bugün

sözlük yazarlarının itirafları

geçenlerde aklıma bir fikir gelmişti. unuttum o fikri. gündelik yaşam içinde bir an için parıldayan düşünceler, fikirler oluyor; bunlar gündelik yaşamla beraber akıp gidiyor sanki. bir nehir yatağı olsun zihin. ben bu nehir yatağının bir kıyısında oturmuş olayım. görebildiğim kadarı da 10 metre olsun. görüş alanıma yeni bir düşünce takılıyor, yavaş yavaş öteki uca doğru akıyor. bu arada ben bu gördüğüm şeyin bir resmini çizmezsem, yazıya falan geçirmezsem, o anki ufkumda kaybolup gidiyor. sonra ara ki bulasın. bulunmaz değil gerçi ama o nehir kollara ayrılıyor sürekli. kalkıp yürüyerek farklı yerlerde oturup aynı şeyin tekrar aktığını görmeyi beklemek biraz saçma. yine de bekliyor insan.
daha geçen hafta düşünüp heyecanlandığım şey şimdi yok gibi. öyle kandırıkçı ki bu hayat. kanıp gidiyoruz. kanıyoruz. anılara, hatıralara sadık kalamıyoruz. şimdiki an önemli, şu an önemli bizim için. anılar, yerine sürekli yenilerini koymak için varlar orada. geçmiş bu kadar değersiz olunca, geçmişin kucağına bırakılan, bir yerine ip bağlanmamış her şey kayboluyor. tekrar bulunca, tekrar hatırlayınca şaşırıyoruz.
niye not almıyorum, niye yazmıyorum hemen? alışamadım çünkü henüz. ama yaşamayı öğrenmek, yaşamayı, ustaca yaşamayı öğrenmek için zaman var. kendi kendimin kurdu olmak için kasıp kavrulmaya gerek yok. saldım. unuttum. düşünceler, fikirler geri gelir. kendimi paralamaya gerek yok.