bugün

yaşlanmak

Haftasonları çizgi film izlemek için erken kalkmanın ne demek olduğunu biliyorsak,
Pazar geceleri yıkanma günüyse,
Bizimkiler dizisi ertesi gün okul olduğunu bir süreliğine unutturduysa,
Pili bitmesin diye kasetleri kalemle havada sardığımızı,
Telefonların jetonla çalıştığını hatırlıyorsak;
Tutti frutti çok ayıp ve olağanüstü merak uyandırıcı bir şovsa,
Okulda coca-cola kutusunu ezip maç yaptıysak, (kızlar yan yatırıp üstüne tam ortasına ayağını yerlestirip üstüne basıp yürürlerdi, topuklu ayakkabi gibi olurdu)
Apartmanın altındaki zil veya taksi diafonuna basmak müthiş heyecanlı bir yaramazlıksa,
Bakkala gönderilmenin en güzel yanı küçük sarellenin dibini minik plastik kaşığıyla kazımak veya leblebi tozu yiyip konuşmaya çalışmaksa,
Kasete kayıt yapılabilmesi için alt tarafinda bulunan karelerin bantla kapatılması gerektiğini öğrenmenin önemini biliyorsak,
"bandıra bandıra ye beni" şarkısını hızlı söylemeye çalıştığımız günler varsa,
Rönesans sanatçılarını ilk kez Ninja Kaplumbağaların ismi olarak tanıdıysak,
Parliament pazar gecesi sinemaları müziğini duyduğunuzda içimizde hala garıp duygular uyanıyorsa (yarın okul var hüznü, ailenin seni yatırıyor olmasına duyduğun kızgınlık, o güzel mavinin romantizmi...)
Gençlik hayalimiz Beverly Hills'teki havuzlu arabalarsa.
Kolalı jelibonun önce kapağını yediysek,
Sayısız joystik kırdıysak ve gün gelince artık joystik satılmadığını fark ediyorsak,
annemizin poşetler dolusu taso,misket, gazoz kapaklarını attığını öğrenince ağladıysak,

YAŞLANIYORUZ..