bugün

mozart in the jungle

2005 yılında müzisyen Blair Tindall New York Senfoni orkestrası'nda yaşadığı enteresan kariyerini anlatan "Seks, Uyuşturucu ve Klasik Müzik" adlı kitabını yayımladı. Kitabı ilginç kılan şey klasik müzik sanatçılarının hiç te öyle dışarıdan bakıldığını gibi elit bir yaşam sürmedikleriydi. Onların da kişisel hırsları, egoları, ihanetleri, kalleşlikleri vardı. Kitap bu nedenle ABD'de çok büyük ilgi gördü. Bu ilgi sayesinde de Amazon Stüdyoları, senaryo yazması için Roman Coppola, JAson Schwartzman ve Alex Timbers gibi önemli isimlerle anlaştı. Ortaya ince esprileri olan, dramı az ama izleyiciyi ilham denizlerinde yelken açmaya zorlayan bu dizi çıktı.

Dizi, izleyenlerini New York Filarmoni Orkestrası'nın çalkantılı sahne arkasına götürüyor. Müziğin yapım aşamasında nasıl perişan edici bir serüven olduğunu, bir enstrümanda ustalaşmak için nasıl adanmış bir çabaya ihtiyaç duyulduğunu bu dizi sayesinde anlayabilirsiniz.

--spoiler--
ilk sezonda zor durumdaki orkesteranın üzerine Meksikalı genç ve dahi maestro Rogrigo De Souza güneş gibi doğar. Onları kimi zaman konser salonunun dışına çıkartarak değişik yerlerde çalmaya ikna eder, kimi zaman da çalınacak eserler konusunda radikal kararlar verir. Bu arada çıtır obuacı Hailey ile de mercimeği fırına verir. ilk sezon bir yandan orkestra karakterleri arasındaki ilişkileri, bir yandan da müzisyen olmanın ne yaman bir çile olduğunun anlatılmasıyla biter. ilk sezon çok beğenilir.

ikinci sezonda bu şekilde beklentilerle başlar. Fakat tempo çok yükselmez. izleyiciyi çok heyecanlandırmaz.

Üçüncü sezon ise Venedikte açılır. Minik çılgın maestromuz De Souza, efsane opera sanatçısı La Fiamma'yı ilerleyen yaşına rağmen sahneye çıkmaya ikna etmiştir. Sevgilisinden ayrı kalamayan Hailey Venedik'e gelir. Öte yandan kahramanımız da Hailey ile başka kadınlar arasında kalmaktadır.
--spoiler--

Maestro Rodrigo De Souza'yı canlandıran 1978 doğumlu Gael Garcia Bernal karakterine sevimli, yaratıcı, mütevazi ve iyi niyetli bir hava vermiş. Eleştirmenler dizideki performansını öve öve bitiremezken bu dizideki rolüyle 2016 Altın Küre Ödülleri'nde Müzikal ve Komedi Dizileri dalında en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı. 2017 yılında da aday oldu ama bu sefer ödülü Atlanta dizisindeki Donald Glover'a kaptırdı.

Hailey'i canlandıran 1990 doğumlu Lola Kirke ise, Girls dizisinde de oynayan Jemima Kirke'nin kız kardeşi. Altın Küre Ödülleri'ne koltukaltlarını traş etmeden katılması yahut "free the Nipple /Meme Uçlarına Özgürlük" gibi kadınların üstsüz gezmesini savunan filmlerde oynamışlığı var.

Eğer Klasik müziğe TRT3 ve Pazar konserlerinden aşinaysanız dizi sizi bambaşka bir boyuta götürebilir. Dizinin Soundtrackleri şimdiden internetin en çok tıklanan dizi müzikleri arasında. Pilot bölümde bile kullanılan parça sayısının 17 olduğunu belirtelim. Dizinin eğlenceli noktalarından biri de Maestro'ya sık sık yol gösteren ama zaman zaman onunla kavga da hayaletler olarak karşımıza Mozart, Beethoven veya Çaykovski'nin çıkması.

Aslında içinde sayısız klasik müzik eserinin kullanıldığı dizi içinde biraz daha az seks ve uyuşturucu sahneleri olsa çocuklara ders niyetine bile seyrettirilebilirdi. Doğurduğu klasik müzik sevgisini izleyenler dile getiriyorlar.

(Episode, Sayı:2,Deniz Özturhan)