bugün
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı27
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor11
- anın görüntüsü20
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok10
- jose mourinho23
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git24
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi26
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- en dindar özelliğiniz31
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin11
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri9
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü18
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor13
- icardi19058
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl14
son derece başarılı bi felix van groeningen filmi. geçmişte izlediğim filmlerden hikayesiyle lorenzo'nun yağı, oğul odası ve daha da ziyade dinsel tarafıyla 21 gram 'ı çağrıştıran fakat bunu yaparken son derece özgün takılan özellikle de ilk saatlik bölümünün ardından son derece vites büyütüp 2. devresinde harikalar yaratan film.
şu vites büyütme kısmı aslında filme dair de çok şey söylüyor. ölüm öyle bir olgu ki, en hisli birlikteliklerde dahi geçmişte sorun yapılmayan ve belki de örtbas edilen kavramları su yüzüne çıkarabiliyor. kendince masum özür dilemeler'e uzanan süreç kırgınlıklara da vesile oluyor. aslında ilişkiye dair de olduğu gibi kabullenmek eşiği daralıp gidiyor.
aptal kutusunda vaaz veren politik suratlar kendini kandırırken buna alet olan bilim adamlarına acıyabiliyorsunuz. ölümün soğuk yüzü geldiğinde dinsel-sosyo kültürel çatışmalar daha da alevlenebiliyor. bi sanat dalı olarak müzik burada kendini rahatlatma/ boşaltma hatta içindekileri kusma aracı. çünkü hikayelere inanmıyorsunuz. dünya kapkara ve buna sonsuz hizmet eden politikacılar pişmiş kelle modunda gözünüzün içine bakarak yalan söylüyorlar. evet üreyin yapın doğurun ve size ellerimizle berbat bi dünya sunalım. dini de batıl itikatlarla alet edelim olaya. korunmayalım, üredikçe üreyelim. o hızla ilerleyen teknoloji sonra bizi çaresiz bıraksın falan. hep birlikte üzüntülere terk edilelim.
filmde kullanılan bir söz vardı manidar: insanlar, tanrıları korktukları için yaratırlar diye. hakikaten öyle. korkuyoruz evrende teknolojimizle ışın hızıyla yalnızız. çocuk sahibi olmak isteyen aileler en azından şunları kendilerine sorabilmeliler?! evet ona çirkin ve kapkara dünyadan başka sunacak bir şeyimiz kalmadı mı? o politikacılar/ meclisler biz karakoyunları düşünür mü? o daha iyisini hak etmiyor mu?
10 üzerinden 8,5!
edit: aslında 8 puan verilirdi de sanırım hassas dönemde yakalandık. neyse, yarım puan feda olsun.
şu vites büyütme kısmı aslında filme dair de çok şey söylüyor. ölüm öyle bir olgu ki, en hisli birlikteliklerde dahi geçmişte sorun yapılmayan ve belki de örtbas edilen kavramları su yüzüne çıkarabiliyor. kendince masum özür dilemeler'e uzanan süreç kırgınlıklara da vesile oluyor. aslında ilişkiye dair de olduğu gibi kabullenmek eşiği daralıp gidiyor.
aptal kutusunda vaaz veren politik suratlar kendini kandırırken buna alet olan bilim adamlarına acıyabiliyorsunuz. ölümün soğuk yüzü geldiğinde dinsel-sosyo kültürel çatışmalar daha da alevlenebiliyor. bi sanat dalı olarak müzik burada kendini rahatlatma/ boşaltma hatta içindekileri kusma aracı. çünkü hikayelere inanmıyorsunuz. dünya kapkara ve buna sonsuz hizmet eden politikacılar pişmiş kelle modunda gözünüzün içine bakarak yalan söylüyorlar. evet üreyin yapın doğurun ve size ellerimizle berbat bi dünya sunalım. dini de batıl itikatlarla alet edelim olaya. korunmayalım, üredikçe üreyelim. o hızla ilerleyen teknoloji sonra bizi çaresiz bıraksın falan. hep birlikte üzüntülere terk edilelim.
filmde kullanılan bir söz vardı manidar: insanlar, tanrıları korktukları için yaratırlar diye. hakikaten öyle. korkuyoruz evrende teknolojimizle ışın hızıyla yalnızız. çocuk sahibi olmak isteyen aileler en azından şunları kendilerine sorabilmeliler?! evet ona çirkin ve kapkara dünyadan başka sunacak bir şeyimiz kalmadı mı? o politikacılar/ meclisler biz karakoyunları düşünür mü? o daha iyisini hak etmiyor mu?
10 üzerinden 8,5!
edit: aslında 8 puan verilirdi de sanırım hassas dönemde yakalandık. neyse, yarım puan feda olsun.
güncel Önemli Başlıklar