hz. mevlana tarafından kurulan kökleri kübreviliğe dayanan ve de sultan veled tarafından günümüzde de uygulanan kimi şekiller kazanan tasavvuf yoludur.
mevlana arapça efendimiz demek olduğu gibi mevlevilik de tam bir efendilik yoludur. mevlevilerdeki her hareketin her sözün ince ve edebi bir anlamı vardır.
mevleviliğin bu edebi güzelliği pek çok alanda zuhur etmiştir. mevlevilik yolunda ilerleyen bir kişi(ki bu kişi durumuna göre önce muhip, sonra nevniyaz, can, dede gibi isimler alırdı.) mutlaka bir sanat alanında da kendini geliştirirdi. bunun etkisiyle günümüze kadar gelen harika eserler ortaya çıktı.
mevlevilik üzerine konuşulmak istense saatlerce dil dökmek, yazı halinde anlatmak istense ciltlerce kitap yazmak gerekir. ancak burda mevleviliğin kimi güzelliklerini daha aktaralım:
mevlevilik her zaman devletle ve milletle iç içe ve barışık durumda olmuş bir tarikattır. ne osmanlı döneminde ne kurtuluş savaşı zamanında ayrılıkçı faliyetlerle ilgisi olmamıştır. aksine hem birinci dünya harbi hem de kurtuluş savaşı sırasında ellerinden gelen çabayı sarf etmişlerdir.
konya dergahı son postnişini olan abdülhalim çelebi(ki çelebilik mevlevilikte genellikle mevlana soyundan gelenlere verilen bir ünvandır) , millî mücadeleye destek vermiş, Konya mebusu olmuş ve 1. Devre T.B.M.M. reis vekilliğine seçilmiştir. Kurtuluş savaşı sırasında Meclis çatısı altında görevini sürdüren Abdülhalim Çelebi'nin bu hizmetleri unutulmamış ve 21 Ekim 1923'de kendisine yeşil şeritli istiklâl Madalyası verilmiştir.
Tekke ve Zaviye kanunu çıkmadan, Gazi Mustafa Kemal Paşa ile konuşmalar yapmış ve onun da onayını alarak, oğlu Mehmed Bakır Çelebi'yi, Halep Mevlevîhanesi'ne şeyh olarak tayin etmiştir.
mevleviliğin bu topraklara olan hizmeti hiç unutulmamıştır. ve bu yüzden her sene devlet kendi eliyle şeb-i arus törenlerini düzenlemektedir. her ayin bitiminde postnişin dua ederken "devamı türkiye cumhuriyeti" kısmını eklemekte binlerce insan hep beraber "amin" demektedir.
peki devletimizin kurucusu atatürk'ümüz mevlana ile ilgili ne demiştir:
"Ne zaman bu şehre gelecek olursam, Mevlana'nın Ruhaniyeti bütün benliğimi sarar. O çok büyük bir Dahi, devirleri aşan bir Teceddüt aşığıdır.
Mevlana, Müslümanlığı Türk Ruhuna intibak ettiren büyük bir Reformatördür. Müslümanlık aslında geniş manasiyle müsamahalı ve modern bir dindir.
Mevlevilik ise Türk ananesinin Müslümanlığa nüfus örneğidir.
ilahi bir musikinin ahengi içerisinde dönerek, Allah'a yaklaşma fikri, Türk dehasının, ileri görüş ve düşüncenin tabii bir ifadesidir."
atatürk mevlanaya olan sevgisiyle mevlana türbesini müzeye çevirterek devlet eliyle korumaya aldırtmıştır.
mevlana ve mevlevilik günümüzde de yaşamaktadır. devlete, millete ve dine hizmet etmeye devam etmektedir. böyle olmasa mevlana müzesi türkiyenin en çok ziyaret edilen ikinci müzesi olmazdı( ve daha nice örnek...). ne gariptir ki bu güzelliğe dil uzantanların pek çoğu belirttiğimiz konularda hiçbir emek sarf ettememiş lafla peynir gemisi yüzdürerek vatan millet sakarya diyen insanlardır.
onları da öyle mazur görelim:
olgunun halinden anlar mı hiç ham
söz uzar kısa kesmek gerektir vesselam.
evet azıcık bir şey yazmak istesek yine bu kadar uzar bu konu.