çanakkale şehitlerinin torunları

entry20 galeri
    19.
  1. sabah olur; aylar, yıllar, yüzyıllar geçer, milim ilerlemez fikir yapısı bu torun torbaların*.

    çünkü bunlar yerine düşünmüştür ataları. ne gerek vardır akla, fikre. öyle bir düzenin, çarkın dişlisidir ki, tüm hayatı hiç bir kanıt, giden, dönen olmayan menkıbelerle inandırıldığı bir düzen tarafından esir alınır. uyarırsın mesela, hayyam gibi; bekleme şarap içmeyi öldükten sonra. bak burada varken peşin peşin iç. ''kendini bil''en için içmenin de sarhoşluğun da keyfi vardır, derdi değil. içme istersen, ama içmek istersen bilincin korkudan takla atmasın. ölünce boşaymış diyecek değil dakikan, saniyen, salisen, anın bile olmayacak. daha gidip de dönen olmadı, oysa mezarlıklar uyuyan insanlarla dolu.

    dinle ipotek konulmaya çalışılmıştır dedik bu torunların beyinlerine. sözünü örnek verdiğin milletten bile kıllanırlar; söz-ün ne olduğunu düşünmeden. ''kendini bil'' de diyebilirdim. mevlana gibi ''cahilin yanında kitap gibi sessiz ol'' da. ''kimin söylediği değil, ne söylendiği önemlidir''i bile öğrenememişlerdir ne yazık ki bu torun torbo poşet. şimdi propaganda için kullandıkları mevlana'nın da şu an afganistan'da olan belh'den kalkıp yerleştiği konya'daki rumlardan, hristiyanlıktan, antik yunan bilgeliğinden ne kadar etkilendiğini de bilmez haliyle.

    belgeseller tavsiye edersin**, aklınca( yok daha onun ipoteği kalkmadı) eğlenir, korkularıyla yüzleşmeye korktuğu için. olmadı kitap da tavsiye edeyim bu torunlara: kör saatçi(tubitak yayınları), the god delusion(tanrı yanılgısı-kuzey yayınları), okumadan ölmeyin.

    biliyorum boş. gene okumadan diyecek bu torun; ''ne biliyosun okumadığımı, hem okusam bile değişmez ki fikirlerim.''..

    ''izlemediğimi, yapmadığımı etmediğimi nereden biliyorsun'' kalıbının evrensel anlamı; ''yapmadım etmedim ama, sen bunu bilmiyorsun. onun için esip gürleyebilirim'' demektir. eğer izleyip de hala en ufak bir zihni ilerleme yoksa, vah ki vah, hatta eyvah, atalar boşa öldü, çocuklarını kurtaralım bari.

    hele bir soluklan, sonra oku, sonra gene aynen devam et bakalım yeğenim. bak çanakkale'de savaşan, senin örnek gösterdiğin gibi yaşamayan mustafa kemal ne diyor; ''hayatta en hakiki rehber, yol gösterici bilimdir(ilim değil), fendir. bunun dışında rehber aramak gaflettir, sapkınlıktır..''

    ille de çanakkale'den örnek ata beğeneceksek işte orada sözleri:''ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. benim manevi mirasım ilim ve akıldır.'' daha ne diyeyim?

    ''şu öğrenciler olmasaydı, ne güzel olurdu milli eğitim bakanlığı'' diyen bakamayan maarif vekili* gibi; ''şu akıl makıl diyen bozguncu enteller olmasa, ne güzel olurdu bu dünya'' der bu torunlar.

    oysa bilmez ki o aklı dine tercih edenler olmasa, o çok istediği ataları gibi yaşamak arzusu değil, mecburiyeti olacak. tuvaletten sonra mecburen üç taş arayacak. o hayatının vazgeçilmezi olan aklına bile gelmeyen birçok şey olmayacak, ortada bir saban, vergi memurlarından kaçırabilirse bir öküz, bir şalvar, bir de tarlayla kalacak. anadoludaki köyüne bir ayda gidecek. sıkışınca ''ilim çinde de olsa..'' diyecek ama o ilmin bilim olmadığı aklına bile gelmeyecek. gözleri var, görmeleri, kulakları var duymaları yasak olacak, dünyadan haberi olmayacak.

    iman akılla açıklanamaz-mış, varsın olsun ben diyeceğimi diyeyim, anlayan bir(1) kişi olsa yeter. onun hayatı kurtulur.

    bu torunların en sevdikleri, bir ampul gibi aydınlandıkları ama ışığını çölden yada amerikadan almayan bir ampul*'den değil iki kulaklarının arasındaki, insanla hayvanı ayıran organlarından aldıkları iki site budur(oku(ya)mayacaksın biliyorum):

    http://www.turandursun.com/
    http://www.ilhan-arsel.org/

    bertrand russell'in(tüh lan bu da gavur, sözünün geçerliliği olmaz şimdi) özelde hristiyanlığı, genelde tüm dinleri kastettiği sözüdür: ''bir yanlışı* bir milyar kişi de yapsa o yanlış yine de yan-lış-tır.''
    1 ...