bugün

necip fazıl kısakürek

günlerden bir gün eve gelen boya ustası aldı eline metal bir parça, başladı duvarları derin derin çizmeye. ulan dedik bu sığır ne yapıyor! 2 dakikada anasını sikti duvarların...

"işi ehline bırakın" mealinde bir hadis var.

adam geldi, dedi ki " selçuklu mimarisi cephe mimarisidir."

öküz gibi yüzüne bakıyorsun...

ya da "hani şu bayrağı kartallı olan değil mi?" diyorsun.

siz neye inanırsanız inanın.

necip fazıl kağıda yazdı bir kere...

maçası yiyen çıkar er meydanına, alır kalemi eline, tenkit eder, bunu yapabilirse fikri planda yerden yere vursun, paramparça etsin, razıyım...

ama...

kışın sırtını sıcacık peteğe, yazın böğrünü ölü ayağı gibi serin rüzgarlara verip, rehavetiyle, yok efendim kumarbaz, yok efendim şair değil, yok efendim radikal, yok efendim müslüman, yok efendim insan...

işi bu adam aslında yoktuya getirecekler de bunca başarısız ve ucuz ademe mahkum etme girişiminden sonra ona da yüz kalmadı...

mavi ekrana, hazımsızlığa, kurdeşene, kuruntuya, kaşıntıya, sıkıntıya...