bugün

damir mrsiç

küçük bir ilçede yaşayıp birinci ligde basketbol takımınız olduğunda oturup maç günlerini beklerdiniz. efes pilsen, ülker gelsin diye. ben fenerbahçe'yi beklerdim mrsic'i görmek için. artık tanıyordu beni. çok güzel gülüyordu, çok mütevazıydı, kibardı, anlayışlıydı. ergenlik hezeyanlarıyla melül melül bakan bana tahammül edebiliyordu. benim gibi binlerce insanla karşılaşıyordu her gün muhtemelen. ona rağmen bir kere oflayıp pufladığını görmedim. efes pilsen de gelirdi. oradaki oyuncuların da hayranları vardı. ender arslan mesela, kaprisliydi. mrsic değildi. ortaokulda dersaneyi kırıp eve gelirdim trt 3'teki maçları izlemek için. fenerbahçe'de oynamış oyuncular içinde bir alex bir de mrsic oturup çoluğuma çocuğuma anlatacağım adamlar. vardır ya hep "onlar profesyonel" lafı. işte her şeyin spor olmadığını, insanlığın da önemli olduğunu pat pat kafamıza vurdu bu adamlar.

şimdi nereden geldi aklıma. takımlarımız bir bir çekildi ligden. önce voleybol sonra basketbol takımımız. artık o salona öğrencilerimin maçlarını izlemek için gidiyorum. onları destekliyorum. her gittiğimde de lisedeki çocuk halim bir köşeden çıkıp serbest atış kullanan mrsic'i zıp zıp zıplayarak kalabalığın içinde görmeye çalışacakmış gibi geliyor. sonra bakıyorum ileride bir kız öğrencim sahadaki sevgilisine sesleniyor. aynı heyecan, yakın duygular. lise güzel, gençlik güzel, saflık güzel, aşk güzel, fenerbahçe güzel, eski günler hep en güzel. bu da böyle bir özlem anı.