bugün

tanrı

musa'ya "ben var olanım, ben ki varım" bildirisiyle var hale gelmiş, descartes'in felsefesiyle güvence sağlayan bir referans noktası olmuş, voltaire ile insanların icat etmek zorunda kalacağı bir otorite, thomas hobbes ile ölümlü tanrı'ya, Devlet'e dönüşmüş, nietzsche'yle anlam krizine sebep olacak şekilde ölmüştür.

geriye onun varlığına dair kalan tartışmalar on sekizinci yüzyıldan sonra kendini daha çok hissettiren ateistik argümanlara karşı geliştirilen argümanlar çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. bu esnada ne unutulmuştur peki? gerçekten de bu hayatı nasıl yaşamalıyız sorusu. ateizm ve deizm-teizm tartışamaları çerçevesinde tanrı'nın anlamının hiçbir önemi kalmamıştır. tek önemli olan insan için, aklını kullarak büyük bir hırsla karşı tarafın düşüncesinin yanlış olduğunu gösterme çabasıdır. tanrı'nın var olup olmadığı sorusu onu artık gerçekten ilgilendirmiyordur.