bugün

üzüldüğü halde trip atmayan kız

kaybetmeye, tekrar üzülmeye mahkumdur. erkekler her ne kadar şikayet etseler de kezban seviyorlar işte. trip atan, süründüren kızları seviyorlar; onlarla birlikte bira içip sabaha kadar pes oynayabilen kızları değil. üzüldüğünde günlüğüne sığınan, yaralarını kendileri saran kızları değil; dünyayı onlara dar eden kızları seviyorlar. sorununu anlatmaya çalışan değil sorunları biriktirip önlerine yığan kızları, uyuyakalıp uyandıklarında "sorun değil bir tanem, iyi uyudun mu?" diyen kızları değil "bna i gclr dmdn nsl uyrsn.s" diyenleri, makyaj yapmayanları değil boya kutusuna düşmüş gibi gezenleri, en sevdiği yazar pucca olanları, tek şair ismi bilmeyenleri, facebook bile kullanmayanları değil de sürekli check-in yapanları, sabah kahvesini hazırlayıp uyandıranları değil yatağa kahvaltı bekleyenleri, deniz kenarında yürüyüşü değil alışverişi tercih eden kızları... seviyorlar. sevin, sevmeyin de demiyorum ama sevmiyormuş gibi yapmayın bari. kabul edin starbucks bardağıyla selfie yapan, nutellayı kaşık kaşık yerken midesi bulanmayan kızları seviyorsunuz. her sabah spor yapan ya da apocalyptica veya draconian dinleyen kızlar size göre değil. bir kızla barda tanışmak istiyorsunuz, kütüphanede değil.