dom za vesanje

"işte geldi anne, bir kara tren / işte geldi anne, bir kara sabah"

tekrar tekrar izleyebileceğim nadir filmlerden, nadir repliklerden, nadir sahnelerden..:

-çok fazla içtin bu delilik, alkol beynini yatıştırıyor değil mi? ama kendine ne yapıyorsun böyle? niçin ağlıyorsun, kız neden ağlıyor?
-kendime yalan söylemeye başladığımdan beri hiç kimseye inanmıyorum.
-eğer hiç birşeye inanmazsan tanrı sana sırt çevirir.
-bir zamanlar dürüst biriydin. kendinden utanmalısın. ne hale geldin böyle.
-hayat sadece bir seraptır. kader bu. yarın ne olacağı belli olmaz.
-evlat sen çok sarhoşsun. -kesinlikle kendine zarar veriyorsun. -müziği kesin, onu deliye döndüreceksiniz. yüce isa bana ne yaptın böyle? yüce isa bana ne yaptın böyle? yüce isa bana ne yaptın böyle?.."

Perhan'ın meyhanede çalan müzikle delirdiği sahne... italya'dan dönüp de Azra'yı karnı burnunda görünce ve amcasının sevgilisine sahip olduğunu öğrenince Perhan çılgına döner ve sarhoş olur. Sahneye atar kendini, bağıra çağıra orkestraya eşlik eder, oynar, oynar, oynar.. Acı çeker. O sahnede çalan parça Ederlezi Avela'dır. Hatta Sezen kavırlamıştır bu şarkıyı "Helal Ettim Hakkımı" adıyla. Öyle ki sonunda Zabit, orkestraya dönerek: "Kesin müziği, bu müzik onu delirtiyor, görmüyor musunuz! Geri çekilin!" diyecektir. işte o sahne ve arkasından gelen replik izlediğinizin bir film senaryosundan ibaret olmadığını düşündürür. "Kendime yalan söylemeye başladığımdan beri kimseye inanmıyorum." Düğün sahnelerinde çalan şarkı "Kustino Oro" dur ve Oya-Bora "Sevmek Zamanı" olarak Türkçeleştirilmiştir, en güzel Azra'yla Perhan'ın düğününe yakışır. Düğünde gelen hediyeler sırayla sayılır: -Lamba... -Terazi... -Ekmek, ekmek içinde de altın... -Büyük annesi geline ekmek ve şeker veriyor, şeker yaşamları hep tatlı olsun diye... "Hayallerimi kaybettim, hayalleri olmayan bir çingene ne işe yarar ki..."