demiştim. 'bir okur olarak gelip dayanacağım son kapı bu. buradan sonrası her gün yürüdüğün bir yolda gezinmek kadar sıkıcı olmalı. adam aradığım ve aramadığım, aramayı aklımdan bile geçirmediğim her şeyi bir kitapta vermiş bana. bu göğün altında anlatılacak ne kaldı ki başka?'
uzun süre bu düşünceyle yaşadım. o kapının yanından bir türlü ayrılamadım. bazen biraz uzaklaşıyor ama çok değil birkaç kitap sonra tekrar tutunamayanlar'a dönüyor, kutsal kitabımın sayfalarını saygıyla çeviriyor, rastgele bir yerden okumaya başlıyordum. bu durum takıntılı bir manyağa dönüştüğümü fark edene kadar sürdü. durum yeterince endişe verici bir hal alınca, 'yeter!', dedim kendi kendime. 'artık bu takıntıdan kurtulmalısın. okunmaya değer başka kitaplar da olmalı mutlaka. etrafına bak biraz.'
tavsiyem işe yaradı, bir gün kitapçının birinde okunmaya değer bir kitap daha buldum. adı tehlikeli oyunlar'dı. şimdi artık etrafında dolaşıp durduğum yeni bir kapım var ama bu beni daha az takıntılı biri yapmıyor sanırım. n'apalım, hayat bu... üstadın dediği gibi, 'insan bir günde aziz olmuyor, düşünceler insanın canını acıtmıyor, kelimeler her zaman istediğimiz anlamlara gelmiyor vs.'