bugün
- saraca silsüpüroğlu12
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu20
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi13
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- uludağ sözlük köpek avlama timi17
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak11
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- kıza iğne batıran türbanlı11
- erkek gibi kisa tirnakli kadinlar8
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi12
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- kendini bir görsel ile anlat19
- xdearm10
- jose mourinho32
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein8
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- meral akşener17
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- gideon reid morgan jj9
- anın görüntüsü12
- icardi190548
- sekse doymuş erkek12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel21
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal14
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü10
- güçlü kadınların ortak özellikleri8
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
iman, özelde islam inancı, genelde özenli olma, kılı kırk yarma demek. bu alan parsellenmiş durumda insanoğlu tarafından, doğanın diyalektiği ve anlamsız (sentezsiz) edimler bütünü bu parselde bina ediliyor.
doğanın diyalektiğinden kasıt, oluş-yok oluş arasında her an yenilenme demek olup insanoğlunu senteze(bireşim) götürüyor.
anlamsız edimler ise boş boş salınıyorlar ta ki bir beşer çıkıp, aha bu benim deyip onu sahiplenene kadar. yine salınıyor ama onunla beraber, bu sefer bir insanoğlu ileri geri gidiyor; insan, bazen çok ileri gidiyor; anlamsızca iyiliği, ödül sanıyor ve bu onu insanlığından da geriye götürüyor, geriye gidiyor. salınımın bir turu tamamlanıyor, vs. vs. insan ve imanı bütünleştiremeden göçüyor gidiyor, kendi parselini ikinciline iletiyor. o da salıncağa biniyor, bir ileri, bir geri, vs. vs.
oysa tanrı kavramı ve doğanın diyalektiği çakışıyor, çakışmak zorunda zira ortada bunu ortaya atan insan, ortak payda. diyalektik her gün insanın kendini sorgulaması ile ortaya çıkan tanrı yolunda bir şeriata dönüşüyor. işte o zaman yavaş yavaş salınma durup ileri doğru atılıyor insan, iyiliği ödülle biçimlendirmeyip tanrı, doğa ve insan sevgisi ile ucu bucağı görünmeyen bir okyanusta buluyor kendini, yüzüyor yüzüyor. attığı her kulaç insan, doğa ve yaradan adına, her gün yeniden ve bıkmadan ve sonu olmadığını bildiği halde daha iyiye daha güzele akıyor. ibadetini, ödül adına değil yaradan adına eyliyor, ibadetinden aldığı güç ile ki bu iman gücü oluyor, yaradanı, yaradılanı hergün daha çok seviyor, daha bir içselleştiriyor ve dolayısı ile an be an daha yaklaşıyor o na, bunun xenon paradoksu olduğunu bile bile lades diyor.
yaradan korkusu denildiğinde tamu aklına gelmiyor, kendi eylemlerinde olabilecek sevgisizlik korkutuyor onu, zira o da diğer insanlar gibi sonlu ve eksik, bir yerde bu güzel tedirgin yaşama zincirini anlamsız şekilde kırmaktan korkuyor. her sıfat, her edim ve her ibadet her gün yeniden biçimleniyor, hem doğanın diyalektiğine uyuyor hem de hazretlik mertebesini alıyor. gün geliyor ömrü bitiyor ve huzura kabul ediliyor. yan tarafında bir güruh, iman'ı ibadet, yatıp kalkma, yanlış edimi tamu cezası olarak addetmiş ve ömürlerini salıncakta geçirmiş huzursuz bir topluluk.
el nihaye: iman, her gün yeniden doğduğu ve tefekkür ile eylendiğinde adamı adam ediyor. cennet-cehennem arasında salınarak, yaradan korkusu yanlış anlaşılırsa, ibadet aynılaşır, her gün aynı, her şey durağandır, hiç bir şey olumsuzlanmaz ve dolayısı ile bireşime akmaz. işte o zaman bütün bunların küllüne iman denemez, neyi kılı kırk yardın, ne konusunda titiz oldun diye sorulur o zaman. en azından sormalı imanlı insan.
doğanın diyalektiğinden kasıt, oluş-yok oluş arasında her an yenilenme demek olup insanoğlunu senteze(bireşim) götürüyor.
anlamsız edimler ise boş boş salınıyorlar ta ki bir beşer çıkıp, aha bu benim deyip onu sahiplenene kadar. yine salınıyor ama onunla beraber, bu sefer bir insanoğlu ileri geri gidiyor; insan, bazen çok ileri gidiyor; anlamsızca iyiliği, ödül sanıyor ve bu onu insanlığından da geriye götürüyor, geriye gidiyor. salınımın bir turu tamamlanıyor, vs. vs. insan ve imanı bütünleştiremeden göçüyor gidiyor, kendi parselini ikinciline iletiyor. o da salıncağa biniyor, bir ileri, bir geri, vs. vs.
oysa tanrı kavramı ve doğanın diyalektiği çakışıyor, çakışmak zorunda zira ortada bunu ortaya atan insan, ortak payda. diyalektik her gün insanın kendini sorgulaması ile ortaya çıkan tanrı yolunda bir şeriata dönüşüyor. işte o zaman yavaş yavaş salınma durup ileri doğru atılıyor insan, iyiliği ödülle biçimlendirmeyip tanrı, doğa ve insan sevgisi ile ucu bucağı görünmeyen bir okyanusta buluyor kendini, yüzüyor yüzüyor. attığı her kulaç insan, doğa ve yaradan adına, her gün yeniden ve bıkmadan ve sonu olmadığını bildiği halde daha iyiye daha güzele akıyor. ibadetini, ödül adına değil yaradan adına eyliyor, ibadetinden aldığı güç ile ki bu iman gücü oluyor, yaradanı, yaradılanı hergün daha çok seviyor, daha bir içselleştiriyor ve dolayısı ile an be an daha yaklaşıyor o na, bunun xenon paradoksu olduğunu bile bile lades diyor.
yaradan korkusu denildiğinde tamu aklına gelmiyor, kendi eylemlerinde olabilecek sevgisizlik korkutuyor onu, zira o da diğer insanlar gibi sonlu ve eksik, bir yerde bu güzel tedirgin yaşama zincirini anlamsız şekilde kırmaktan korkuyor. her sıfat, her edim ve her ibadet her gün yeniden biçimleniyor, hem doğanın diyalektiğine uyuyor hem de hazretlik mertebesini alıyor. gün geliyor ömrü bitiyor ve huzura kabul ediliyor. yan tarafında bir güruh, iman'ı ibadet, yatıp kalkma, yanlış edimi tamu cezası olarak addetmiş ve ömürlerini salıncakta geçirmiş huzursuz bir topluluk.
el nihaye: iman, her gün yeniden doğduğu ve tefekkür ile eylendiğinde adamı adam ediyor. cennet-cehennem arasında salınarak, yaradan korkusu yanlış anlaşılırsa, ibadet aynılaşır, her gün aynı, her şey durağandır, hiç bir şey olumsuzlanmaz ve dolayısı ile bireşime akmaz. işte o zaman bütün bunların küllüne iman denemez, neyi kılı kırk yardın, ne konusunda titiz oldun diye sorulur o zaman. en azından sormalı imanlı insan.
güncel Önemli Başlıklar