çok sevmek

bir şeyi; değeri net olmayan fazlalıkta sevmek bağlı olmak.
burada en önemli kriter; "neyi?" sorusudur.

eyer; bir elmayı çok severseniz... şize geçmiş olsun çünkü; inanın bana o elma sizn için hiç bir şey hissetmeyecektir.
eyer; bir hayvanı severseniz... aranızda bir bağ kurulur illaki ama bu o "hayvan"'ın türüne ve cinsine göre ciddi farklılıklar gösterecektir. mesela: kedi'leri sevmek, balık'ları sevmek, ayı'ları sevmek, öküzleri sevmek....v. s. bir öküz'den bir kedi'şin sevgisini alamazsınız !!!

eyer: bir insan evladını çok sevdiyseniz (aşık olduysanız)...
ve sevginize karşılık olarak çok sevildiyseniz. mutluluklar dolu bir ömür sizindir. ve hayata hafifçe tebessüm ederek bakarsınız. her şey ikinizden daha kısadır artık ve sizi hiç bir şey yıkamaz. siz "superman" sınızdır ve o sizin "uyuz keçi"niz, siz de onun "-sensin uyuz keçi"si olursunuz. birlikte duşa girersiniz, durup dururken birbirinize "seviyorum lan ben seni deli manyak" desiniz. ona sarılıp bi öpücük kondurursunuz, o da sizi on defa öper (yanaktan, dudaktan, buyundan, gözlerden, çene altından...v. s.). her şey "şahane" dir. daha iyisi ancca cennete dir. hakkaten de öyledir...

fakat!!!

eyer: o insan evladı önce sevip, sizi kendisine aşık edip sonrada hiç sevmediyse... hele bide bir başkasını sevdiğini ve onunla evleneneceğini ve yetmezmiş gibi bu şehirden de taşınacağını derse...
//off... hay a. ına koyim yaaa... bir düşüneyim azıcık...//.
ş. çtığınığzın resmiyet kazanmış hali dir. (üzgünüm. gerçekler...). yalvarırsınız sizi anlaması, sevmesi ve gitmemesi için ama nafile dir. tüm zırhlarınızı çıkartıp önüne atıp (gurur, kibir, onur, şeref...v. s.) testlim olsanız, diz çöküp ağlasanız (bunu ister istemez yaparsınız zaten) bile... o sizi yine de sevmez... "içinde tomurcuk olmayan ağaç odundur" der size... sizin için hiç bir şey hissetmediğini söyler ama aklınız ruhunuzla başa çıkabilecek kadar kendinde değildir artık... ölüm'e en yakın olduğunuz ve ölmekten en korkmadığınız an dır. hani Azrail gelse kafa atarsınız. ölümüm çabuk olsun diye... allaha isyan edersiniz "suçum neydi Allahım, al şu salağın canını" diye ama malesef bu acıyı çekmek için yaşarsınız. ve içinizde:
o çok sevdiğinizin "kanlı elleri", param parça eder her şeyi, bi de fırtınalar çıkarki her şey her yere savrulur karmakarışık olur, yetmezmiş gibi bir de yangınlar çıkar ardı ardına ve aylar yıllar sonra her taraf kül, fakat sönmek bilmez bir türlü, ömür boyu hep tüter... sen se ağlarsın sadece, o göz yaşların yüreğindeki külleri tekrar yeşertebilirmi bilinmez ama ağlarsın... hem içinden , hem dişindan... hiç durmadan bol bol ağlarsın ve yine ağlarsın. her duşa girdiğinde yağmur gibi ağlarsın. çaresizlikten bi yerlere gizlenip ağlarsın, ve yine ağlarsın... ve sonra bir gün gz pınarların kuruyup bittiğinde de; akan göz yaşlarının yerine o "çok sevdiğin"i koyarsın. ve nereye baksan onu görürsün. "seni seviyorum varmı diyeceğin. hem sana ne" dersin içinden. geceleri saatlerce yürürsün, hep o vardır kafanda sense yürürsün. durmdan gülüşü yankılanır kulaklarında. müslüm'n sıçık şarkılarındaki manaları çözmeye başlarsın. hata'yı nerde yaptığını aramaya başlarsın ama bulamazsın, bi büyük rakı kesmez olur insanı. onu uzaktan sarmaş dolaş görmek. senin hayallerini başkası ile yaptığını bilmek... kahrediverir. her gece parmağın teiğe gider ama bir umut o tetiği sıktırmaz sana. belki bir gün çıkar gelir diye yarını yaşamaya karar verirsin. ve yarın geceye kadar onun yokluğundan defalarca ölürsun ama yine de sıkamazsın o mermiyi kafana. hala "çok sevmek"lerdesin çünkü.

işte bu "çok sevmek"tir.