bugün

iman

iman, özelde islam inancı, genelde özenli olma, kılı kırk yarma demek. bu alan parsellenmiş durumda insanoğlu tarafından, doğanın diyalektiği ve anlamsız (sentezsiz) edimler bütünü bu parselde bina ediliyor.

doğanın diyalektiğinden kasıt, oluş-yok oluş arasında her an yenilenme demek olup insanoğlunu senteze(bireşim) götürüyor.

anlamsız edimler ise boş boş salınıyorlar ta ki bir beşer çıkıp, aha bu benim deyip onu sahiplenene kadar. yine salınıyor ama onunla beraber, bu sefer bir insanoğlu ileri geri gidiyor; insan, bazen çok ileri gidiyor; anlamsızca iyiliği, ödül sanıyor ve bu onu insanlığından da geriye götürüyor, geriye gidiyor. salınımın bir turu tamamlanıyor, vs. vs. insan ve imanı bütünleştiremeden göçüyor gidiyor, kendi parselini ikinciline iletiyor. o da salıncağa biniyor, bir ileri, bir geri, vs. vs.

oysa tanrı kavramı ve doğanın diyalektiği çakışıyor, çakışmak zorunda zira ortada bunu ortaya atan insan, ortak payda. diyalektik her gün insanın kendini sorgulaması ile ortaya çıkan tanrı yolunda bir şeriata dönüşüyor. işte o zaman yavaş yavaş salınma durup ileri doğru atılıyor insan, iyiliği ödülle biçimlendirmeyip tanrı, doğa ve insan sevgisi ile ucu bucağı görünmeyen bir okyanusta buluyor kendini, yüzüyor yüzüyor. attığı her kulaç insan, doğa ve yaradan adına, her gün yeniden ve bıkmadan ve sonu olmadığını bildiği halde daha iyiye daha güzele akıyor. ibadetini, ödül adına değil yaradan adına eyliyor, ibadetinden aldığı güç ile ki bu iman gücü oluyor, yaradanı, yaradılanı hergün daha çok seviyor, daha bir içselleştiriyor ve dolayısı ile an be an daha yaklaşıyor o na, bunun xenon paradoksu olduğunu bile bile lades diyor.

yaradan korkusu denildiğinde tamu aklına gelmiyor, kendi eylemlerinde olabilecek sevgisizlik korkutuyor onu, zira o da diğer insanlar gibi sonlu ve eksik, bir yerde bu güzel tedirgin yaşama zincirini anlamsız şekilde kırmaktan korkuyor. her sıfat, her edim ve her ibadet her gün yeniden biçimleniyor, hem doğanın diyalektiğine uyuyor hem de hazretlik mertebesini alıyor. gün geliyor ömrü bitiyor ve huzura kabul ediliyor. yan tarafında bir güruh, iman'ı ibadet, yatıp kalkma, yanlış edimi tamu cezası olarak addetmiş ve ömürlerini salıncakta geçirmiş huzursuz bir topluluk.

el nihaye: iman, her gün yeniden doğduğu ve tefekkür ile eylendiğinde adamı adam ediyor. cennet-cehennem arasında salınarak, yaradan korkusu yanlış anlaşılırsa, ibadet aynılaşır, her gün aynı, her şey durağandır, hiç bir şey olumsuzlanmaz ve dolayısı ile bireşime akmaz. işte o zaman bütün bunların küllüne iman denemez, neyi kılı kırk yardın, ne konusunda titiz oldun diye sorulur o zaman. en azından sormalı imanlı insan.